Ata Uysal Özen
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (AYBÜ) yönetimi, 31 Aralık 2024’te hayvanlara tahsis edilen alanı habersiz bir şekilde tahrip
etmesinin ardından 8 Ocak’ta ise Doğa Dostu Topluluğu’nu (DODO) hiçbir gerekçe göstermeden kapattı. Karar, hayvanseverlerin ve
topluluk üyelerinin tepkisine yol açtı. Rektörlük ise 9. Köy’ün konuya ilişkin görüşme taleplerini yanıtsız bıraktı. 2017 yılında AYBÜ bünyesinde faaliyetlerine, hayvanların bakımı, beslenmesi, aşılanması ve kısırlaştırılması ile başlayan hayvanseverler, 2019 yılında Doğa Dostu Topluluğu’nu kurdu. 2021 yılında ise Doğa Dostu ve Hayvanları Koruma Derneği ismiyle dernekleşerek faaliyetlerinin kapsamını Ankara’nın Çubuk, Kazan, Yenice, Dumlupınar ve Esenboğa bölgelerine taşıdılar. Dernek faaliyetlerine devam ederken üniversite yönetimi, kendi bünyesindeki hayvan bakım alanını tahrip etti. Ardından da 8 Ocak’ta topluluk kapatıldı.
Kübra Irmak
Doğa Dostu Topluluğu Başkan Yardımcısı Kübra Irmak, okul yönetimiyle istişare halinde toplantılar yaparak ortak akılla götürülen sürecin bir anda tam tersine döndüğünü söyledi. Hayvan bakım alanları ve topluluğun kapatılacağından hiçbir bilgileri olmadığını belirten Irmak, okul yönetimiyle daha önce 3-4 toplantı yaptıklarını söyledi. Irmak, “ortak akılla” çözüm arayışlarını sürdürürken, beklemedikleri bir durumla karşılaştıklarını belirterek, yaşadıkları süreci şöyle anlattı:
“Amacımız her zaman ortak akılla, karşılıklı istişare ile bir çözüm bulunmasıydı. Bu toplantılar ise kapalı alanımızı büyütme, bakım ve beslemeye yönelik uygulayacağımız yöntemlere dairdi. Biz 31 Aralık 2024 günü yine bir toplantı halindeydik ve esasında her şey de olumlu seyrediyordu. Toplantıdan çıktıktan sonra arkadaşlarımız besleme için kapalı alana gittiklerinde görüyorlar ki teller yok, kapalı alan yok. O alandaki yavru ve yaşlı köpekler de etrafa saçılmış haldeydi. En azından bu yıkımın gerçekleşeceğinden haberimiz olsaydı, biz çocuklarımızı oradan alır başka bir çözüm üretmek üzerine düşünürdük.”
Kampüsteki tüm hayvanların kısırlaştırıldığını ve aşılarının tam olduğunu belirten Irmak, tahrip edilen alandaki 18 köpeğin kliniğe taşındığını ancak 12’sinin halen daha kalıcı yuvaya ihtiyacı olduğunu vurguladı. Hayvanları kampüse geri götürme olanaklarının olmadığına dikkat çeken Irmak, “Yasaklandığı için de onları hiçbir şekilde kampüse geri götürmemiz mümkün değil. İçeriye mama bile sokamıyoruz” dedi. Üniversitenin şu anda ara tatilde olduğuna dikkat çeken Irmak, “Öncelikle kapalı alanda baktığımız canlarımıza dokunulmasın. Şu an ara tatildeyiz ama okul açıldıktan sonra yavrularımız için aldığımız artan yemeklere erişimimize tekrar izin verilmesini istiyoruz” diye konuştu.
Topluluğun da tekrar açılmasını istediklerini ve hayvanlara tekrar kapalı alan tahsis talebini de dile getiren Irmak, kliniğe götürülen hayvanların ise geri getirilme şansı olmayacağını vurguladı.
Busenur Çiftçi
Doğa Dostu Topluluğu Yöneticisi Busenur Çiftçi ise topluluğun haberleri olmadan, bir mesajla kapatıldığını söyledi. Çiftçi topluluğun kuruluş hikayesini ise şöyle anlattı:
“Bizim topluluğumuzun kuruluş öyküsü de annelerine araba çarpan yavrularımızı hayatta tutma mücadelesine dayanıyor. 2017 yılında 5-6 öğrenci tarafından bu mücadele veriliyor ve akabinde de topluluğumuzun kuruluş süreci başlıyor. O dönem yönetimle iletişime geçiliyor ve hep beraber el ele verilerek bu çocuklar yaşatılıyor.”
Gelinen noktada rektörlükten randevu taleplerine yanıt alamadıklarını belirten Çiftçi, muhataplara ulaşamamaktan şikayet etti. Hayvanlara tahsis edilen alanın tahrip edilmesinden sonra basın açıklaması yaptıklarını anlatan Çiftçi, “Konuşmamızın istenmediğini düşünüyorum. Nitekim yönetimle iletişime geçtiğimizde kamuoyu baskısından hoşnut olmadıklarını fark ediyoruz. Biz hayvanlarımızın, çocuklarımızın yaşam hakkını savunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Hayvanları Çaresizlik ve İlgisizlikten Koruma Derneği (HAÇİKO) Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Çınar ise üniversitelerin bilim yuvası olmakla birlikte iyiliğin yayılmasına aracılık etmesi gereken kurumlar olması gerektiğine işaret etti:
“Yapılan araştırmalar gösteriyor ki toplumsal şiddet hayvanlardan başlayarak çocuklara, kadınlara ve toplumun diğer tüm bireylerine sirayet ediyor” diyen Çınar, toplumsal dönüşüm yaratmanın yolunun, hayvanların yaşam hakkına da öncelik verilmesi olduğunu vurguladı.
Hüseyin Çınar
2021 yılından itibaren tehlikeli hayvan statüsündeki hayvanların yasaklanması ve toplatılmaya başlanmasının ardından hayvanlara yönelik sistematik şiddetin arttığını bildiren Çınar, şu görüşleri dile getirdi:
“Sonrasında ise geçen yıl Resmi Gazete’de yayınlanan Hayvanları Koruma Yasası’ndaki değişikliklerle beraber bunlar iyice arttı. Çözüm öldürerek, şiddet uygulayarak ya da hapsederek değil yaşatarak ve koruyarak olmalı. Üniversiteler nezdinde Boğaziçi’nde başlayan, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde de duyduğumuz bazı uygulamalar olmuştu. Şimdi de Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde benzeri uygulamaları görüyoruz. Bunlar kimseye zararı olmayan rehabilite edilmiş hayvanlar. Bunların tamamen hayvanların toplatılmasına yönelik faaliyetler olduğunu görüyoruz. Bu gibi uygulamalar bilim yuvası olan üniversitelere yakışmıyor.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.