Faruk Bildirici
Örneğin, Ankara’da bir lise öğrencisinin bacağını köpek ısırmış. Anadolu Ajansı, TRT Haber ve Global TV’de kullanılan haberde baba Hakan Tanrısever, “Oğlunun asker olmak istediğini ancak bacağında iz kalması nedeniyle askerlik mülakatından elenme ihtimali olduğunu” söylüyordu. Bacaktaki iz, neden askerliğe engel olsun ki? Bu abartılı bir kaygı…
Türkiye gazetesinin kimin hazırladığı belli olmayan bir rapora dayanan “Yakalaması ve bakması ekonomiyi vuruyor” başlıklı haberinde de garip bir cümle vardı:
“Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, önceki gün yaptığı açıklamada Türkiye’deki başıboş köpek sayısının 4 milyona yakın olduğunun tahmin edildiğini söyledi ama bazı uzmanlara göre bu rakam 10 milyon bile olabilir.”
Bakan Yumaklı, 4 milyon diyor; TBMM’deki teklifte de sokak köpeklerinin sayısı 2 milyon olarak belirtiliyor. Türkiye’nin haberinde ise “bazı uzmanlar”a dayanarak sokak köpeklerinin sayısı birden 10 milyona çıkarılıyor!
Üstelik haberdeki o cümle “Sayı 10 milyon olarak kabul edildiğinde” diye devam ediyor; yakalama, besleme ve kısırlaştırma maliyeti de buna göre çıkarılıyor. Önyargı ve düşmanlık, bilginin önünde gidiyor bu haberde.
“Sokak köpekleri kamuoyu araştırması” haberi önce TRT Haber’de yayımlandı; ardından iktidar medyasına yayıldı. İletişim Başkanlığı’nın yaptığı belirtilen bu araştırmaya göre, soruları yanıtlayan “gönüllüler”in yüzde 80,4’ü “Barınaklara yerleştirilmeli, sahiplenilmeyen ve hasta olanlar uyutulmalı” görüşünü savunmuş. Fakat araştırma 18 Ekim-8 Kasım 2023 tarihlerinde yapılmış, aradan altı ay geçmişti. İletişim Başkanlığı’nın değerlendirmesi altı ay sürmüş de olamaz, nihayetinde beş soruluk kısa bir anket…
Başkanlık mı yeni açıkladı, yoksa iktidar medyası mı eski araştırmayı yeni gibi yayımladı bilemiyorum. Ama altı ay önce ve köpeklerin “uyutulması”nı yani öldürülmesini içeren teklif ortada yokken yapılan bir araştırmanın yeni gibi tedavüle sunulması da düşmanca.
Bu örneklerden anlaşılacağı gibi, gazetecilik, sokak köpeklerinin öldürülmesine rıza üretmek için araçsallaştırılıyor. Oysa gazeteciler, insanların doğru karar verebilmesi için eksiksiz ve nesnel bilgi aktarmakla yükümlüdür.
Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, şampiyonluk kutlamaları sırasında Sezen Aksu’nun “Şinanay” şarkısını sloganlaştıran taraftarlara eşlik etti:
“Şinanay da yavrum şina şinanay! Ananızı s… Galatasaray.”
Okan Buruk ve taraftarlar, tüm kadınları aşağılayan ve kadın bedenini intikam nesnesi olarak gören eril küfür dilini coşkuyla tekrarlayıp durdular o gece. Telefonlarla çekilen görüntüler de birçok taraftarın sosyal medya hesabından da paylaşıldı.
Maalesef Okan Buruk’un küfürü, futbol medyasında gereken tepkiyi görmedi. Taraftarlık yine devreye girdi; sosyal medyada Fenerbahçe taraftarlarının yanısıra sadece Youtube’daki bazı yayınlarda Teknik Direktör Ümit Özat gibi isimler tarafından eleştirildi Okan Buruk.
Futbol medyası dışında ABC, Habertürk, Oda TV, Internet Haber, Türktime, Yeniçağ gibi az sayıda sitede “Ölçüyü kaçırdı” haberleri yapıldı. Ertesi gün eski MHP Antalya Milletvekili Nesrin Ünal ile Eşitlik için Kadın Platformu, Okan Buruk’u kınayarak, tüm kadınlardan özür dilemesini istedi. Platformun açıklamasında, “Okan Buruk şampiyonluk kutlamasında Sezen Aksu’nun Şinanay şarkısını kirleterek, tecavüz kültürünü yüceltmiş, kadınların onuruna, bedenine ve tüm annelere sözlü tecavüz etmiş ve küfürlü saldırıda bulunmuştur” deniliyordu.
Fakat platformun açıklamasını Artı Gerçek, Bianet, Birgün, Diken, Evrensel, Gazete Duvar, Gazete Pencere, Gerçek Gündem, Serbestiyet, Yurt dışında bir yerde de görmedim. Hürriyet, Milliyet, Sabah ve Sözcü gibi yaygın medya kuruluşları bu açıklamaya da itibar etmediler. Sadece Günaydın’da Mevlüt Tezel, Cumhuriyet’te de Bedri Baykam yazılarında Okan Buruk’u eleştirdi. Sonradan FB’lilerin suç duyurusunu ve Mahmut Uslu’nun sözlerini verenler oldu ama kısacıktı.
Güçlü biçimde karşı çıkmayıp görmezden geldiklerine göre, Okan Buruk’un eril tecavüz dilinden rahatsız değil medyamız ve futbol yazarları. Küfürlerin futbol camiasında bu kadar olağanlaşmasında ve taraftarların birbirine düşmanlaştırılmasında onların da günahı büyük.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, 37 gazeteciyi Avrupa Olimpiyat Oyunları imza törenini izlemek üzere Roma’ya götürmesi vesilesiyle “davetli gazeteciliği” tartıştık. İyi de oldu, yıllardır yaygın biçimde süren bir yanlışa dikkat çekildi.
Ancak tartışmalar “davetli gazeteciliği” pek de etkilemedi; davetli geziler tüm hızıyla sürüyor. O nedenle bundan sonra bu köşede öğrenebildiğim kadarıyla davetli geziler ve katılan gazetecilerin listelerini yayımlamaya karar verdim.
Son günlerde Barcelona, Madrid, Leipzig ve Şanlıurfa’ya davetli geziler düzenlendi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu’nun Uluslararası Ulaşım Forumu’na katılmak üzere bir inşaat şirketinin özel uçağıyla çıktığı Leipzig gezisine gazeteciler Ahmet Ergen (NTV), Fevzi Çakır (Habertürk), Dicle Canova (CNN Türk) ve Orhan Sali (A Haber) de katıldı.
THY, Madrid’de düzenlediği “Türkiye gecesi” için bir uçak dolusu işinsanı, sanatçının yanısıra gazetecileri de davetli götürdü. Gazeteciler Fulya Soybaş (Hürriyet), Şirin Sever (Posta), Ömer Karahan (Günaydın) ve Cansu Canan Özgen (TV100) de gezideydi.
Limak Holding, Palau de la Música Catalana’nın (Katalan Müzik Sarayı) sponsoru olması nedeniyle düzenlenen töreni izlemeleri için gazeteciler Feride Cem (Sabah), Hacer Boyacıoğlu (Hürriyet), Toygun Atilla (Patronlar Dünyası), Faruk Şüyün (Ekonomim) ve Ertuğrul Özkök’ü Barcelona’ya götürdü. Sadece Hacer Boyacıoğlu ve Toygun Atilla haberlerinde gezinin davetli olduğu bilgisine yer verdi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, Şanlıurfa’daki “Kültür Yolu Festivali”nin açılışına gazeteciler Akif Bülbül (Türkiye), Ece Ceyhun (Dünya), Gizem Türemen (Habertürk), Gonca Şenay (Hürriyet), Hüseyin Likoğlu (Yeni Şafak), Pınar Aktaş (Milliyet) ve Verda Özer (Posta) ile birlikte gitti.
Bir deterjan firması, zincir marketlerden biriyle anlaşarak, “tüketicilerin boş sıvı deterjan şişelerini mağazada doldurma” uygulaması başlatmış. Uygulamayı yaygınlaştırmak için de sosyal medyada ünlülerle reklam görüntüleri çekiyorlar.
Oyuncuların reklamda oynaması doğal ama boş sıvı deterjan şişesi elinde markette uygulamanın reklam oyunculuğunu yapanlar arasında iki de gazeteci var; Tele 1’den Özlem Gürses ve Posta’dan Şirin Sever.
Gazeteci Balçiçek İlter de sosyal medyada paylaştığı videoda bir yatak markasını “Şahane bir yatak buldum, çok da mutluyum. Size bütün bilgileri alta yazacağım. Sonra paylaşacağım da yatağın görüntülerini” diye uzun uzun övdü. Tanıttığı yatak markası da İlter’in bu görüntüsünü web sayfasında “W… kullanıcı yorumları” başlığı altında yayımladı.
Daha önce defalarca yazdım, bir kez daha tekrarlayayım; Gazetecilerin reklamda oynaması, mesleğin temel ilkelerine aykırı. Gazeteci, gerçekleri aktarır. Kim para verirse onun isteğine göre konuşmaz; bedeli karşılığında bir ürünü övemez.
Reklam yapan gazeteci, mesleğinin güvenilirliğini, inandırıcılığını para karşılığında bir şirketin çıkarlarını korumaya tahsis etmiş olur.
Tek cümleyle:
ELEŞTİRİ, ŞİKÂYET VE ÖNERİLERİNİZ İÇİN: [email protected]
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.