Hacettepe Üniversitesi (H.Ü.) Nüfus Etütleri Enstitüsü’nce1968’den bu yana 5’er yıllık aralarla yürütülen “Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması –TNSA”, Türkiye’nin demografik yapısı, doğurganlık düzeyi, gebeliği önleyici yöntem kullanımı, anne-çocuk sağlığı, üreme sağlığı ile ilgili konularda mevcut duruma ve değişimlere ilişkin ulusal ve bölgesel düzeyde bilgi veriyor. Türkiye’yi temsil eden 11 bin 56 hanehalkı ve doğurganlık çağındaki (15-49 yaşlarındaki) 7 bin 346 kadın ile görüşme yapılan son araştırma, kadının ailedeki, toplumdaki, iş ve eğitim hayatındaki konumunu gözler önüne serdi.
Araştırmaya göre, eğitim seviyesinde iyileşmeler yaşanırken, 6 yaş üzerindeki nüfus içinde kadınların yüzde 25’i hiç okula gitmediği ya da ilkokulu bitirmediği, Türkiye’de, kadınların yüzde 64’ünün iş hayatı dışında kaldığı ve ortalama 21 yaşında evlenen kadınların 23 yaşında anne olduğu görülüyor. H.Ü. Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından hazırlanan “2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması Raporu”nda öne çıkan başlıklar şöyle:
“Evin reisi” sorunsalı: Türkiye’de hane halkı başına ortalama 3,5 kişi düşüyor. Türkiye hanelerin yüzde 84’ü, “evin reisi” tanımına “erkeği” işaret ediyor.
Refah düzeyi hayatı etkiliyor: Anne ve babanın hayatta olma düzeyi bölgeler arası farklılıklar gösteriyor. Anne ve babası hayatta olmayan çocukların refah düzeyi, diğerlerinden üç kat düşük.
Kadınların yüzde 25’i okuyamadı: 6 yaş ve üstü hane halkı nüfusunun eğitim düzeyi dağılımında; kadınların yüzde 25’i hiç okula gitmedi ve ilkokulu bitirmedi. Yaklaşık üç kadından biri ilkokul mezunu veya ortaokulu tamamlamadı. Kadınların sadece yüzde 26’sı lise ve üzeri seviyede eğitim aldı. Kadınların ortalama eğitim süresi 4,8.
Erkeklerin eğitim süresi, 7,1: 6 yaş üstü erkeklerin ise yüzde 14’ü hiç okula gitmedi veya ortaokulu tamamlamadı. Erkeklerin yüzde 33’ü ilkokulu bitirdi, yüzde 21’i ortaokulu tamamladı. Yaklaşık üç erkekten biri lise veya üzeri eğitim aldı. Erkeklerin ortalama eğitim süresi 7,1.
Kadınlar çalışma yaşamına giremedi: Kadınların sadece yüzde 28’i çalışma hayatında. Yüzde 64’lük kısmı ise çalışma hayatına hiç giremedi. Boşanmış, ayrılmış veya eşi ölmüş kadınlarda çalışma oranı, hiç evlenmemiş veya evli olanlara kıyasla daha yüksek. Hiç evlenmemiş kadınların yüzde 25’i, evli kadınların yüzde 29’u, boşanmış, ayrılmış veya eşi ölmüş kadınların yüzde 48’i çalışma hayatında.
Çocuk arttıkça çalışma hayatı azaldı: :Çocuk sayısı arttıkça çalışan kadınların sayısı azaldı. Çocuğu olmayan kadınların yüzde 27’si çalışıyorken 5 veya daha fazla çocuğu olan kadınların yüzde 18’i hâlâ çalışıyor.
Sosyal güvence yok: Çalışma hayatında olan ve son 12 ayda çalışmış olan kadınların dağılımında; kadınların yüzde 47’si düzenli veya geçici olarak ücretli işçi, yüzde 15’i memur, yüzde 12’si ücretsiz aile işçisi, yüzde 12’ü kendi işinin sahibi, yüzde 8’i yevmiyeli, yüzde 3’ü işveren. Son 12 ayda çalışan kadınların yüzde 39’nun ise sosyal güvencesi yok. Beş veya daha fazla çocuğu olan kadınların yüzde 26’sı yevmiyeli, yüzde 36’sı ise ücretsiz aile işçisi olarak çalışıyor. Kadınların yüzde 9’u da herhangi bir sağlık sigortası kapsamında yer almıyor.
Evlenme yaşı, 21,4: 15-49 yaşlarındaki kadınların yüzde 66’sı evli, yüzde 30’u hiç evlenmedi, yüzde 4’ü boşandı, ayrıldı veya eşini kaybetti. 25-49 yaşlarındaki kadınların evlenme yaşı ise 21,4. 20-24 yaşlarındaki kadınların yüzde 23’ü eşleriyle akraba olduğunu beyan etti. Evli kadınların yüzde 2’si eşlerinin kendilerinden başka eşleri de olduğunu aktardı.
Adölesan doğum aralıkları kısa: Adölesan (15-19 yaş) grubunun yüzde 3’ü doğum yaptı. Adölesan doğum aralıkları, ileri yaştakilerden daha kısa. 20-29 yaş grubu kadınların yüzde 33’ü doğumları arasında 24 aydan daha kısa bir süre bıraktı. Doğu’da 35 ay ile doğum aralığı en kısa olan bölge. Orta ise 57 ay ile doğum aralığı en uzun olan bölge. Doğum aralıkları; eğitimi olmayan veya ilkokulu bitirmemiş kadınlarda, lise ve üzeri eğitim alan kadınlara göre daha kısa.
Adölesanların anneliği öldürebiliyor: Adölesanların, kadınlara göre olumsuz gebelik sonuçlarına veya annelikle ilişkili ölümlülüğe maruz kalmaları daha olası. Öte yandan erken yaşta çocuk sahibi olmak adölasanların eğitim ve iş imkânlarını da kısıtlıyor. Adölesan dönemde kadınların yaklaşık yüzde 4’ü çocuk doğurmaya başladı. Çocuk sahibi olmaya başlayan adölesanların oranı, 2013 yılından bu yana sadece yüzde 1 geriledi.
Doğum sonrası regl olmama süresi 3,1 ay: Türkiye’de doğum sonrası geçici regl olmama süresi, 3,1 ay, cinsel ilişkiden kaçınma süresi ise 2,3 ay. Doğumdan sonra geçen süre arttıkça kadınların gebelik riski altında olma yüzdesi de düzenli olarak azalıyor. Kadınların yüzde 73’ünün regl kanamaları ilk iki ayda başlıyor. Bu oran, ikinci aydan yüzde 51’e düşüyor. Tüm kadınların yüzde 77’si doğumu takip eden ilk iki ay içinde cinsel ilişkiden kaçınıyor.
Doğum yaşı, 23,3: Türkiye’de 15-49 yaş grubundaki kadınlar için ilk doğum yaşı 23,3. Kırk veya üzeri yaşta kadınlar ilk doğumlarını 22,5 yaşında yapmış iken 25-29 yaş grubundaki kadınlar ilk doğumlarını 25 yaşında yaptı.
İstenmeyen doğumlar önlenebilseydi: Türkiye’de kadınlar tarafından toplam istenen doğurganlık hızının 2,0, gerçek doğurganlık hızı ise 2,3. Eğer tüm istenmeyen doğumlar önlenebilseydi; doğurganlık hızı, gözlenen doğurganlık düzeyinden 0,3 çocuk daha düşük olacaktı.
Korunma yaygınlığı yüzde 70: Gebeliği önleyici yöntem kullanımındaki yaygınlık oranı, 15-49 yaş arasındaki evli kadınlarda yüzde 70. Bu kadınların yüzde 49’u modern yöntemleri, yüzde 21’i ise geleneksel yöntemleri kullanıyor. Aile planlaması yönteminin kullanımı, evli kadınların yaşı ile birlikte artıyor. Genç kadınlarda aile planlaması yöntemlerinin kullanımı daha düşük.
Yüzde 15’i isteyerek düşük yaptı: Evli kadınların yüzde 22’si en az bir kez kendiliğinden düşük yaptı ve yüzde 4’ünün en az 1 ölü doğumu var. Evli kadınların yüzde 15’i en az 1 kez isteyerek düşük yaptı ve araştırma tarihinden önceki beş yılda gebeliklerin yüzde 6’sı isteyerek düşükle sona erdi.
Fiziksel şiddete ne diyorlar: Kadınların yüzde 9’u kadınlara yönelik insan hakkı ihlali olan fiziksel şiddetin yaşanmasına ilişkin en az bir durumu kabul ediyor. Söz konusu durumlar arasında; kadının çocuklarını ihmal etmesi, eşine karşılık vermesi, kadının yemeği yakması bulunuyor.
Suriyeli kadınların yüzde 40’ı okulsuz
Türkiye’de yaşayan Suriyeli göçmenler üzerinden hesaplanan göstergelerde de kadınların toplum, iş ve eğitim alanından dışlandığı gösterdi.
6 yaş ve üstü Suriyeli hane halkı nüfusunun eğitim düzeyine göre dağılımına bakıldığında; 6 yaş ve üstü kadınların yüzde 40’ı hiç okula gitmedi veya ilkokulu tamamlamadı. Kadınların yüzde 37’si ise ilkokul mezunu veya ortaokulu tamamlamadı. Ortaokulu tamamlayan kadınların oranı yüzde 13 iken, kadınların yüzde 9’u lise ve üzeri seviyede eğitim aldı. Suriyeli kadınlar arasında ortanca tamamlanmış eğitim süresi 4,5 yıl.
Türkiye’de Suriyeli erkek hane halkı nüfusu arasında eğitim seviyesi kadınlara göre biraz daha yüksek. Altı yaş ve üstü erkeklerin yüzde 35’i hiç okula gitmedi veya ilkokulu tamamlamadı. Erkeklerin yüzde 38’i ilkokulu, yüzde 15’i ise ortaokulu tamamladı. Yaklaşık on erkekten biri lise veya üzerini tamamladı. Altı yaş ve üzeri Suriyeli erkekler arasında ortanca tamamlanmış eğitim süresi 5,1 yıl.
HABER : ŞEYMA PAŞAYİĞİT / ANKARA – ARAŞTIRMA YAZISI
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.