Esra Ülkar
Türkiye’de örgün eğitimdeki çocuk sayısı giderek azalıyor. Okuldan uzaklaşan öğrencilerin sayısı geçen yıla göre yüzde 38 arttı. Okul dışında kalan, örgün eğitimde olmayan çocuk sayısı 1,5 milyonu aştı.
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 20 Kasım 1989’da kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ardından her yıl 20 Kasım, Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kabul ediliyor. Ancak dünya üzerinde birçok çocuk haklarından mahrum bırakılıyor. Bu haklardan biri de her çocuğun doğuştan sahip olduğu bir hak olan eğitim hakkı. Türkiye’de eğitim hakkına erişemeyen çocuk sayısı giderek artıyor.
Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) yeni yayınladığı Eğitim İzleme Raporu 2024’e göre, Türkiye’de 12 yıl zorunlu eğitim kapsamında olmasına rağmen örgün eğitim dışındaki çocuk sayısı geçen yıla göre yüzde 38 arttı. 2023-24 eğitim-öğretim yılında zorunlu eğitim çağında olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı çocukların yüzde 3,9’unun, yani 612 bin 814 çocuğun eğitim dışında olduğu görülüyor. Geçen yıl bu rakam 442 bin 643 idi. 612 bin 814 sayısı, yalnızca eğitim dışındaki T.C. vatandaşı çocukları içeriyor. Bu sayıya geçici korum altındaki Suriyeli çocuklar, yabancı çocuklar, açıköğretime kayıtlı 18 yaş altı öğrenciler, MESEM’e kayıtlı 14-22 yaş arası öğrenciler de dahil edildiğinde örgün eğitim dışındaki çocuk sayısı 1 milyon 578 bin 941’i buluyor. Millî Eğitim Bakanlığı bu artışın nedenini “Açıköğretime kayıtlı öğrencilerin kayıt yenilememeleri nedeniyle pasif duruma düşmeleri” olarak açıklıyor. Ancak uzmanlar tek nedenin bu olmadığına dikkat çekiyor. Okul güvenliği, akran zorbalığı, sosyoekonomik durum ve ailevi koşullar, toplumda eğitimin ekonomik getirisinin azaldığına ilişkin algı gibi etkenlerin eğitimin dışına çıkılmasında rol oynadığı belirtiliyor. Eğitim Reformu Girişimi araştırmacısı Kayıhan Kesbiç, Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan konuya dair görüşlerini paylaşarak yapılması gerekenlere dair önerilerde bulundu.
ERG’nin yayınladığı Eğitim İzleme Raporu 2024’te, zorunlu eğitim çağında olmasına karşın eğitim dışında kalan çocuk sayısının son üç yılın zirvesinde olduğu vurgulandı. Gelir eşitsizliğinin de son 18 yılın en yüksek seviyesine çıktığı belirtilen raporda, “Her 100 çocuktan 42’sinin yoksul olduğu Türkiye’de, ekonomik krizin eğitim üzerindeki etkisi giderek artıyor” denildi. 2023-24 eğitim-öğretim yılı verilerine göre, zorunlu eğitim çağında olup eğitimin dışında kaldığı belirlenen T.C. vatandaşı 612 bin 814 çocuğun yüzde 53,6’sını erkek, yüzde 46,4’ünü kız çocukları oluşturuyor. 15 yaştan itibaren okul dışındaki çocuk sayıları giderek artıyor. Eğitim dışındaki çocukların yaş gruplarına bakıldığında yüzde 73.9’unu 14-17 yaş arasındaki çocuklar oluşturuyor. 2023-24 eğitim öğretim yılı verilerine göre, Türkiye’de 16 yaşındaki her 10 çocuktan birinin, 17 yaşındakilerde ise her 7 çocuktan 1’inin eğitim dışında olduğu görülüyor. ERG’nin raporunda okulda olmayan kız çocuklarıyla ilgili “çocuk yaşta evlilik” riskine de dikkat çekiliyor. Muş’ta 17 ve 16 yaşındaki her üç kız çocuktan birinin; Siirt, Bitlis ve Ağrı’da ise 17 yaşındaki her üç kız çocuktan birinin eğitim dışında olduğu belirtiliyor.
Eğitim Reformu Girişimi araştırmacısı Kayıhan Kesbiç, bu sorunun nedenleri ve yapılması gerekenlerle ilgili özetle şunları söyledi:
“Eğitim dışına çıkış yaş arttıkça artıyor. Özellikle 15-17 yaş grubundaki çocuklar ya evde ya da ev dışında çalışıyorlar bu da eğitimden ya topyekûn kopmalarına ya da örgün eğitim dışına çıkmalarına neden oluyor. Çocuk yaşta erken ve zorla evlilikler örgün eğitim dışına çıkmadaki bir diğer öne çıkan sebep. Özel eğitim desteğine ihtiyaç duyan çocuklar eğitime erişimde sorunlar yaşıyorlar. Çözüm olarak sosyal politika araçlarının yüksek enflasyon ortamının ihtiyaçlarını karşılayabilmesini ve ücretsiz, sağlıklı okul yemeği gibi sosyal politika araçlarının ortaya konmasını öneriyoruz“
Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak da çocukların örgün eğitimin dışına çıkması konusunda şunları söyledi:
“Birkaç yıldır üst üste eğitimde artan sorunlar, örgün eğitim çağındaki çocuklara da ciddi anlamda yansıyor. Bu sene alınan kararla taşımalı öğrencilerin çok büyük bir oranı taşıma kapsamı dışında bırakıldı. Birçoğu okula erişimde zorluk çektikleri için okula gitmemeye başladılar. Özellikle kırsal kesimde, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’da daha çok da kız çocukları okula gitmemeye başladı. Erkek çocukları yürüyerek okula erişebiliyorlar ama kız çocukları için bu daha zor oluyor. Yoksulluktan kaynaklı, tarım işçisi ailelerin çocukları da tarım işçisi olarak çalışıyorlar ve okula gidemiyorlar. Çünkü kasım ayının sonuna kadar ailelerinin yanında kalıyorlar ve işçi olarak çalışıyorlar. İlkbaharda da tekrar okuldan ayrılıyorlar. Çok az bir süre okula gidiyorlar. Bu durum bir süre sonra tamamen gitmemeye dönüşüyor ve okul ikliminden uzaklaşıyorlar. Lise öğrencileri ailelerine yardımcı olmak için çocuk işçi olarak birçok yerde çalışmaya başlıyorlar ve okulun dışında kalıyorlar. MEB’in MESEM ile yaptığı uygulama çerçevesinde bir gün okula gidip dört gün iş yerine giden çocuklar, artık o bir gün de gitmeyerek tamamen çalışmaya başlıyorlar. İş yeri sahiplerinin telkinleriyle de okulu bırakarak çalışmaya ağırlık veriyorlar. Belli bir kesim de çeşitli inançsal sebeplerden dolayı lise çağına geldiklerinde kız çocuklarını okula göndermiyorlar. Bu çocuklar ya erken yaşta evlendiriyorlar ya da çeşitli sebeplerden dolayı okula gidemiyorlar. Örgün eğitimin dışına çıkan çocuk sayısındaki artışın temel nedeni yoksulluk. Zenginler çocuklarını zaten okula ulaştırıyorlar, onlar özel okullara gidiyorlar.“
Irmak, sorunun çözümü için yapılması gerekenlerle ilgili “Öncelikli olarak devletin kamusal eğitimi içselleştirmesi, eğitim alanında bir bütçe oluşturması, ekonomik sebeplere dayanan okuldan uzaklaşma nedenlerini ortadan kaldıracak ekonomik tedbirleri alması gerekiyor. Birçok yerde tarım işçisi çocukların gittikleri yerlerde okullardan uzaklaşmamaları için mobil okulların kurulması şart. Aynı zamanda eğitimin bilimsel, laik, demokratik bir zemine oturtulması gerekiyor” diyerek alınması gereken önlemleri sıralıyor.
Çocukların eğitim dışında kalmasında birçok faktörün etkili olduğunu belirten Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan da yapılması gerekenlerle ilgili şunları sıraladı:
“Örgün eğitim dışında kalan çocuk sayısının artması, üzerinde düşünülmesi gereken bir husus. Çocukların eğitim dışında kalmasında birçok faktör etkili. Bunlardan belki de en önemlisi eğitimde fırsat eşitsizliği. Coğrafi, ekonomik ve eğitim içerikleri açısından fırsat eşitliğinin sağlanamaması, eğitimde ortaya konulan hedeflere ulaşılmasını olumsuz etkiliyor, çocuklarımızı eğitimin dışına itiyor. Bu noktada yapılması gereken bellidir, bu eşitliği ortadan kaldırmak için öncelikle bölgelerin eğitim haritaları çıkarılmalı. Yapılan gerçek değerlendirmelerle ülkemizin tamamındaki mevcut durum saptanmalı, okul müfredatından, öğrenci durumuna, öğretici kadrodan yönetim kademesine tüm gerçekliğiyle ele alınmalı. Değerlendirmeler tarafsız ve uzman bir kadroyla yapılmalı. Eğitim dışındaki faktörler özellikle siyasi kaygılar süreçten uzak tutulmalı. Tarafsız bir şekilde yapılan bu taramanın ardından her bölge adına ayrı bir şekilde planlanacak kapsamlı 1-3-5-10 yıllık sistematikleştirilmiş eğitim kalkınma planları oluşturulmalı. Bu hususta her eğitim bölgesi adına eksik ve ihtiyaçlar belirlenip uzun vadeli yatırımlar yapılmalı. Eğitim kurumları, eğitim altyapıları, destek hizmetleri de süreçlere katılarak bütüncül olarak ele alınmalı. Öte yandan, eğitimin tüm aktörlerinin fikir birliği yaparak eşitliğin sağlanmasına yönelik adımlar atılmalı. Eğitimin ihmal edildiği bölgeler için ailelere bilinçlendirme politikaları uygulanmalı. Öğrenci başına yapılan harcama oranı OECD ülkelerine kıyasla ülkemizde çok düşük ve ivedilikle artırılması gerekiyor. Bu da bütçeden eğitime ayrılan payın artırılması ile doğru orantılı. Öğrenci başına harcamanın artırılması öğrencilerin eğitimin içinde daha fazla yer almasının önünü açacaktır. Türk Eğitim-Sen olarak ders saatlerinin sayısının azaltılarak, teneffüslerin artırılması, öğrencilerin sosyal, kültürel faaliyetlerde de yer almasının sağlanmasını eğitim açısından faydalı görüyoruz ama bu yapılırken, ikili eğitim kaldırılmalı, okul ve ders derslik sayısı artırılmalı. Ayrıca, okullar arasındaki başarı farklarının azaltılması, okulların niteliğinin artırılmasına yönelik hedefler belirlenmesi, mesleki ve teknik eğitimin güçlendirilmesi, okullarda fiziksel altyapıya yönelik çalışmalar yapılacak olması da olumlu bulduğumuz hususlardan.”
Eğitim Reformu Girişimi’nin Eğitim İzleme Raporu 2024’te örgün eğitimin önemiyle ilgili şu ifadeler yer aldı; “Nitelikli eğitimin ön koşulu, tüm çocukların örgün eğitim kurumlarına kayıtlı olmasıdır. Bir eğitim sisteminde örgün eğitim kurumlarına kayıtlı öğrenci oranı tek başına nitelikli eğitimin göstergesi olmasa da tüm çocukların örgün eğitime erişemediği sistemlerde eğitim ortamları ne kadar kapsayıcı, öğretmenlik mesleğinin standartları ne kadar yüksek, eğitim çıktıları ne kadar başarılı olursa olsun nitelikli eğitim hakkının güvencede olduğu söylenemez. Bu bağlamda, bir eğitim sisteminin birincil önceliği tüm çocukların örgün eğitim kurumlarına kayıtlı olmasıdır.“
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.