Madenci gözünden son 50 yıl; Denetim arttı ama kaza bitmedi

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Bartın’da 21 işçinin hayatını kaybettiği maden kazası üzerine tartışmalar bitmiyor. 
9. Köy Haber Merkezi Bartın’da yaşanan trajedinin ardından, Türkiye’de madenciliğin hep ihmal edilen unsuruyla, madencilerle konuştu. Eski ve yeni madencilere göre, madenlerde teknolojinin nimetlerinden yararlanılmasına rağmen, hala kazalar önlenemiyor. Can kayıpları 50 yıl öncesine göre azalmıyor, artıyor. 
Madene ilk kez 1969 yılında adım attığını ve 24 sene boyunca yer altında çalıştığını söyleyen emekli madenci Nurettin Acar (72), 9. Köy’e yaptığı açıklamada, “O günlerde de göçük oluyordu ama hiç bu kadar ölüm olmuyordu” diye konuştu. 
Kendi çalıştığı dönemde de madenlerde ihmaller ve aksaklıklar bulunduğunu, hala da aynı aksaklıkların devam ettiğine inandığını söyleyen Acar, “Çalıştığım yerler dışında da göçükler oluyordu. O dönem de göçük olduğunda kimse doğru düzgün ilgilenmiyordu ama genelde insanlar kurtarılıyordu. Ben hiç bugünlerde yaşanan kadar ölüm olduğunu hatırlamıyorum” dedi.

Emekli Madenci Nurettin Acar

“Kendi önlemimizi kendimizin alması bekleniyordu…”

Kendisinin mesleğe başladığı dönemde de madenciliğin hayati açıdan zor bir meslek olduğunu hatırlatan Acar, şöyle konuştu;
“Bizim zamanımızda detaylı bir önlem yoktu. Kendi önlemimizi kendimizin alması bekleniyordu. Sadece bir ekip vardı ve tüm ocağın bakımından sorumluydu. Onun dışında düzenli bakımlar, ölçümler gibi olmazsa olmaz kontroller yapılmıyordu. Eğer bir sorun olursa da bize haber verilmiyordu”.
Madende çalıştığı yıllarda göçük altında da kaldığını söyleyen Acar, “Ben şanslıydım. Evet, göçük yaşadım ama 1 saatten daha az bir sürede çıkarıldım. Kimseye bir şey olmadı. Yaşanan bu olaydan sonra bir kişi sorumlu gösterilip de işten çıkarılmadı, dava açılmadı. Ertesi gün geldik ve hiçbir şey yokmuş gibi çalışmaya devam ettik. Ben hala bu göçüğün neden olduğunu bilmiyorum, kimse bize bir şey söylemedi” dedi. 

“Gaz ölçümü elle yapılıyordu”

Bugünün madenlerinde otomatik sistemle yapılan gaz kaçağı ölçümlerinin kendisinin madende çalıştığı dönemde olmadığını belirten Acar, “Emniyetçiler vardı ve tüm bakım işleri onların sorumluluğundaydı. Onların bir aleti vardı ve manuel ölçümler yapılıyordu. Bir sistem, makine gücü veya otomatik emisyon, ölçüm yoktu” diye konuştu. Acar kendi çalıştığı dönemde telsiz veya diyafon sistemi gibi bir sistemin olmadığını vurguladı. “Grev de yaptık ama…”

Madende çalıştığı yıllarda maaşlara yapılan zamlar ve yan haklar için sendikanın aldığı kararla tüm madencilerin greve gittiğini belirten Acar, istedikleri sonucu alamadıklarını ve devletin ilk önerdiği zammı kabul etmek durumunda kaldıklarını söyledi. 

“Madende çalışmak her zaman zor…”

2000 yılında maden ocağında çalışmaya başlayan ve hala çalışmaya devam eden Ramazan Özdinç (44) ise madenlerin günümüzde de çok tehlikeli olduğunu belirtti. “2000 yılında maden ocağında çalışmaya başladım. O günden beri oksijen yetmezliği, elektrikte aksamalar gibi çeşitli sıkıntılarla karşılaştım” diyen Özdinç, maden ocağında çalışmanın her zaman zor olduğuna, işçilerin yeni sistemlerle alınan teknolojik önlemlere rağmen kendisini madende güvende hissetmediklerine dikkat çekti. 

Maden ocağında çalışmaya başlamadan önce işçilere 21 gün eğitim verildiğini söyleyen Özdinç, yaşanan teknolojik gelişmelerle maden ocaklarının değiştiğini, yeni teknolojik ürünlere yer verilse de çalışma sisteminin eskisinden çok farklı olmadığını söyledi.  Özdinç “çalışma sistemimiz eskilerle neredeyse aynı. Saatler, vardiyalar, izin günlerimiz bile aynı” dedi. 

Madenci Ramazan Özdinç

“Bartın’dan sonra madende denetim olmadı”

Sigorta dışında sadece ulaşımlarının karşılandığını ve yemek gibi temel giderleri ceplerinden ödediklerini belirten Özdinç, yaşanan son Bartın faciasından sonra çalıştığı ocakta bir denetimin olmadığını söyledi. Özdinç, “Yaşanan son olaydan sonra herhangi bir denetleme olmadı. Ölçüm cihazlarını yenileyerek ve sürekli ölçümler yaparak güvenlik önlemlerini arttırdılar” dedi. 

“1’e yaklaşırsa tehlike!”

Madenlerdeki en büyük tehlikelerden biri olan gaz oranının düzenli olarak ölçülmesi gerektiğini belirten Özdinç, geçmişe oranla bu konuda iyileştirmelerin olduğunu, eskiden manuel olarak yapılan bu denetlemenin şu an sensörler yardımıyla yapıldığını belirtti. Özdinç, “Gaz ölçümü günümüzde tamamen otomatik durumda. Bir cihaz var ve bu cihazda sadece 1 ve 2 yazıyor. Olması gereken değer iki veya ikiye yakın bir değer. Eğer bu cihaz 1’e yaklaşırsa sensörler devreye giriyor ve alarm veriyor. Bu alarmla birlikte elektrik de hemen kesiliyor. Bizler de hemen orayı boşaltıyoruz” dedi. 

“Madenlerde teknoloji kullanımı arttı ama…”

Eskiye oranla madenlerde teknolojik kullanımın arttığını ve bu durumun daha rahat çalışma şansı verdiğini belirten Özdinç, “Teknoloji kullanımı geçmişe oranla daha iyi bir durumda. Diyafon ve haberleşme için telefon var. Gaz emisyon ölçüm cihazları var ve elektrik de otomatik olarak kesiliyor” dedi. Toprak kayması ve kaya düşmesi gibi konularda da önlemlerin alındığını belirten Özdinç, bu önlemlerin direk kurularak alındığını ekledi. 

“Bacalar tıkalı olursa patlama meydana gelir”

Maden ocaklarında kullanılan havalandırma sistemlerinin önemini de vurgulayan Özdinç, havalandırma bacalarının her vardiyadan önce ekipler tarafından kontrol edildiğini ve eğer bu bacalar tıkalı olursa patlamanın kaçınılmaz olduğunu söyledi.  

HABER : Haber: Burak Altınok – Fotoğraflar: Ramazan Özdinç