Hrant Dink ölümünün 17. yılında anıldı: “Bebekten katil yaratan sistem sürüyor”

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Zeynep AKAT

Agos Gazetesi’nin kurucusu Hrant Dink, 19 Ocak 2007’de Şişli’deki gazete binasının önünde, 17 yaşındaki Ogün Samast tarafından öldürüldü. 17 yıl önce öldürülen gazeteci Dink, her yıl olduğu gibi bu yıl da Halaskargazi Sebat Apartmanı önünde anıldı. Hrant Dink’in ailesi ve arkadaşları anmada bir kez daha “Dink” suikastinin aydınlatılması için çağrı yaptı.

Hrant Dink’in bu yılki anması Ogün Samast’ın 16 Kasım’da serbest bırakılması dolasıyla ayrı bir anlam taşıyor. Samast’ın kamuoyunda tartışma yaratan tahliyesi birçok kesim tarafından eleştirilmişti. Hrant Dink’in arkadaşlarından Bülent Aydın, anma öncesi yaptığı konuşmada Dink cinayetinde gerçek anlamda bir yüzleşme olmadığını belirtti:

“Hrant Dink cinayetini işleyen 17 yıl önce, onu şurada vurduğunda 17 yaşındaydı. O gün ‘vur’ diyenler hala görevinin başında. Mahkemeye çıkmadılar, yargılanmadılar. Yargılama adına utanç verici bir müsamere sergilendi..”

İçerde de dışarda da katilleri tanıyoruz

Aydın konuşmasında, geçen yıl Nisan ayında ölen Hrant Dink’in avukatı Hakan Bakırcıoğlu’nu da andı. Gezi Davası tutuklusu sinemacı Çiğdem Mater’in de Hrant Dink için yazdığı ve cezaevinden gönderdiği mektup, “Cumartesi Anneleri / İnsanları’ndan” Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun tarafından okundu. Mater mektubunda şu ifadelere yer verdi:

“Adaleti sebatla beklediğimiz bir yıl daha geçti. Adaletsizlikle yüz yüze kaldığımız bir yıl daha… 17 yıl sonra 17 yaşındaki katil artık aramızda. Tıpkı öldür diyenlerin aramızda olduğu gibi. Ne Hrant Dink cinayetinin arkasındaki karanlığı aramaktan vazgeçeceğiz, ne de adalet talebimizden. 19 Ocak Sebat Apartmanı’nın önünde işlenen cinayet o ana ait değildir, biliyoruz. Ardından yüzyılın önünde 17 yılın hukuksuzluğunu taşır. İçeride de dışarıda da katilleri, ‘öldür’ diyenleri biliyoruz, tanıyoruz. Yeni değiller, ne yazık ki eskimiyorlar da… Ne güzel ki bizler de azalmıyoruz. Hrant Dink’e sevgi ve mahcubiyetimizle, adalete olan inadımızla, buradayız, yalnız değiliz!”

Her şey öldürülür ama vicdan öldürülemez

Bu yılki anma konuşmasını gazeteci Oya Baydar yaptı. Dink’in arkadaşlarına ‘kardeşler’ diye seslenen Baydar konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“17 yıl önce bugün, bu saatlerde seni ülkenden, toprağından ayırdılar. ‘Bizim bu topraklarda gözümüz var çünkü kökümüz burada’ demiştin. Şimdi köklerinin derinlerde olduğu bu topraklarda yatıyorsun. Hepimizin kökleri toprağımızın derinliklerinde birbirine karışıyor. Bizi birbirimize düşman etmeye çalışanlara karşı her yıl burada buluşuyoruz. Bu topraklarda eşit ve beraber yaşamak istiyoruz. Ne yazık ki sana iyi haberimiz yok. Bir bebekten katil yaratan sistem sürüyor, masum gençlerden kindar nesiller yaratıyorlar. İnsanlarımız nereye varacağını bilemedikleri bugünlerde umutlarını kaybediyor. Her şey öldürülür ama vicdan öldürülemez. 19 Ocak bu toprakların vicdan ve kardeşlik günüdür.”

Oya Baydar, barış için mücadelelerinin süreceğini ifade etti:

“Her şey öldürülebilir ama vicdan öldürülemez. Selam bu değerleri canları pahasına savunanlara, cezaevlerinde olanlara. Adını sayamayacağım kadar çoklar ama simgelemiş isimlerden selam olsun Selahattin Demirtaş’a, Gültan Kışanak’a, Osman Kavala’ya.”

Ogün Samast sadece bir cellat

Anmaya katılanlardan Ece Devrim, 9. Köy’e yaptığı açıklamada, Ogün Samast’ın serbest bırakılmasına çok öfkeli olduğunu vurguladı:

“Ogün Samast’ın serbest bırakılışına çok öfkeliyiz. Ama bu cinayetin tek suçlusu o değil. O sadece tetiği çeken el. Ogün Samast bir cellat, bu iş onunla bitmiyor, Samast’ın arkasındaki isimler nerede? Biz Hrant’ın hesabını sormaya devam edeceğiz.”

Bir diğer katılımcı Osman Tahir ise Dink cinayetinin aydınlatılması için sonuna kadar direneceklerini, pes etmeyeceklerini söyledi:

“Unuturuz sanıyorlarsa yanılıyorlar. Her yıl olduğu gibi bu yıl da buradayız. Faşizme inat, bu cinayet aydınlatılana kadar bu davanın peşini bırakmayacağız. Ogün Samast bu yıl tahliye edildi, artık dışarıda. Biz zaten 17 yıldır bu cinayetleri işleyenlerle bir aradaydık. Hrant’ı unutturmamak bizim boynumuzun borcudur.”