DOLAR 36,0195 0.13%
EURO 37,1929 0.01%
ALTIN 3.350,601,29
Ankara
-1°

PARÇALI BULUTLU

Depremzede çocuklar eğitimde fırsat eşitsizliği ile karşı karşıya
  • 9.Köy
  • Gündem
  • Depremzede çocuklar eğitimde fırsat eşitsizliği ile karşı karşıya

Depremzede çocuklar eğitimde fırsat eşitsizliği ile karşı karşıya

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremlerinden büyük hasar alan Malatya’da her gün binlerce öğrenci konteyner kentlerden okula gidiyor. Sınavlara 21 metrekarelik alanda hazırlanan, ödev yapan, tez yazan öğrenciler eğitimde derin bir fırsat eşitsizliği ile karşı karşıya. İşte 21 metrekarede eğitim…

ABONE OL
5 Şubat 2025 14:00
Depremzede çocuklar eğitimde fırsat eşitsizliği ile karşı karşıya
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Belgizar Abiri Şimşek

Tarihe “asrın felaketi” olarak geçen 6 Şubat depremleri pek çok şehir gibi Malatya’ya da büyük yıkım getirirken öğrenim hayatlarını konteyner evlerde sürdürmek zorunda kalan öğrenciler fırsat eşitsizliği ile karşı karşıya.

Malatya eski yapı stoku nedeniyle depremlerden büyük ölçüde etkilenirken, resmi rakamlara göre bin 237 kişi hayatını kaybetti, 6 bin 444 kişi ise yaralandı. Depremin ardından kentte 74 konteyner kent kuruldu. Bu konteyner kentlerde yaklaşık 120 bin depremzede için yeni bir yaşam başladı.

İki okulun da yıkıldığı Malatya’da 2024-2025 öğretim yılında 13 bin öğretmen ve 160 bin öğrenci ders başı yaptı. Bu öğrencilerin 7 bini ise eğitim hayatlarına konteyner kentlerden devam ediyor. 21 metrekarelik bir alanda yemek, uyku, banyo gibi ihtiyaçlarını gideren öğrencilerin aynı alanda sınavlara hazırlanmak zorunda olmalı eğitimlerini olumsuz etkiliyor.

Öte yandan, öğrencilerin okullarının değişmesi, sınıf mevcutlarının artması, okul binalarının yetersizliği gibi sorunlar da eğitim hayatının diğer zorlukları arasında yer alıyor.

Nevzat Millioğulları

“Öğrenciler deprem psikolojisinden kurtulamadı”

Eğitim-Sen Malatya Şube Başkanı Nevzat Millioğulları, sözlerine deprem felaketinin öğrenciler üzerinde bıraktığı psikolojik etkiyi anlatarak başlıyor. 23 bin öğrencinin kenti terk ettiğini söyleyen Millioğulları, Malatya’nın hala deprem psikolojisinden kurtulmadığını belirterek şunları aktarıyor:

Depremde toplumda herkes aynı travmayı yaşadı. Buna öğrenciler de dahil. Bu travma ile öğrencilerin sağlıklı bir eğitim alması çok zor. Öncelikle travmadan çıkmaları gerekiyordu. Bu konuda yereldeki kurumlar ve merkezi hükümet çok eksik kaldı. Okulların hızla açılıp, oyun alanlarının oluşturulması gerekiyordu. Çocuklar için yaşam okullarda canlıdır. Ama deprem psikolojisinden kurtulamadığımız için hala aynı durumdayız.”

Okullarına konteynerden devam eden öğrencilerin yaşam koşulları hakkında da konuşan Millioğulları, bu öğrencilerin akranlarını geriden takip ettiğini söylüyor. 21 metrekare gibi dar bir alanda öğrencilerin verimli şekilde ders çalışmasının pek mümkün olmadığını belirten Millioğulları, sözlerini şöyle sürdürüyor:

18 metrekare veya en büyüğü olan 21 metrekare konteyner evde zaman zaman 7-8 kişilik aileler kalıyor. Çocuklu ailelerde en az 4 kişi yaşıyor. Bu çocukların ısınma, ders çalışma ortamı sorunları var. Kenar mahallerde okullar fiziki anlamda yeterli değil. Özellikle rezerv alanlara yakın olan okullarda ciddi anlamda toz ve asbest var. Bu çocukların gittiği okulun yanı başında konut yapılıyor. Bu tozlar haliyle solunumla alınıyor.”

Deprem sonrasında çocukların okul binalarına erişebilmesinden çok okullara nasıl geldiklerinin üzerinde durulması gerektiğine vurgu yapan Millioğulları, “Deprem sonrası çocuklar okula geliyor ama nasıl? Sorun ulaşmak değil, nasıl geldikleri. Çocukların kimisi konteyner kentten, kimisi yıkılmış mahallerden kimisi de çadırlardan geliyor ve aç geliyorlar. Çoğunun kıyafet durumu çok olumsuz. O çocuk sıcak bir şey yemeden geliyor. Bizim asıl sorunumuz şu; çocukları mutlu etmeden başarılı edemezsiniz” diyor.

Deprem öncesinde Malatya’nın başarı düzeyinin yüksek olduğunu ifade eden Millioğulları, 6 Şubat sonrasında ise bu düzeyin hızla aşağı indiğini kaydediyor.

Hüseyin Kara

“Konteynerde ders çalışmak adeta imkansız”

Eğitim-İş Sendikası Malatya Şube Başkanı Hüseyin Kara ise Malatya’da eğitimde sorunların azalmak yerine katlanarak arttığını söyleyerek, sözlerine şöyle devam ediyor:

Deprem esnasında 2 okulumuz yıkıldı. Depremden kaynaklı ağır hasarlı olan 72 okulumuz da daha sonra ekipler tarafından yıkıldı. Toplamda 74 okulumuzu depremden dolayı kaybettik. Şu an kentte resmi ve özel olmak üzere 869 okulumuz var. Depremden sonra bu yıkılan okullarımızın 47’sinin inşaatı tamamlandı. Diğerleri de yapılıyor.”

Yıkılan okulların öğrencilerinin başka okulların bünyesinde eğitim-öğretim gördüğünü ifade eden Kara, yaşanan sıkışıklığı ise şu sözlerle aktarıyor:

Bazı binalarda 3 okul var. Bir binada 3 ayrı okul eğitim-öğretim faaliyeti sürdürüyorken öğrenci, öğretmen ve idare ayrı ayrı sıkıntılar yaşıyor. Dersler bu birleştirilmiş okullarda ortaokullar için 35 dakika, liseler için 30 dakika. 180 iş gününüze vurduğunuzda bu bir dezavantaj. Aynı sınava girecek öğrencilerin ders sürelerindeki kısalmaları hesap etmek zor değil.”

Kara ayrıca şunları kaydediyor:

Bu öğrencilerimizin birçoğu konteynerlerde kalıyorlar. Birden fazla kardeşi varsa, anne-baba, büyük anne-baba varsa o ortamda çocuğun ders çalışması mümkün değil. Zaten diğer zaruri ihtiyaçlarını yerine getirmesi zorken ders çalışmak adeta imkânsız hale geliyor.

Yusuf Durdu

Zorluklara rağmen okuyan öğrenciler

Öte yandan, tüm zorluklara rağmen eğitim hayatlarını sürdüren öğrenciler bulunuyor.

Depremin ardından babası, kardeşi ve bir kedisiyle konteynerde yaşama tutunan İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Halkla İlişkiler Bölümü ve Reklamcılık Anabilim Dalı Yüksek Lisans öğrencisi Yusuf Durdu, konteyner hayatından sonra evin kıymetini daha iyi anladığını söylüyor. Depremden önce evinde bir odasının olmasının aslında “bir lüks olduğunu” konteyner yaşamı ile birlikte daha iyi öğrendiğini belirten Durdu, tezini yazabilmek için herkesin uyumasını beklediğini söylüyor.

Ağır hasarlı evinden masa, sandalye, kitap, kitaplık gibi bir öğrencinin en temel gereksinimleri olan malzemeleri alamadan çıktığını ifade eden Durdu, konteyner kentte internet alt yapısının olmadığı için de her ay kendi imkanlarıyla bin 500 liralık taşınabilir modem almak durumunda kaldığını aktarıyor.

Yusuf Bayram

Zorluklara rağmen okuyan diğer bir öğrenci olarak altıncı sınıfa devam eden Yusuf Bayram, konteynerde ders çalışmanın oldukça zor olduğunu ve bu yüzden isteğinin kırıldığını anlatıyor. Yer darlığından dolayı çalışacak ortamının olmadığını ifade eden Bayram, şöyle konuşuyor:

Biz 21 metrekarenin içinde 4 kişi yaşıyoruz. Kardeşimle ben ders çalışacağımız zaman yerde ödev yapıyoruz. Masam, sandalyem yok. Bazen ranzamda çalışıyorum. Odamı özledim, bir de bilgisayarımın olmasını isterim. Hocalar ödev veriyor ama ben yapmakta zorlanıyorum.”

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.