Berna Dilek
Türkiye’deki baraj doluluk oranlarında yaşanan ciddi düşüşler, su krizi konusunda alarm veriyor. Özellikle İzmir ve Ankara’daki barajların doluluk oranları kritik seviyelere gerilerken, su kaynaklarının verimli kullanımı giderek daha büyük bir önem taşıyor.
Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Hüseyin Yıldırım Dalkılıç, Türkiye’deki baraj durumu ve su yönetimi konusunda 9. Köy’e önemli değerlendirmelerde bulundu.
İzmir’deki önemli barajların doluluk oranları, Gördes Barajı’nda yüzde 6,2 gibi kritik bir seviyeye kadar gerilerken, diğer barajlarda da önemli düşüşler yaşanmakta. Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) verilerine göre Ankara’da baraj doluluk oranı toplam yüzde 27,80’e, aktif doluluk oranı ise yüzde 18,2’ye kadar geriledi ve geçen yıla göre büyük bir azalma gösterdi.
İklim değişikliği, yağış rejimlerinde değişikliklere ve dolayısıyla baraj su seviyelerinde azalışa yol açıyor. Ayrıca, Türkiye’de artan nüfus ve suya olan talebin artması da durumu zorlaştıran bir diğer faktör olarak öne çıkıyor. Avrupa Çevre Ajansı (EEA) ve IPCC’nin 2100 yılına kadar yaptıkları senaryolarda özellikle yağışlarda büyük bir azalma öngörülüyor.
Doç. Dr. Yıldırım DALKILIÇ
Doç. Dr. Hüseyin Yıldırım Dalkılıç, Türkiye’deki su krizine ve barajlardaki düşüşe dikkat çekerek şunları söylüyor: “Türkiye’nin su kaynakları, iklim değişikliği ve verimsiz kullanımı yüzünden giderek azalıyor. İzmir ve Ankara’daki baraj doluluk oranlarındaki düşüş, tüm Türkiye için ciddi bir uyarı. Eğer yağışlar yeterli seviyeye ulaşmazsa, yaz aylarında su sıkıntısı yaşanabilir. Özellikle tarımsal sulama ve şehir şebekelerindeki kayıp ve kaçaklar, bu durumu daha da kötüleştiriyor.”
Uzmanlara göre su kaynaklarının büyük kısmı tarımda kullanılmakta ve bu kullanımın verimsizliği su kaybına yol açmakta. Türkiye’de suyun yaklaşık yüzde 73’ü tarımda kullanılırken, geri kalan su evsel kullanım ve sanayi arasında paylaşılıyor.
Dalkılıç, verimsiz kullanımın temel aktörlerinin tarım ve tarım politikaları olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Su kaybının temel sebepleri çok fazla ama en bilindik temel sebepler; tarımsal sulama sistemlerinde ve şehir şebekelerinde yaşanan kayıp ve kaçaklardır. Bu iki sektörde de kayıp kaçak oranları çok yüksek. Eğer bu sorunlar çözülemezse, su tasarrufu sağlanması oldukça güçleşir. Çözüm, hem tarımsal sulama sistemlerinin verimli hale getirilmesinde hem de şehirdeki altyapı sorunlarının çözülmesinde yatıyor.”
Dalkılıç, kurumsal bilinçte ilerlemeler kaydedildiğini ancak halkın su kullanımı konusunda yeterince bilinçli olmadığını söyleyerek, şöyle konuşuyor: “İklim değişikliği ile ilgili birçok ulusal ve uluslararası antlaşmaya imza atmış durumdayız. Elbette gelişmeler var, ciddi bir kurumsal bilince doğru gidiş var. Kurumsal bilinç yerleşmeye başladı ancak halkın bilinçlendirilmesi oldukça zayıf. Daha hızlı ve etkili aksiyonlar almak şart. Ayrıca nüfus artışı ve suya olan talep de sorunu derinleştiriyor. Su verimliliği seferberliğine ciddi bir şekilde odaklanmalıyız. Su kaynaklarımızın korunması için toplumun her kesimine eğitimler verilmesi gerekiyor.”
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın başlattığı su verimliliği seferberliğinden de bahseden Dalkılıç, bu konuda atılan adımların önemli olduğunu belirtiyor Tarım ve Orman Bakanlığı’nın su verimliliği konusunda bir birim kurduğunu ve kurumlardan raporlar toplayarak veri toplamaya başladığını belirtiyor. Dalkılıç, üniversiteler ve okullarda eğitimler düzenlendiğini de aktararak, “Su konusunda bilinçlenmek, çocukluktan başlayarak gelişen bir süreçtir” diyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.