Haber: Erva Gün
Ekoloji Birliği, bileşenlerinin ve ekolojistlerin katılımıyla 11 Haziran Pazar günü Akbelen Ormanı’nda meclis toplantısını gerçekleştirdi. Birçok ekoloji örgütü ve derneğinin bileşeni olduğu Ekoloji Birliği, yeni yönetim kurulunu seçerek ilerleyen günlerde ekolojik yıkıma ve talana karşı gündem maddelerini değerlendirdi. Meclis toplantısının ardından 24 Saat’e konuşan Ekoloji Birliği Eş Sözcüsü Halime Şaman, Akbelen’de 700 güne yakındır nöbet tutan yerel halk için “Kendi yaşam alanları adına değil hepimizin adına mücadeleyi sürdürüyorlar” dedi.
Akbelen’in acil bir çağrısı olduğu bilgisini veren Şaman, “Köylüler, ormanı yok etmek üzere LİMAK şirketinin kesim amaçlı gireceğini ve bunun yakın tarihte olacağı duyumunu aldılar. Bunun üzerine de ulaştıkları ekoloji örgütlerinden birisi de Ekoloji Birliği oldu. Çağrı gelir gelmez yürütme olarak hemen toplandık. Ekolojistleri buraya nöbete çağırdık” dedi.
Ankara’da yapmayı planladıkları meclis toplantılarını Akbelen’e alarak bizzat mücadeleye destek olmak istediklerini belirten Şaman, “Ekoloji hareketlerinin daha fazla alandan ve başka yöntemlerle mücadelesini geliştirmek gerektiğine inanıyorum. Özellikle seçimlerden sonra eleştirmeye, değerlendirmeye, doğru yanlarımızı öne çıkarmaya, eksikliklerimizi tartışmaya başladık. Bu anlamda bir arayış içerisindeyken de Akbelen bize bir kez daha mücadeleyi ve yaşamı savunmayı öğretti” açıklamasında bulundu.
Şaman, Akbelen Ormanı’nda süren nöbetin önemine vurgu yaparak şunları kaydetti:
“700 güne yakındır burada özellikle kadınlar başta olmak üzere köylüler gerçekten hani derler ya ‘roman gibi’ bir mücadele yürütüyorlar. Sadece kendi yaşam alanları adına değil hepimizin adına bunu yapıyorlar. Onlar bu kadar yorulmadan, bezmeden yapabilmişlerse biz de Ekoloji birliği olarak bir tane Meclis toplantımızı burada yapmışız nedir ki anca okyanusta bir su damlası. Akbelen bize yeniden yerimizin neresi olduğunu, bizi besleyen, güçlendiren şeyin ne olduğunu öğretti. O anlamda da iyi ki Akbelen mücadelesi var, iyi ki Ekoloji Birliği var, iyi ki Ekoloji birliğini oluşturan o yaşam savunucuları var.”
Meclis toplantısının bitmesi ardından gündem maddelerini ve alınan kararları değerlendiren Şaman, “Seçim sonrasında ekoloji hareketlerinin ne olabileceği üzerine tartışmalar oldu. Çoğu tartışmalar daha da derinleştirilmeli ve yoğun yapılmalı. Mersin Akkuyu Nükleer Santrali, Akbelen gündemlerini konuştuk. Erzincan İliç’i daha çok gündem edeceğiz. Meclis’te Marmaris’i önerdik çünkü bu yıl Bodrum ya da Marmaris gibi bir yer yaratılmaya ve yağmalanmaya çalışılacak” dedi.
Geçtiğimiz yıl Aralık ayında Marmaris Kent Konseyi ve Ekolojik Mücadele Komitesi, mahkeme kararına rağmen İçmeler‘de, Sinpaş/Kızılbük firmasına ait inşaat projesinde çevre tahribatına devam edildiğini açıklamıştı. Milli park alanında İmar Kanunu’na aykırı olarak gerçekleştirilen inşaat projesi, Marmaris Belediyesi’nden aldığı 56 ve 17 yeni ruhsat ve Muğla Valiliği’nden aldığı Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) kararı ile çalışmalara başlamıştı.
Seçim öncesi Çevre Bakanlığı’nın marina kararı da tepkilere neden olmuştu. Muğla’nın Marmaris ilçesinde tarihi ve kültürel miras içeren Karacasöğüt koyuna yapılması planlanan marina inşaatında çevreciler, bölgenin 1’inci derece arkeolojik SİT alanı tescil işlemleri başlatmasına rağmen Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı süreci beklemeden inşaata devam kararı vermişti. Projeyi MUÇEV Limited Şirketi yapacak.
Şaman, Marmaris’in doğal dokusunun bozulmasına yönelik yeni imar projeleri olduğundan bahsederek, “Milli Park olarak tanımlı olmasından kaynaklı uzun süredir korunuyordu. Son zamanlarda özellikle bütünleşik kıyı alanları yönetim planları ya da 109 sayılı Cumhurbaşkanı imzasıyla çıkarılan KHK’lar yasal görünen ama meşru olmayan faaliyetler” dedi. Marmaris’in çok yoğun bir şekilde talana ve ranta maruz kalacak gibi göründüğünü aktaran Şaman, “Seçimden bu yana daha şimdiden toplamda dört tane askıya çıkan imar plan değişikliği var. Bunların hepsi dava konusu, hepsi takip edilmesi gereken durumlar” açıklamasını yaptı.
Kıyıların tekne taşıma kapasite ölçümleri yapılmadan marina inşaatlarının yapılmaya çalışıldığını vurgulayan Şaman, “Marmaris Selimiye’de marina olarak işletilmesi için başka bir plan daha var. Kendi kendini temizleyemeyen, nüfus artışı sebebiyle kirliliği hızlanan Selimiye’ye marinalar yapılmaya çalışılıyor” dedi. Şaman şunları söyledi;
“Bütünleşik kıyı alanları planında Muğla’da toplamda 2770 tane yat limanı hedefliyorlar. Dönüp kimse, ‘Tamam sen bunu planlıyor olabilirsin ama geçmişte Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın başlattığı kıyıların tekne taşıma kapasitesi ölçümlenmesi çalışması var. Bitirsenize bu çalışmayı. Bu çalışmayı neden bitmiyordunuz?’ diye sormuyor. Türkiye’deki suların ne kadar tekne taşıyabildiğini bir rakam olarak çıkarsanıza. Çıkartmak istemiyorlar çünkü bu rakamlar çıktığında işte bu marinayı yapamayacak. Mahkeme diyecek ki ‘bu alanda bu kadar taşıma kapasitesi var izin veremeyiz’ diyecek.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.