70 firma kafes yumurtasını boykot etti: Dev marketler, oteller, restoranlar…

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Yumurtası için kafeslerde tutulan tavuklar, yaşamlarını ayakkabı kutusu kadar alanlarda kanatlarını açmadan, hayatları boyunca toprağa hiç basmadan geçiriyor. Kurumları, tüketim anlayışlarını değiştirmek için yola çıkan “Kafessiz Türkiye” gönüllüleri açtıkları kampanyalarla, yemek fabrikalarının marketlerin tavuk ve yumurta tercihlerini değiştirdi.

Kafessiz Türkiye tarafından yayımlanan 2022 Yumurta Takip Raporu’na göre, Türkiye’de faaliyet gösteren; otel, perakende, kafe/restoran, gıda üreticisi ve yemek servisi sektöründen 51 firma, kafessiz yumurta taahhüdü verdi. Bugüne kadar bu sözü veren 70’i aşkın firma seri yumurta üretebilmek için tavukları yaşamları boyunca kafeste tutan üreticileri boykot edecek.

Konda Araştırma ve Danışmanlık tarafından Ocak 2021’de yapılan ankete göre ise, Türkiye’de ağırlıklı çoğunluğun tavukların endüstriyel kafeslerde yetiştirilmesini doğru bulmadığını ortaya koydu. 

“Tavuk başına yaklaşık bir A4 kâğıdı kadar alan düşüyor”

Kafessiz Türkiye’nin Kampanya Direktörü İlkim Özbek, endüstriyel kafeslere mahkum edilen tavukların yaşadığı sorunları 9.Köy’e anlattı. Çağ dışı sistemin sonra ermesi gerektiğini söyleyen Özbek, “Türkiye’de yumurtası için yetiştirilen 120 milyon tavuğun yaklaşık 100 milyonu, tavuk başına yaklaşık bir A4 kağıdı kadar alan düşen daracık endüstriyel kafeslerde tutuluyor. Tel kafese hapsedilen bir tavuk, tüm ömrünü kanatlarını bile rahatça açamadığı bir alanda geçiriyor. Toprağa basma, temiz hava soluma, eşelenme, tüneme gibi doğal içgüdülerini gerçekleştiremiyor. Kapalı alanda amonyak solumaktan ciğerleri yanıyor. Sürekli ayaklarını demir tellere basmaktan ve teller arasından yemek yemekten vücudu yaralanıyor. Aynı kafesi paylaştığı diğer stresli tavuklar tarafından yaraları gagalanıyor. Doğal ihtiyaçları ve duyguları olan bir canlı olduğu gerçeği yok sayılıyor ve sürekli eziyet görüyor” dedi.

Kurumları değiştirmek, hayvanların gördüğü eziyeti bitirecek

Büyük markaların kafeslerden gelen yumurtaları reddetmesinin önemine değinen Özbek, şunları söyledi: “Büyük bir markanın ürünlerinde kafes yumurtası kullanmayacağı kararını vermesi, on binlerce hayvanın tel kafeslerden kurtulması anlamına geliyor. Bu yüzden kafes yumurtacılığını sona erdirmenin en etkili yolu kurumsal kampanyalar. Bizim tüketiciler olarak markalardan kafes yumurtası satın almayı reddetmelerini ve hayvan eziyetine ortak olmamalarını talep etmemiz gerekiyor. Müşterilerinin bu konudaki endişelerini gören birçok şirket, hayvan refahı konusunda sorumluluk almaya yöneliyor ve tedarik zincirinden kafes yumurtasını çıkarmak için adım atıyor.” Fotoğraf: pexels.com

“70’ten fazla marka, kafes eziyetine katkı vermeyeceğine söz verdi”

Tüketicinin talebi doğrultasında, kafes eziyetini terk eden marka sayısının hızla arttığını belirten Özbek, Türkiye’deki markaların kafes sistemine olan yaklaşımını şöyle açıkladı: “Şu anda ülkemizde faaliyet gösteren 70’ten fazla marka, kafes eziyetine katkı vermeyi terk edeceğini taahhüt etmiş durumda. Bunların arasında Metro Marketleri ve CarrefourSA gibi büyük perakendeciler, Özsüt ve Beyaz Fırın gibi pastane zincirleri, Anemon ve Dedeman gibi yerli otel zincirleri, Koç Holding’e ait Tat Gıda ve Divan gibi markalar var. Yumurta sektöründe yapılan bir araştırmaya göre 2018 yılında Türkiye’de üretilen yumurtaların yüzde 95’i endüstriyel kafeslerde üretilirken, 2020 yılında bu oran yüzde 80’e geriledi.”

Kafes yumurtası ile gezen tavuk yumurtasının insan sağlığına etkisi

Kafes yumurtası için yerinden hiç kımıldamayan tavukların nasıl sağlıklı kaldığı ise ayrı bir tartışma konusu. Kümes hayvanlarının bağışıklıklarını güçlendirmek için verilen ilaçlar konusunu da Ege Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Doç. Dr. Esra Ersoy Ömeroğlu ile konuştuk. Dr. Ömeroğlu, kümes hayvanlarına verilen yemlerin ve antibiyotiklerin insan sağlığına olan etkisini anlattı:

 “Hayvan yetiştiriciliğinin yapıldığı çeşitli üretim tesisleri dikkate alındığında, özellikle kümes hayvanlarında antibiyotik kullanımı göze çarpmaktadır. Burada amaç, kümes hayvanlarının bağışıklık sistemini güçlendirerek kuşların büyümesini ve sağlığını önemli ölçüde iyileştirmektir. Ancak yetiştiricilik esnasında kullanılan antibiyotik karkaslarda birikmekte ve gıda olarak tüketen diğer canlı gruplarının da bünyesine girmesine neden olmaktadır. Bu durumda karşımıza gıdalarda var olan antibiyotik kalıntısı problemi çıkmaktadır. Çünkü antibiyotik kalıntılarının insan vücudunda birikmesi sonucunda; alerjik reaksiyonlar, ikinci beynimiz olarak kabul edilen bağırsaklarımızda bulunan mikrobiyota dengesinde değişkenlik ve bazı durumlarda antibiyotik direnci dahi gözlemlenebilmektedir.”

Ömeroğlu, güvenilirliği yüksek olan metotlar ile antibiyotik kalıntı analizlerinin yapılması ve halk sağlığını tehlikeye sokacak işlemlerin yapılmaması için yasal tedbirlerin alınması gerektiğinin de altını çizdi. 

HABER : Haber: Esin Özdemir