Marta Sömek
9 Ekim tarihinde 2024-2025 eğitim öğretim yılının başlamasıyla Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) verilerine göre milyonlarca çocuk okul yolunu tuttu. Süryani (Asuri-Arami-Keldani) çocuklar ise bu eğitim ve öğretim yılına da anadilinden mahrum bir şekilde okulsuz başladı.
İstanbul’da 2013’te açılan Süryani Mor Efrem Anaokulu mezunlar vermeye devam ederken, bu okulu bitiren öğrencilerin gidebileceği bir ilkokul hala yok. Türkiye’deki Süryani toplumuna göre ise devlet desteği olmaksızın bir okul açılması ise şimdilik mümkün görünmüyor.
Süryani Dernekler Federasyonu (SÜDEF), daha önce ilkokul açılabilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı’na başvuruda bulunmuştu. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı, SÜDEF’in başvurusuna olumlu bir dönüş yapmadı. Yine Süryani toplumunun girişimleri de sonuçsuz kaldı.
SÜDEF Başkanı Evgil Türker, 9. Köy’e Süryani çocukların anadilde eğitim hakkına erişememesi ve girişimlerine dair değerlendirmelerde bulundu. 1913-1914 öğretim yılında, Osmanlı vilayetleri ve livalarında, gayrimüslim toplumlarına ait toplam 2 bin 580 okul bulunduğunun bilgisini veren Türker, “Bu okullardan 29’u Süryanilere aitti. 1928’de Mardin’deki son Süryani okulunun da kapatılması ardından Süryaniler yaklaşık 90 yıl boyunca okul açamadı” dedi.
Türker, Lozan Antlaşması ile Türkiye’de yaşayan Hıristiyan toplulukların eğitim hakkının güvence altına alındığını ancak buna rağmen Süryani halkının okul açmasına ilgili makamlar tarafından izin verilmediğini vurguladı. Türkiye Cumhuriyeti’nin Süryani vatandaşlarının bu nedenle en temel insan haklarından biri olan eğitim-öğretim hakkından mahrum kaldığını ifade eden Türker, “Süryanilerin verdiği mücadele sonucunda 2013’te anaokulu açmalarına mahkeme kararıyla izin verildi. Fakat okuldan mezun olan öğrencilerin eğitim ve öğretime devam edebilecekleri okulları hala yok. Anaokulu düzeyindeki bir çocuğa öğretilen Süryanice de zaten anadil konusunda yetersiz kalacak bir düzey. Okul konusunda yasal olarak bir engel de bulunmamasına rağmen ekonomik ve fiziki anlamda pek çok sıkıntı mevcut” şeklinde konuştu.
Süryani Dernekler Federasyonu olarak 25 Eylül 2013 tarihinde bir ilkokul açılabilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı’na gönderdikleri dilekçe ile başvuru yaptıklarını söyleyen Türker, “MEB bu başvuruya, 11 Ekim 2023 tarihinde geri dönüş yaptı. Yanıt belirsizdi; ne hayır, ne de evet demişlerdi. Başvuru sürüncemede kaldı. Aslında onları aşan bir durum olduğunu belli ettiler. O tarihten bu yana da hiçbir girişimde bulunmadılar” bilgisini paylaştı.
Irak, İran, Suriye, Almanya ve İsveç’te Süryanilerin anadilde eğitim hakkı ve materyallere erişebildiğini aktaran Türker, Turabdin’deki manastırlarda yılın belirli aylarında ruhaniler tarafından yalnızca erkek çocuklara Süryanice dil eğitimi verildiğini ancak bundan da kız çocuklarının faydalanamadığını dile getirdi. Türker, “Bu yüzden Süryanice yaygın olarak sadece evlerde, aile bireyleri tarafından çocuklara öğretilmek zorunda kalıyor. Süryaniler, anadillerini kendi imkanları çerçevesinde yeni nesillere aktarmak zorunda kalıyor. Süryanice bu eğitim ve öğretim yılında da evlere mahkum edildi” dedi.
Her çocuğun anadilde eğitim hakkına sahip olduğunu, Süryani çocukların da anadillerine erişebilmesi gerektiğini vurgulayan Türker, “Bu sadece SÜDEF’in değil, vakıfların, derneklerin de sorunudur. Toplumsal bir sorundur. Var olan Süryani kurumları, kilise vakıfları bu konuda girişimde bulunmalı. Birlikte bir strateji yürütmeliyiz. Ortak girişimlerde bulunmalıyız. Süryaniler anadilde eğitim hakkına erişebilmeli. Biz de bu temelde çalışma ve girişimlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.