DOLAR 36,0496 0.11%
EURO 37,3005 -0.89%
ALTIN 3.312,110,50
Ankara

PARÇALI BULUTLU

Türkiye çerçeve sözleşmeyi imzalamadı

Türkiye çerçeve sözleşmeyi imzalamadı

Türkiye’nin kültürel, dilsel, dini veya etnik farklılıklara saygı gösterilmesi ve bu grupların haklarının korunması konusunu kapsayan azınlık haklarıyla ilgili karnesi zayıf... Bu alanda hala önemli eksiklikler ve çözülmesi gereken sorunlar bulunuyor. Hak İnisiyatifi Derneği Genel Başkan Yardımcısı Ömer Atalar ile azınlık grupların haklarının korunması, daha kapsamlı ve kapsayıcı politikalar geliştirilmesi hususunda atılması gereken adımları konuştuk.

ABONE OL
18 Ekim 2024 12:33
Türkiye çerçeve sözleşmeyi imzalamadı
3

BEĞENDİM

ABONE OL

Eren Güvendik

Türkiye’de azınlık gruplara yönelik hak ihlalleri her gün rastlanır, sıradan bir olay gibi görülmeye başlandı. Azınlık grupların kültürel, dilsel, dini hakları açısından Türkiye’nin karnesi zayıf olarak değerlendiriliyor. Hem uygulanan politikaları hem de azınlık haklarının
geliştirilmesi için neler yapılması gerektiğini Hak İnisiyatifi Derneği Genel Başkan Yardımcısı Ömer Atalar 9. Köy’e anlattı.

Ömer Atalar, Azınlık Hakları Çerçeve Sözleşmesi’nin Türkiye tarafından imzalanmadığını hatırlattı. “Nüfus olarak az olan grupların kendi dil, kimlik, kültürlerini koruyabilmeleri için bu gruplara tanınan haklar, dünyanın bütün ülkelerinde ya baskıyla ya da kendileri için kamusal kaynakların yeterince sağlanmaması ile dillerini, kimliklerini kaybetme riskiyle karşı karşıyalar” diyen Atalar, azınlıklara hakların tanınması konusunda uluslararası sözleşmelerin varlığına dikkat çekti. Atalar, “Türkiye aslında işi sağlama almış, bu maddelere ve Azınlık Hakları Çerçeve Sözleşmesi’ne karşı kendini korumuş yani çerçeve sözleşmeyi imzalamamış” dedi.

“Bazı sözleşmelerde Türkiye’nin rezervi var”

Türkiye’nin, imzaladığı sözleşmelerde azınlıklara fayda sağlayabilecek konulara ya tamamen rezerv koyduğunu ya da “Ben bunlardan sadece Lozan azınlıklarını tanırım” diye beyanda bulunduğunu aktaran Atalar, “Lozan azınlıklarını da Lozan ile dar tanımlı bir şekilde sadece Rum, Ermeni, Yahudi gruplarıyla sınırlı tanımlamış… Süryaniler de mahkeme kararıyla eklendi. Tabi bunların nüfusları çok az. Türkiye’de farklı dilleri kullanan gruplarsa çok daha büyük ama bu gruplar hukuken tanınmıyor. Bu durum hem uluslararası anlaşmalara konulan çekinceler hem de taraf olunmayan uluslararası anlaşmalar nedeniyle böyle” diye konuştu.

“Anayasaya göre Türkçe dışında bir dil anadil olarak öğretilemez”

Azınlık tanımının Türkiye’de çok dar bir alanda temsil edildiğini vurgulayan Atalar, anadilde eğitim sorunu konusunda da anayasaya atıf yaptı:

Anayasanın meşhur 66. maddesi hiç kimseye Türkçe dışında bir dil ana dili olarak öğretilemez diyor. Türkiye’nin bütün azınlıklarını risk olarak algılayan güvenlikçi yaklaşımı var ve bu aslında güvenliğe de fayda sağlamıyor. Tam tersine ülkede insanları huzursuz eden, ülkenin iç barışını zedeleyen bir duruma dönüşüyor. Oysa anayasada eşitlik diyorsak; Türk Türkçe öğreniyorsa, Çerkes Çerkesçe öğrenebilmeli, Çeçen Çeçence öğrenebilmeli.

Okullarda seçmeli ders var ama… 

Okullarda seçmeli ders olduğunu ancak bunda da sorunlar ve eksikler bulunduğunu dile getiren Atalar, sınıfların açılmaması için baskı oluştuğunu da söyledi. Atalar süreci şöyle anlattı: “Bazı reformlar yapıldı. Mesela ortaokullarda seçmeli ders var. Burada bir parantez açayım izninizle. Seçmeli dersin adı ana dili dersi değil. Çünkü anayasada ana dili olarak Türkçeden başka dil öğretilemiyor. Bu yüzden bu derslere yaşayan diller ve lehçeler deniyor. Kürtçe, Çerkesçe açılıyor. Diğer dillerde de bildiğim kadarıyla Lazca bir sefer bir sınıf açabildi, devam ettirilemedi. Gürcüce açılamıyor. Çerkesçeyi biliyorum ben. Çerkesçenin kitaplarını biz hazırladık Kafkas Dernekleri Federasyonu olarak. Öğretmenlerini biz yetiştirdik. Müfredatını hazırladık ve ders kitaplarında dört yılda bir periyodik gözden geçirmeleri de bedelini ödeyerek yine biz yapıyoruz. Devlet yasa çıkarıyor ama uygulamaya bakıyorsun sınıfın açılmaması için okul müdüründen başlayarak yukarıya doğru direnç var. Mesela 10 dilekçe bulmak çok zor. Biz Çerkesler Türklerden farklı olarak yoğun olarak yaşamıyoruz bu bölgelerde; 10 sayısı çok yüksek.

“Azınlık grupları arasında ortaklaşma yok”

Azınlık grupları arasında bir hak bilinci temelli ortaklaşma olamadığını da dile getiren Atalar, “Halkların birlikte kendi hakları için çalışabilmesi gerekiyor. Fakat şu anda ondan çok uzağız. Tehlike altındaki diller arasında benim konuştuğum dil ve diğer Kafkas dilleri var. Kürtçe de aslında baktığınız zaman kent merkezlerinde ciddi şekilde genç çocuklarda kaybolmaya yüz tutmakta. Dolayısıyla nüfusu çok daha avantajlı olmasına rağmen Kürtçe dahi dilin kaybolması riskiyle karşı karşıyaysa, bu konuda muhalif siyasete ve sivil topluma, bir öz eleştiri zemini oluşuyor” diye konuştu.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.