Başar Tokmak / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos
NATO’nun Washington’da başlayan, 75. yıl dönümünün de kutlanacağı zirve toplantısında kritik gündem maddelerinden biri de Rusya işgaline karşı direnen Ukrayna’nın geleceği olacak. NATO üyeliği, Ukrayna’nın anayasasına koyduğu hedeflerinden biri. Ancak bu hedefin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği NATO liderlerinin alacağı karara bağlı.
Türkiye’nin NATO Daimi Temsilcisi olarak da görev yapmış olan Emekli Büyükelçi Fatih Ceylan, NATO’nun genişleme stratejisi ve Washington Antlaşması’na atıf yaparak, “Savaş durumunun devamı halinde” Ukrayna’nın üyeliğinin gerçekleşmeyeceğini söyledi. 9. Köy’e yaptığı açıklamada, 2008 yılında Ukrayna ve Gürcistan’ın üyeliğine yönelik eylem planı oluşturmak için görevlendirilen dışişleri bakanlarının o gün bugündür görevde olduklarını söyleyen Büyükelçi Ceylan, Ukrayna’nın üyeliğinin “Washington zirvesinden çıkmayacak tek sonuç” olduğunu vurguladı.
Washington zirvesi öncesinde ABD’de realist okulun temsilcisi 60 akademisyen, devam eden savaş durumu nedeniyle üyeliğin söz konusu olmaması gerektiğini açık bir mektupla dile getirmişlerdi. Buna karşın, Ukrayna’nın NATO üyeliği ile Rusya’nın caydırılacağını düşünen bir kesim de var. NATO’nun geçen yıl yapılan zirvesinde Ukrayna’ya tam üyelik sözü verilmezken, Ukrayna-NATO Konseyi kurulmuş ve bu ülkeye verilen askeri araç gereç ve mühimmat desteği arttırılmıştı. Mehmet Fatih Ceylan, ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın “köprü” olarak tanımladığı NATO’nun Ukrayna’ya yönelik izlediği sürecin izdüşümlerinin zirveye nasıl yansıyacağını şu şekilde açıkladı:
“Köprü denen şey aslında bir süreç. Bunu hem haziran ortasında yapılan G7 zirvesinin sonuçlarından hem de İsviçre’de düzenlenen barış konferansının sonunda yayınlanan bildiride görüyoruz. Orada adım adım Rusya’yı da dahil edecek bir süreçten bahsediliyor. Bu zirvede ise Ukrayna savunmasının mali açıdan desteklenmesi, savunmasının güçlendirilmesi kararlaştırılacaktır. Daha güçlü bir destek çıkması bekleniyor. NATO Genel Sekreteri’nin uzun yıllara yayılacak bir mali destek paketi arayışı içinde olduğu anlaşılıyor. Yıllık 40 milyar avro veya 43 milyar doları kapsayan orta vadeli bu plan 2025 yılı sonuna kadar NATO bünyesinde destek görebilir. Bir diğer dikkat çekici konu ise Cumhuriyetçi Başkan adayı Donald Trump’ın ABD’de iktidara gelmesi olasılığına istinaden desteğin NATO içinde kurumsallaştırılması ve Avrupa Birliği’nin daha fazla külfet yüklenmesi.“
Ceylan, sürecin ekonomik destek bölümünün yanı sıra, askeri ayağına da dikkat çekerek halihazırda Ukrayna’ya sağlanan askeri eğitim desteğinin bu süreç kapsamında uzun vadede Ukrayna ordusunun NATO sistemlerine entegrasyona evrilebileceğini de vurguladı.
Türkiye’nin NATO içindeki Ukrayna politikası ve barış arayışları
Savaşın başlamasının ardından Türkiye’nin, savaşın 2 tarafına çift kulvarlı bir yaklaşımda olduğunu belirten Ceylan, Türkiye’nin barış sürecine katkı amacı taşıyan ikili politikasını şu şekilde açıkladı: “Türkiye, Batı’da ve NATO içinde Ukrayna’ya askeri destek sağlama tartışmaları yapılırken, Ukrayna’ya insansız hava araçları (drone) ve korvetler sattı. Ukrayna’nın savunma kapasitesini artırmaya yönelik bu destekleri sağlarken, aynı zamanda barış süreçlerinde de aktif rol aldı. Antalya Diplomasi Forumu’nda ve İstanbul’da yapılan görüşmelerde, barış sürecine katkıda bulunmak için önemli adımlar attı. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’nin
Türkiye ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna’nın NATO üyeliğini desteklediğini açıkça ifade etti. Ayrıca NATO çerçevesinde kurulan Ukrayna temas grubunda da aktif bir şekilde yer alarak, Ukrayna’ya askeri destek sağlama konusunda önemli rol oynadı.”
Bu süreçte, Türkiye’nin hem Rusya ile olan diyalog kanallarını korumaya hem de Ukrayna’nın savunma kapasitesini artırma çabalarına desteğini vurgulayan Ceylan, İsviçre’de düzenlenen 5. barış konferansının katılımcısı ve imzacısı olan Türkiye’nin barış arayışını sürdürerek bölgede istikrar istediğini belirtti.