Haber: Eslem Türkoğlu / Kapak Fotoğrafı: Depophotos
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kadın-erkek eşitliği ilkesini ihlal ettiği gerekçesiyle kadının evlendikten sonra eşinin soyadını alma zorunluluğu kararını iptal etmesinin ardından kadınlar, cinsiyetler arasındaki eşitliğe engel oluşturan diğer uygulamaların da kaldırılması için harekete geçti.
AYM’nin aldığı kararın önemli olduğunu kaydeden Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü, cinsiyetçi diğer uygulamaların da değişmesi gerektiğini vurguladı.
Güllü, 9. Köy’e yaptığı açıklamada, evlendikten sonra kadının kütüğünün değişmesi uygulamasının da iptal edilmesi gerektiğini, bunun için mücadele edeceklerini söyledi. AYM’nin kararını hem memnun edici, hem de şaşırtıcı bulduklarını vurgulayan Güllü, şöyle konuştu;
“Seçim arifesinde kadını seçime malzeme yapan, yaşam haklarını korumayan, kürtajı engellemeye çalışan, deprem döneminde doğum kontrol haplarını saklayarak zorunlu gebeliklere neden olan, LGBT+ bireyleri hedef haline getiren, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkan, erken yaşta evlilikler için meclise af getiren bir iktidar varken böyle bir karar alınması şaşırtıcı.”
“İlerlemelerin önünde engel”
Soyadı alma zorunluluğunun kadınların kariyer yolunda ilerlerken önlerinde engel teşkil ettiğinden bahseden Güllü, “Kadının yapmış olduğu önceki işlerde soy isim farklı olunca kadınlar bir anda tanınmamak ve yaptıklarını tekrar ispat etmek gibi durumlarla karşılaşıyor” dedi.
Kadın-erkek eşitliği için 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesindeki diğer maddelerin de değişmesi gerektiğine değinen Güllü, “Toplumsal cinsiyet eşitliği algısıyla Türkiye’nin yeniden İstanbul Sözleşmesi’ne taraf olması, sözleşme dahilinde önleme, koruma, kovuşturma ve eşgüdümlü politikalar üretilmesi lazım” diye konuştu.
“Eşit bakış açısı şart”
Erkek egemen bakış açısının, kadının erkeğin soyadını almasından ibaret olmadığını belirten Güllü, kütük kaydının da eşitliğin önündeki engellerden biri olduğunu şu sözlerle anlattı;
“Kadın evlenince kütük kaydı, bağlı olduğu il ve ilçe, mahalle de kendisinin onayı alınmaksızın eşinin kimlik kaydına geçiriliyor. Bu uygulamaların değişmesi lazım. Eşit bakış açısının yerleşmesi şart.”
Kadın-erkek eşitsizliğinin ürünlerinden birinin de şiddet olduğunu kaydeden Güllü, ilişkilerde yakın partner şiddetini çok yaygın gördüklerinden ve şiddetin çoğunun erkek tarafından kadına uyguladığını söyledi.
Yasaların eşitlik yönünde değişmesinin yetmeyeceğini, uygulamanın da bu yönde olması gerektiğini vurgulayan Güllü, “Türkiye’deki mihenk taşı dediğimiz yasaların yapımında bizzat yer aldık. Ancak sadece yasa önünde eşitlik yetmiyor. Bu eşitlik hayattaki tüm uygulamalara yansımalı” dedi.