İran’da 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin gözaltında öldürülmesinin ardından 16 Eylül 2022 tarihinde başlayan ve ülke geneline yayılan protestolarda 3. aya yaklaşıldı. Toplamda 500’den fazla kişinin öldüğü sanılan protestolarda, gözler Amini’nin ölümünden sorumlu tutulan ahlak polisine çevrildi. İran Başsavcısı Muhammed Cafer Muntazeri’nin bir açıklaması, dünya basınında “ahlak polisi kaldırılıyor” olarak yorumlansa da, İranlılar’a göre bu gerçek değil, dikkat dağıtma amaçlı.
9. Köy, İran’da gerçekte neler yaşandığını Türkiye’de yaşayan İranlılar’a sordu.
Ahlak polisinin kaldırıldırıldığına ilişkin haber ve yorumlar, İran Başsavcısı Muhammed Cafer Muntazeri’nin geçtiğimiz günlerde yaptığı “Ahlak polisinin yargı erki ile ilişkisi yok. Ahlak polisi, geçmişte nerede kurulduysa orada kapatılmıştır” açıklaması üzerine tüm dünyaya yayılmıştı. Ancak İranlılar bu algının “dikkat dağıtma amacı taşıdığını” kaydederek, durumu “gerçekten kapatılsa bile farklı şekillere bürünüp aynı görevlere devam edecekler” sözleriyle yorumladılar.
“Olaylar medyaya yansıyandan daha büyük”
Eğitim için İran’dan çıkan ve güvenlik nedeniyle adını açıklamak istemeyen bir İranlı, 9. Köy’e yaptığı açıklamada, ailesinin bir kısmının İran’da kaldığını ve iletişim konusunda ne kadar zorlansa da İran’dan gelen haberlerin medyaya yansıyanlardan daha büyük olduğunu söyledi. İranlı öğrenci, Başsavcının yaptığı muğlak açıklamalar konusunda ise “Tüm dünyanın gözü İran’da ve hükümet de bunun farkında. Bu nedenle biraz ortamı yumuşatıp, dikkatleri dağıtmak istiyorlar. 1-2 hafta içinde daha şiddetli olaylar bekliyorum” diye konuştu.
“Geçmişe de bakmak lazım”
İranlı gazeteci ve belgeselci Ramin Adl da 9. Köy Haber Merkezine yaptığı açıklamada ahlak polisinin kalksa bile geçmişte olduğu gibi farklı bir isimle yeniden aynı görevleri yerine getirebileceğini söyledi.
Adl, 1979’da yaşanan devrimde de aynı şeylerin yaşandığını, arabaları durdurup içki kontrolü yapan, kadınlar ile erkeklerin ilişkilerini sorgulayan komite polisinin o dönemde kaldırıldığını ama çalışanların polis teşkilatının içine alınıp, aynı düzeni uyguladıklarını hatırlatarak, “Ahlak polisi isim olarak kaldırılabilir. Geçmişte de olduğu gibi buna bir kılıf bulabilirler ama farklı şekillerde yine aynı göreve devam edecekler” dedi. Ramin Adl
“Protestocular ahlak polisinin kalkmasını önemsemiyor”
Adl şöyle konuştu;
“Protestocular kesinlikle ahlak polisinin, başörtüsü zorunluluğunun kalkması gibi şeyler istemiyorlar. Hatta ‘kalksın ya da kalkmasın bizim için fark etmez’ diyorlar. Onların istediği şey tamamen özgürlüklerini kazanmak, iktidarın, sistemin, rejimin değişmesini istiyorlar.” Protestolar sürecinde olayların kısmen sakinleştiği zamanlarda polislerin, protestolara katılmayan evlere zarar vererek protestocuları zan altında bıraktığını da ifade eden Adl, polislerin halkı bölmeye çalıştığını ve olaylar karşısında tamamen sessizliğini koruyan kesimleri, protestoculara düşman etmeye çalıştığını söyledi.
“Videolar kaydedildiği sürece dünya takip edebilir”
Yaşanan olaylar nedeniyle İran’da rejimin interneti de kestiğine dikkat çeken Adl, polisin telefonla kayıt alınmasına da izin vermediğini ve güç kullandığını belirterek, şöyle dedi;
“30 sene orada yaşadım ve mesleğim olan fotoğrafçılığı yaparken bile defalarca tutuklandım. İran’da böyle durumlarda çekim yapmak suç. BBC, VOA gibi kanallara video göndermek ise günah gibi görünüyor. Bu olaylar özelinde dünya ile videolar paylaşılabiliyor çünkü bazı bölgelerde protestocu sayısı, polis sayısından daha fazla. Bu nedenle şunu da unutmamak gerekir; gördüğümüz videolar sadece kayıt yapılabilen, protestocuların fazla olduğu yerlerden gelen videolar. Peki ya görmediğimiz yerler?”
“Olay başörtüsü değil”
İran tarihinde birçok protestonun olduğunu söyleyen Adl, bu büyüklükteki protestoların geçmişte hükümet düşürdüğünü hatırlatarak, şöyle konuştu;
“Bu devamlılıktaki protestolar devrime yol açabilir niteliktedir. Hükümet ise şu an kendi ideolojilerinden çok düşmemelerini önemsiyor. O nedenle her şeyi yapabilirler. Hükümetin derdi başörtüsü ya da içki değil. Bunu kaldırabilirler ama bu sefer de ‘karizması’ çizilir ve destekçileri tarafından baskı altında kalır. Konu kesinlikle ideolojiler değil, tamamen kendi çıkarlarını gözetiyorlar ve insanları bu şiddetle, özgürsüzlükle yüz yüze bırakıyorlar.”
İran’da şimdiye kadar neler oldu?
İran’da Mahsa Amini’nin öldürülmesiyle başlayan protestolarda 531 kişinin öldüğü, en az 1160 kişinin yaralandığı tahmin ediliyor. İran rejiminin protestolara tepkisi ise, kimliğini belirlediği protestocuları hızlıca yargılamak oldu. “Suçlu” bulunan ilk protestocunun idam edilmesi ise, ülkedeki infiali daha da arttırdı.
İran’da Eylül’den bu yana yaşananlar şöyle gelişti;
İran’ın başkenti Tahran’da 13 Eylül’de ahlak polisi tarafından başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra hastaneye kaldırılan 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin, 16 Eylül’de yaşamını yitirmesiyle protestolar başladı.
Amini’nin ölümünün gözaltına alındıktan sonra ahlak polisi tarafından gördüğü şiddet ve işkenceden kaynaklandığı iddiasına karşılık, Tahran Emniyet Müdürü Hüseyin Rahimi, “polisin onu hayatta tutmak için her şeyi yaptığını, iddiaların asılsız olduğunu” söyledi. Bunun üzerine açıklama yapan Amini’nin babası, kızının hiçbir sağlık problemi olmadığını, bacaklarında morluklar bulunduğunu ve ölümünden polisi sorumlu tuttuğunu belirtti.
Amini’nin ölümünün ortaya çıkmasıyla ülke çapında “#MahsaAmini” etiketiyle 2 milyon tweet atıldı ve Amini’nin cenaze töreniyle birlikte protestolar başladı. Kadın eylemciler başörtülerini çıkartarak protestolara destek verdiler.
Protestolar sırasında başta Tahran Üniversitesi olmak üzere, ülkedeki yüksek öğretim kurumlarında da öğrenciler “diktatöre ölüm” sloganları attılar.
6 Ekim tarihinde paylaşılan videolar ve haberlerde ise lise öğrencilerinin de dersleri boykot ederek protestolara katıldığı iddia edildi.
7 Ekim’de İran Adli Tıp Kurumu, açıkladığı raporda Amini’nin “çoklu organ yetmezliği” nedeniyle öldüğünü iddia etti.
9 Ekim’de ise İran devlet televizyonu, rejim karşıtı hackerler tarafından siber saldırıya uğradı ve İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney konuşma yaparken, Amini ile protestolarda ölen kadınların görüntüleri yayınlandı.
İran İnsan Hakları Kurumu 10 Ekim’de yaptığı açıklamada, protestolar sırasında ölenlerin sayısının 185’e çıktığını açıkladı. Aynı raporda hayatını kaybeden göstericilerinin 19’unun 18 yaş altında olduğu, ölenlerin 21’inin ise güvenlik güçlerinden olduğu ifade edildi. Yine aynı gün BBC’de yayınlanan habertde ise, Amini’nin kuzeni ailenin ölüm tehditleri aldığını açıkladı.
Amini’nin ölümünün 40. gününde protestolar büyüdü, Tahran Üniversitesi öğrencileri Telegram sayfasından silahlı birimlerin üniversiteye girdiğini ve öğrencileri hedef aldığını iddia etti. Aynı gün yayımlanan İnsan Hakları Örgütü’nün raporunda ise 40 günün sonunda 29’u çocuk 234 kişinin gösterilerde hayatını kaybettiği açıklandı.
24 Ekim tarihinde Mahsa Amini’nin protestolarında polisin tutumunu eleştiren futbolcu Vurya Gafuri, “İran Ulusal Futbol Takımı’na hakaret ve rejim aleyhinde propaganda yapmak” suçlarından tutuklandığı açıklandı. Gafuri 4 gün sonra serbest bırakıldı.
28 Ekim’de Mahsa Amini’nin ailesine ev hapsi verildiği açıklandı. Bir gün sonra ise Zahedan kentinde polisin protestocuların üzerine ateş açmasıyla 1 kişi öldü, 14 kişi yaralandı.
30 Ekim’de İran rejimi, Amini’nin ölümünü haber yapan iki gazeteciyi ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ajanı olmakla suçladı. 30 Ekim’e kadar da ülke genelinde 40’ı aşkın gazeteci gözaltına alındı.
5 Kasım tarihinde ise Sistan – Beluçistan eyalitine bağlı Haş kentinde Cuma namazından sonra çıkan protestolarda güvenlik güçlerinin göstericilere saldırısı sonucu 16 kişinin hayatını kaybettiği açıklandı ve toplam ölüm sayısının 253’e yükseldiği açıklandı.
14 Kasım’da Devrim Mahkemesi’nin 5 kişiye hapis, 1 kişiye de idam cezası verildiğini açıklandı. İdam cezası verilen kişinin kimlik bilgileri açıklanmazken, idam nedeninin ise “devlet kurumunu kundaklama, kamu düzenini ve huzurunu bozma” olduğu duyuruldu. 2 gün sonra kimliği açıklanmayan bir protestocuya “devlete savaş açmak” suçuyla, 2 protestocuya da benzer suçlardan idam cezası verildi ve idam cezası verilenlerin sayısı 5’e yükseldi.
21 Kasım’da Katar’daki Dünya Kupası’na katılan İran Erkek Milli Takımı milli marşlarını okumazken, kaptan İhsan Hacsafi, protestolarda ölenlere ve protestoculara destek verdiklerini açıkladı.
22 Kasım’da Norveç merkezli İran İnsan Hakları Örgütü, gösterilerde yaşamını yitirenlerin sayısının 416’ya yükseldiğini açıkladı.
2 Aralık tarihinde İran’da rejim “esnetme adımı” üzerinde çalışıldığını duyurdu.
4 Aralık tarihine gelindiğinde 60’ı çocuk 448 kişinin yaşamını yitirdiği açıklandı, 8 kişi ise idama mahkûm edildi. Aynı tarihte İran Halkla İletişim merkezi Başkanı Ahmed Salihi, “Toplumda yetkililere iletilen başörtüsü özgürlüğü talepleri var” dedi. İran Genel Başsavcısı Muhammed Cafer Muntazeri de Devrim Yüksek Konseyi’nin başörtüsü konusu üzerine çalıştığını ve 15 güne kadar sonucun açıklanacağını söyledi.
8 Aralık tarihinde, idama mahkûm edilenlerin sayısı 11’e yükseldi ve 20 Kasım’da avukatsız olarak yargılanan Muhsin Şikari (23) idam edildi.
Son rakamlara göre ise İran’da protestolar başladığından bu yana 18 bin 210 kişi gözaltına alındı, 8 kişi idama mahkum edildi, bir kişi idam edildi. Olaylarda yaklaşık 531 kişinin öldüğü, en az da 1160 kişinin yaralandığı tahmin ediliyor.
HABER : Haber: Burak Altınok
GÜNDEM
28 Kasım 2023GÜNDEM
28 Kasım 2023GENEL
28 Kasım 2023GÜNDEM
28 Kasım 2023GÜNDEM
28 Kasım 2023GÜNDEM
28 Kasım 2023GÜNDEM
28 Kasım 2023Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.