DOLAR 36,0191 0.14%
EURO 37,2507 0.17%
ALTIN 3.354,171,40
Ankara
-1°

PARÇALI BULUTLU

Futbolun birleştirici gücü kalmadı mı?
  • 9.Köy
  • Spor
  • Futbolun birleştirici gücü kalmadı mı?

Futbolun birleştirici gücü kalmadı mı?

Spor muhabiri ve akademisyen İsmail Sarp Aykurt, futbolun metalaşarak kar aracına dönüştürülmesi nedeniyle sporun özüne zarar verildiği görüşünde. Tribün kültürünün yozlaştığını söyleyen Aykurt, "Polis tribünlere söz geçiremiyor, sahaya atılan maytaplar kontrol edilemiyor" dedi.

ABONE OL
23 Ocak 2025 12:47
Futbolun birleştirici gücü kalmadı mı?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Melek Çelik / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos

Futbol en sevilen spor dalı olmasının yanı sıra, saha içi ve saha dışına taşan olumsuzluklarla da tartışma konusu. Yeşil sahadaki mücadele ve şiddet; sınıfsal çelişkilerden, ekonomik eşitsizliklerden ve kültürel kutuplaşmalardan bağımsız düşünülemiyor.

Spor muhabiri ve akademisyen Dr. İsmail Sarp Aykurt, Türkiye’de sporun ve özellikle futbolun metalaşmasını, toplum üzerindeki etkisini, hakem kararlarını ve şeffaflık sorunlarını 9. Köy’e değerlendirdi.

Dr. İsmail Sarp Aykurt, futbolun kapitalist sistem içinde metalaşarak bir kâr aracına dönüştüğünü ve bu dönüşümün sporun özüne zarar verdiği görüşünde. Türk futbolunun ve genel olarak sporun, yalnızca fiziksel bir etkinlik olmaktan çıkarak sermaye gruplarının etkisi altında bir endüstri haline geldiğine dikkat çeken Aykurt, şu görüşleri dile getirdi:

“Sermaye olarak tarif edilen birçok yapı sporun içerisinde… Ancak kimse sermaye grup ve yapılarının spor üzerindeki etkilerinden, kulüpler üzerindeki baskısından bahsetmiyor. Şiddetin de temelinde sermaye rejiminin yarattığı bu spor atmosferinde oluşturulan düşmanlıklar ve yine bir endüstriye dönüşen rekabet var. Spor alanında hiçbir şey eşit değil. Harcamalar, olanaklar, yaklaşımlar ya da hedefler… Bunun kaynağı spordaki olağanüstü eşitsizliği yaratan ve körükleyen kapitalist hegemonyadır. Bunun ideolojik kaynakları ve sonuçları da var elbette.”

“Sponsorluk çürütücü etken”

Sponsorluk sistemini de eleştiren Aykurt, burada büyük bir gelir paylaşımı, para aktarımının söz konusu olduğu iddiasında bulundu. Aykurt, sözlerini şöyle sürdürdü:

Yaygın bir eğilim olarak artık sponsorluklar da sporun paydaşları ve aktörleri arasında. Bunlar da çürütücü etkenler. Çünkü temel hedef sadece sportif başarı ve finansal güç kazanma arzusu. Bu hırs, sporun temel dinamiklerini yaralar ve sporun dayanışmacı, eşitlikçi ve halkçı kökenlerine zarar verir. Çürümeden bahsetmek ne kelime, ölmüş olduğunu bildiğimiz bir cesetle koyun koyuna yatar haldeyiz.

“Tribün kültürü yozlaştı”

Türk futbolunun en önemli sorunlarından birinin şiddet ve bu olayların yarattığı güvensizlik ortamı olduğunu söyleyen Aykurt, özelilkle amatör maçlarda bile görülen kontrolsüz davranışların “Tribün kültürünü yozlaştırdığını” söyledi. Güvenlik güçlerinin de artık tribünlere söz geçiremediğini belirten Aykurt, şu görüşleri dile getirdi:

Polis tribünlere söz geçiremiyor, sahaya atılan maytaplar kontrol edilemiyor. Hatta bir gözlemcinin ayağına isabet eden maytap, şiddetin ulaştığı noktayı açıkça gösteriyor. Ancak burada bir tribün kültüründen söz etmek mümkün değil. Bu şiddet iklimi, düşmanlaştırma politikalarının bir sonucudur. Maalesef, bu durum medyanın ve kulüp yöneticilerinin işine de geliyor. Tribünlerde yaşanan bu durum, aslında sporun kültürel değerlerinin nasıl deforme olduğunu gözler önüne seriyor. Burada bir ‘kültür’ var demek, kelimenin tarihsel anlamına hakaret olur.”

“Hakem kararlarını tartışanlar tartışılmalı”

Türkiye’de hakem kararlarının sürekli tartışma konusu olduğuna dikkat çeken Aykurt, bu durumun adalet algısını sarstığını söyledi. Asıl hakem kararlarını tartışanların tartışılması gerektiğini ifade eden Aykurt, “Manuel ya da otomatik veyahut yapay zeka hatta yabancı hakem bu tartışmaları bitirmeyecektir. Öyle yara bandıyla da bu iş çözülmez. Her maç hakemler başta olmak üzere hedef tahtasına isim ya da suçlu arayan bir mentaliteden nasıl medet umulabilir?” görüşünü dile getirdi.

Dayanışma için eşitlik şart

Aykurt, futbolun mevcut düzeninde bireylerin ve grupların ortak bir amaç uğruna bir araya gelmekte zorlandığını vurguladı ve ekledi:

Eşitlik ve dayanışma ancak eşit bir toplumsal düzenle mümkün olabilir. Tuhaf ve imkansız hayallere kapılmamalıyız. Oyuncular, hakemler ve taraftarlar arasında örgütlü yapılar oluşturmalıyız. Dayanışma öncelikle buradan başlamalı. Biz kendimiz bir araya gelmekte bile yeterince yetkin değiliz. Maalesef, kavga etmek daha kolay geliyor. Ancak yeniden inşa süreciyle yol alabiliriz. Evet, bu kolay bir yol değil, ama çözümün temeli burada yatıyor.”

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.