Abdo Uçucu
Amik Ovası’nda yaşanan kuraklık çiftçilerin verimini ciddi şekilde düşürürken, vahşi sulama ve iklim değişiklikleri ise tarım olanaklarını giderek daha da kötüleştiriyor.
Çiftçiler su kaynaklarının bilinçli kullanımı ve doğru sulama teknikleriyle verim düşüklüğünü önlemeye çalışıyor. Devlet desteği ve eğitim programları ise kuraklıkla mücadelede kritik önlemler olarak görülüyor.
Uzun süredir Amik Ovası’ndaki tarlaları kontrol eden Yüksek Ziraat Mühendisi Kağan Gökçeoğlu, kuraklığın özellikle son 3 yıldır ciddi bir şekilde kendini gösterdiğini ve bölgede ikinci ürün ekimini engelleyici önlemlerin aldığını bildirdi. Gökçeoğlu, son duruma dair şunları söyledi:
“10 yılı aşkın bir süredir arazideyim, teknik olarak çalışıyorum. Özellikle son 3 yılda kuraklığın kendini ciddi bir şekilde hissettirdiğini gördüm ve buna şahit oldum. Özellikle bölgede bu yıl alınan kararlarla beraber ikinci ürün ekimleri yani pamuk, mısır gibi ürünlerin ekimlerinin dahi önlendiği doğrultusunda bir karar var. İl ve ilçe tarım müdürlükleri bu konuda çok sert yaptırımlar uyguluyor. Amik Ovası dediğimiz ova 1 milyon dönümlük bir ekim alanına sahip, geniş ve renkli bir ürün deseni var. Fakat suyu doğru yönetebilmek, birim alandan maksimum verim alabilmek açısından yönetimin aldığı kararlar bulunuyor.”
Gökçeoğlu, gezdiği tarlaların bazılarında ekili olan mısırların yeterli sulama yapılamadığı için istenilen boyda yetişmediğini gözlemlediğini belirterek, sulama imkanı olan çiftçilerde verim bir nebze daha iyi iken, sulama imkanı olmayan çiftçilerin tarlalarında ise verimin neredeyse yarı yarıya düşük olduğunu söylüyor.
2025 yılında özellikle yağışların yeterli olmayışından kaynaklı buğday rekoltesinin çok düşük olacağını dile getiren Gökçeoğlu, iklim koşulları normal olsaydı şu an bel seviyesinde olması beklenen buğdayın dengesiz iklim koşulları sebebiyle bir karış boyda ve başağının çıkmış olduğunu söyledi. Gökçeoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Fırsatı olan üreticiler ekstra maliyetler ile ürünlerini sulamaya çalışıyor. Fakat sulama şansı olmayan çiftçilerin bir karış boyda olan buğdaylardan herhangi bir verim beklentisi yok.”
Geçen kış aylarında bölgede yeteri kadar yağış olmaması ve bir anda don vurması ile bitkilerin ciddi bir sıcaklık stresi yaşadığını, bu durumun çiftçileri ürünlerde hastalıkların artması ve verim düşüklüğüyle karşı karşıya bıraktığını ifade eden tarım uzmanı, bölgede etkili olan iklim değişikliği ile beraber vahşi sulama ve tarım politikasının olmayışının iklim krizinin etkilerini daha çok tetiklediğini belirtti.
Bu arada bu sorunların çiftçilerin tarlalarını boş bırakmayı daha ekonomik olarak görmelerine sebep olabileceğine dikkat çekiliyor.Gökçeoğlu, kuraklık için alınabilecek önlemlerin başında ürün seçiminin olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Daha az suya ihtiyaç duyan, soğuklama ihtiyacı daha düşük olan ürünler seçilmeli. Aksi takdirde verimler çok daha düşük olacaktır. Önümüzdeki süreçte buğdayların ekilmemesi, mısırların yetiştirilmemesi, verimlerin düşük olması ciddi anlamda bir beslenme sorununa da sebep olabilir. Bölgemiz ciddi anlamda vahşi sulama ile sulanan bir bölge. Damlama, yağmurlama yani minimum su ile maksimum verime götürecek yollar izlenmeli. Öte yandan, ekim dönemlerinde üreticileri doğru ürün seçimine yönlendirmek, her yıl yapıldığı gibi damlama ekipman kredilerini vermek hatta mümkünse daha çok teşvik etmek, üreticileri bilgilendirmek, üreticilerin ürünlerini devletin fiyatlandırması ile satışa sunmak hem üreticinin ekonomik yaşam açısından avantajlı hem de çiftçinin vahşi sulamadan uzaklaşmasını sağlayacak önlemler”
Gökçeoğlu’nin verdiği rakamlara göre Amik Ovası’nda ortalama 1 dönümlük buğday tarlasından geçmiş yıllarda alınan verim 750-850 kg civarında iken, son 2-3 yıldır 350-400 kg bandında verim alınabiliyor.
Amik Ovası’nın altın başakları bir zamanlar rüzgarla dans ederken, şimdi ise her bir sap sararmış ve kırılgan vaziyette. 6 Şubat depremlerinden sonra bölgede yaşanan inşa çalışmalarıyla birlikte hava kirliliğinin de artması ve toz salınımının üst düzeye çıkması, yağışların olmayışı tarlaları gri ve kurak bir arazi haline çeviriyor. Bu arada kuraklığın çiftçilerin alımlarına etkisi Hatay’ın Serinyol ilçesinde zirai ilaç bayisinde de gözlemlenebiliyor.
Hünkar Tarım Zirai İlaç Bayi Sahibi ve İşletmecisi Şirin Aşkar, bunu şöyle anlattı: “Kuraklık sürecinde sattığımız tohumlarda, tohumlarla beraber alınan ilaç çeşitlerinde de değişiklik var. Bölgemizde yaşanan kuraklıktan dolayı gün geçtikçe çiftçilerin ekiminde bir azalma var. Bunu geçmiş yıllarda bizden gübre veya ilaç alımı yapan çiftçilerin artık alım yapmamasından, tarlasını ekmediğini söylemesinden anlıyoruz. Yağışların olmaması ve sulama maliyetinin yüksek olması çiftçinin tarlasını ekmesinden vazgeçmesine sebep oluyor.”
Aşkar, önemli bir veriyi de şöyle sundu: “Tohum alımlarında yüzde 50 oranında düşüş yaşanırken, hastalık ve zararlılara karşı sattığımız ilaçlarda ise yüzde 150’ye varan artışlar gözlemliyoruz. Kuraklığı önlemek için öncelikli olarak çiftçileri doğru tarıma, doğru sulama yöntemlerine yönlendirmek gerekiyor. Çiftçiler şu an hep zarar ettikleri için devletten maddi destek bekliyor. Çiftçilere eğitimler, seminerler verilmeli. Kuraklık zaten hayatımızın bir gerçeği haline geldi. En azından bununla nasıl baş edileceği konusunda çiftçi bilinçlendirilmeli ve teşvik edilmeli.“
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.