DOLAR 34,2652 -0.03%
EURO 37,4260 -0.2%
ALTIN 2.918,42-0,32
Ankara
20°

KAPALI

Cezaevi istatistikleri: Türkiye mahkum sayısında Avrupa birincisi
  • 9.Köy
  • Genel
  • Cezaevi istatistikleri: Türkiye mahkum sayısında Avrupa birincisi

Cezaevi istatistikleri: Türkiye mahkum sayısında Avrupa birincisi

Ceza İstatistikleri Raporu’na göre Avrupa Konseyi’ne üye ülkeler arasında, mahkum ve tutuklu sayısının en fazla olduğu ülke, 100 bin kişi başına düşen 408 mahkum sayısıyla Türkiye oldu.

ABONE OL
13 Eylül 2024 16:42
Cezaevi istatistikleri: Türkiye mahkum sayısında Avrupa birincisi
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kenan Özgür Sevimli
 
Türkiye, cezaevindeki tutuklu ve mahkum sayısında Avrupa birincisi. Lozan Üniversitesi tarafından hazırlanan ve 6 Haziran 2024 tarihinde yayımlanan 2023 Ceza İstatistikleri Raporu’na göre Türkiye’de, 31 Ocak 2023 itibarıyla 348 bin 265 mahkum ve tutuklu bulunuyor. Rapora göre, bu sayı ülke nüfusuna oranlandığında, 100 bin kişi başına düşen 408 mahkum ve tutuklu sayısıyla
Türkiye “Avrupa’da hapiste en çok kişinin olduğu” ülke ünvanını aldı.
 
Rapora göre, mahkum ve tutuklu sayısında Türkiye’yi sırasıyla İngiltere, Fransa ve Polonya’nın takip ediyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi, aynı zamanda Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü olarak görev yapan Nuray Çevirmen 9. Köy’e yaptığı açıklamada, Türkiye’de cezaevlerindeki durum hakkında şunları söyledi:
 
Türkiye’de mevcut siyasal iktidarın politikalarından biri de hapsetme rejimi inşa etmesi. İktidarın ilk geldiği dönemdeki 53 bin civarı mahpus sayısı, günümüzde 360 binlere kadar ulaşmış durumda. Türkiye’deki siyasal iktidarın kendi halkına bakış açısını ortaya koyan bir sistem söz konusu. Bütün sorunları, hapsetme sistemi içerisinde çözme gibi bir sistem dayatılıyor. Asıl amaç sorunları çözmek de değil, kendi iktidarının devamını sağlamaktır. Bütün ülkelerde, hapsetme sistemleri bunun üzerine kuruludur. Mahpus sayısının fazla olması, adaleti sağlama zemininden uzaklaştığınızı da gösterir.”
 

Nuray Çevirmen

Mevcut olan yasal düzenleme sorunu

İHD’nin 2023 yılında yayımlanan raporunu örnek gösteren ve mahkum-tutuklu sayılarındaki değişikliğe dikkat çeken Çevirmen, şöyle konuştu:
 
3 Temmuz 2023 tarihinde hapishanelerde toplam mahpus sayısı 360 bin 722 olarak açıklandı, daha sonra 1 Eylül’de bir veri açıklandı ve bu mahpus sayısı 251 bin 101’e düşmüştü. Bu sayılardaki düşüşten; açık cezaevinde olanlar, izne gönderilenler, adli mahpuslar veya tahliye olacakların büyük bir bölümünün tahliye edildiğini anlıyoruz. Ancak siyasi mahpuslar, TMK kapsamında yargılanmış olan mahpusların hiçbiri, ağır hasta olanlar da dahil, tahliye edilmemişti. Mevcut olan yasalar, bu şekilde kaldığı zaman bugün hapishanelerin tamamını da boşaltsanız aynı yasal çerçeve içerisinde 2 katını çok kısa zamanda doldurabilirsiniz. Bugün 1 Ağustos 2024 tarihi itibarıyla Ceza ve Tevkifevleri’nin sitesine baktığımızda 350 bin 670 mahkum ve tutuklu bulunuyor. 1 yıl bile olmadan 3 Temmuz’da tahliye edilenlerin sayısına ulaşmış durumdayız.”

“Mahpusların hakları, askıya alınmış vaziyette”

Ceza ve Tevkifevleri’nin açıkladığı 403 açık ve kapalı cezaevi bulunduğunu vurgulayan Çevirmen, bu cezaevlerinin kapasitesinin ise 295 bin 328 olduğunu söyleyerek, kapasitenin üzerinde bir mahpus sayısının mevcut olduğuna vurgu yaptı. Yoğun cezaevi nüfusunun beraberinde pek çok sorunu da getirdiğini belirten Çevirmen, “Özellikle kalabalık koğuşlarda tutulma, sağlık imkanlarından faydalanamama, temiz suya ve gıdaya erişememe, revire çıkma haklarının engellenmesi, hastanelere sevklerin engellenmesi gibi sorunlar söz konusu” dedi.
 
Çevirmen, yüksek güvenlikli cezaevlerine de dikkat çekerek, sözlerine şöyle devam etti:
 
Bu cezaevleri, tek kişilik yerler olarak inşa edilmiş vaziyette. Mahpuslar burada 22 buçuk saat tek başlarına tutuluyorlar, günün sadece 1 buçuk saati ise başka bir üniteye götürülerek orada havalandırmaya çıkarılıyorlar. Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsünün bile bu şekilde cezasını infaz etmesinin insani olmadığını düşünüyoruz. Yani sonuç itibarıyla hapishane dediğimiz olgu, insanların belli bir süre özgürlüğünden mahrum bırakıldığı mekanlardır. Ama onun dışında haklar bağlamında, tüm özgür insanlarla eşit haklara sahiptirler. Sosyalleşme anlamında genelgelerde de mahpusların 5275 sayılı Kanun’da da tanınmış hakları var. Ama ne yazık ki tüm bu haklar askıya alınmış vaziyette. Neredeyse tüm hapishanelerde, mahpuslar hiçbir insani temasa ulaşamadan bu odalarda günün büyük bir bölümünü geçiriyor. Hasta mahpuslar, atak geçirme riski olanlar var. Herhangi bir sıkıntı olduğu zaman butona basıp birini çağırabilecek zamanı bile olmayacak mahpuslar burada tutuluyor. Bu hapishanelerle ilgili yaşanan sorunları kamuoyu çok fazla takip etmiyor. Türkiye’de siyasal iktidarın hapsetme rejimi, toplumda bir rıza da oluşturmuş durumda.

“Öncelikli politika suçun önlenmesi olmalıdır”

Yoğun cezaevi nüfusuna ve suçun önlenmesine ilişkin konuşan Çevirmen, “Şu anda bir hukuk sisteminden bahsedebilmek pek mümkün değil çünkü siyasal iktidarın sürekli olarak eğip büktüğü, kendine göre düzenlemeler getirdiği ya da uymak istemediği bir süreçteyiz. AYM kararlarının bile dinlenmediği ya da uygulanmadığı, AYM’nin de kapatılmasını talep eden bir anlayış söz konusu. Planlama olarak suçu önleme uygulaması gereklidir. Siyasal alanda söz söyleyenlerin ya da kanun yapıcıların öncelikli politikası, suça zemin hazırlama değil, suçun önlenmesi olmalıdır. Suç önlendiği takdirde cezalandırmaya da ihtiyaç kalmayacaktır” dedi.
 
Çevirmen; kadına yönelik şiddet, işkence ve kötü muamele vakalarında da “cezasızlığın söz konusu olduğunu” belirterek, “Örneğin İstanbul Sözleşmesi”ni kaldıran ve yok sayan bir iktidar, bugün kadına yönelik şiddeti nasıl önleyebilir? Kadına yönelik şiddeti teşvik eden, kadınları ev içerisinde tutmayı hedefleyen bir siyasal yapı, şiddeti de tetiklemiş olacak ve cezasızlık politikasıyla bir anlamda ödüllendirmiş olacak” diye konuştu.

“Cezaevleri kapatmaya yönelik mekanlar olmamalı”

“Cezaevleri, insanların özgürlüğünden mahrum bırakıldığı, sadece kapatmaya yönelik mekanlar olmamalı” diyen Çevirmen, mahpusların cezaevlerinde olması gereken tüm haklara sahip olmaları gerektiğini de söyledi. Cezaevlerinde, insan onuruna uygun bir yaşam inşa edilmesi gerektiğini dile getiren Çevirmen, şöyle dedi:
 
Ceza içinde cezalandırma politikası var bugün hapishanelerde. Bunu önleyecek mekanizmaların da cezaevlerine girmesini kesinlikle yasaklayan bir sistem var. Meslek odaları, sağlık örgütleri, STK’lar, milletvekilleri bunlar cezaevlerine giremiyorlar. Ayrıca Adalet Bakanlığı’ndan özel izin alınması gerekiyor. Milletin vekili bile bu kurumların izni çerçevesinde hareket edebiliyor. Hapishanelerdeki hak ihlallerini gidermekle sorumlu kurumlar, devletin zaten resmi kurumları olduğu için bir önleme mekanizması da oluşturulamıyor. Kapalı devre sistemi içerisinde bu hapishaneler, mahpusların hak ihlaline uğradığı mekanlar olarak ortaya çıkıyor.”

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.