Ankara Uğur Mumcu Caddesi üzerindeki Samm Bistro, 28 Kasım 2019 günü hiçbir zaman olmadığı kadar kalabalık, tıklım tıklımdı. Çoğu kişi ayakta duracak bir yer bulmakta bile zorlanıyordu. Çünkü o gün orada, çok özel bir kişi için toplanılmış, bir veda, bir anma gecesi yaşanıyordu. Gelmek isteyen birçok kişi de yer dolu olduğu için katılamadı.
O gece anmak için toplanılan kişi “Şehre bir yabancı” olarak 1989 yılında gelen ve tam 29 yıl kalan Polonyalı Müzisyen, Caz Sanatçısı, öğretim Üyesi Janusz Szprot idi. Mekânı dolduranlar bir şekilde Janusz’un hayatına dokunduğu kişiler, öğrencileri, meslektaşları ve arkadaşları dostlarıydı. Mekân, bu gece için biraz küçük olmasına karşın özellikle seçilmişti. Çünkü Szprot yıllarca bu mekânda sanatını sergilemiş, her hafta sonu caz dinletileri yapmıştı, kendisinin Ankara’da en sevdiği mekân olduğu söylendi.
Türkiye Caz Derneği Üyesi olan ve bu alanda Türkiye ve Ankara’ya büyük katkılar sunan Szprot, bir süredir çektiği hastalık yüzünden ne hazindir ki 2 Temmuz 2019’da Ankara’da yaşama veda etti. Tam da artık ülkesine dönmesine birkaç gün kala… Tedavisine orada devam edilecekti, olmadı…
Polonya’dan eşi Ania Szprot da davetliler arasındaydı. Yalnızca bu anma gecesi için gelmişti. Türkiye’de yaşamaktan mutlu olduklarını, oğullarını Ankara’da büyütüp okuttuklarını anlattı. Yaşadıkları sürece çektikleri en büyük zorluğun bir sonraki yıl kalıp kalmayacaklarını bilmemek olduğunu, çünkü kocası Janusz’un kontratlarının sadece birer yıllık yenilediğini ve son ana kadar yenilip yenilenmeyeceğinden emin olmadıklarını vurguladı. Böylece 29 yıl geçmişti Ankara’da. Halbuki, bu kadar kalmayı planlamamışlardı baştan. Beraber dönmeyi ve yaşamayı planladıkları ana yurtlarına eşinin naaşını götürmüştü Ania.
Varşova’da müziğin içine doğdu
Polonya Cazı’nın önemli isimlerinden Piyanist, Besteci, Aranjör, Müzikolog, Eğitimci Janusz Szprot 1946’da Varşova’da doğdu. Babası müzisyen, koro şefiydi annesi de şarkı söylemeyi severdi. Müzisyenin bir ailenin içine doğduğu için çok küçük yaşlarda, piyano ve akordeon çalmaya başladı. Müzik, hayatı ve eğitiminin odak noktasıydı. Varşova Üniversitesi Müzikoloji Bölümü’nden Yüksek Lisans derecesiyle mezun oldu. Üniversite yıllarında hem kendi grubu hem de başka caz gruplarıyla çaldı. Profesyonel müzik kariyerine, 1971’de başladı. Usta caz müzisyenleriyle birlikte konserlerde, festivallerde yer aldı. Polonya Caz Topluluğu’nda, Caz Eğitim Koordinatörlüğü yaptı. 1970’de katıldığı Pulawy Caz Atölyesi’nde eğitmen, vokal atölyesi koçu ve sanat eğitmenliği yaptı. Türkiye’den Sibel Köse ve Kamil Erdem ile başlayan, pek çok caz vokalistinin de bu deneyimi yaşamasına olanak sağladı. Polonya’nın önemli caz dergilerine makaleler, eleştiriler yazdı, içerik editörü olarak çalıştı. Müzik eğitimi üzerine radyo ve televizyon programları yaptı. Polonya müzik kültürünün yayılmasına verdiği büyük emek ve katkıdan dolayı Polonya Kültür Bakanlığı kendisini Krzysztof Komeda Madolyonu ile şereflendirmişti.
Türkiye’ye gelişi ve Ankara’da caz müziğinin gelişmesine katkıları
Ankara Polonya Büyükelçiliği’nin daveti üzerine Ankara Uluslararası Müzik Festivali’nde konser vermek üzere 1989’da Ankara’ya geldi. O zaman konser sonrasında Bilkent Üniversitesi Rektörü İhsan Doğramacı ile tanıştı, sohbetler etti. Caz öğrenmek isteyen gençler olduğunu ama alanda eksiklik olduğunu öğrendi. Arkasından Bilkent yönetimin teşvikiyle atölye çalışmaları düzenledi. Orada düzenlediği atölye çalışmalarına, Cengiz Baysal, Cenk Soyak, Çağlayan Yıldız, Sarp Maden, Sibel Köse, Yahya Dai gibi Caz’a gönül veren isimler de katıldı. O’nun sayesinde Ankara’da caz yeniden canlanmıştı.
Akabinde şehre gelen yabancı Bilkent Üniversitesi’nde Caz Bölümü’nü kurmakla görevlendirildi. Ritmik Müzik Bölümü adı altında kurulan bölümde çalıştığı 24 yıl boyunca Bilkent’te birçok müzik projesini hayata geçirdi. Bunun yanında başka birçok üniversitede dersler verdi, sayısız öğrenci yetiştirdi. Akademik faaliyetlerinin yanı sıra özel Piyano Öğretmenliği konusunda da ün yaptı. Piyano öğretimi konusundaki yenilikçi yaklaşımı ile müzik dinleme ve analiz etme anlayışını aktardığı dersleriyle gençlerin müziğin değerini içselleştirmelerine katkı sağladı. Atölye çalışmaları yaptı, orkestralar kurdu, konserler verdi. Yönetti, çaldı, besteler ve düzenlemeler yaptı.
Müzisyen Szprot, Ankara’ya gelmesiyle Ankara’da Caz müziğinin yol almasına büyük katkılarda bulundu.
ODTÜ Caz Festivali olarak başlayan ve Uluslararası Caz festivaline dönüşen organizasyona büyük katkı sağladı. Bir yabancı olarak geldiği Ankara şehrinin müzik ve sanat hayatına yeni boyutlar kazandırdı. Polonya ve Türkiye arasında müzik alanında işbirliğini güçlendirdi. Bu çalışmalarından dolayı Polonya bu özel kültür elçisini Bene Merito Madolyonu ile onurlandırdı. Caza gönül vermiş gençler, Polonya ve Polonya Caz’ını onun aracılığı ile tanıdı. Birçok caz vokalisti, deneyimini Polonya’da zenginleştirdi. Başta kardeşi Lech Szprot olmak üzere birçok Polonyalı müzisyeni Ankara’ya getirdi. 1993’te Türk-Polonya Caz Topluluğu’nu oluşturdu. Bu kapsamda sekiz Türk sekiz Polonyalı müzisyen İstanbul, Ankara ve Bursa’daki festivallerde çaldı. 1990’lı yıllarda Ankara’da Manhattan Big Band’ı kurdu. Düzenlemeleriyle pek çok sahnede performans gerçekleştirdi.
Başka bir projesi olan “Young at Heart”la Ankara ve İstanbul’da sahne aldı. Son zamanlarda Doçe Vokal Caz Grubu için düzenlemeler yaptı, konserlerde eşlik etti. Aralarında Ali Peret, Cem Aksel, Ergüven Başaran, Ferit Otman, İmer Demirel, Kamil Edem, Meltem Ege, Meriç Ötenel, Neşet Ruacan, Okay Temiz, Sibel Köse ve Yahya Dai’nin olduğu birçok müzisyenle çalıştı. Tuna Ötenel ile TV programı yaptı. 2011 Eylul-2019 Mayıs’a kadar Ankara’nın Caz Sahnesi Samm Bistro’da çaldı. Öğretip, üretip, paylaşmak en büyük zevkiydi. 1990’dan beri hem ürettikleriyle hem de dostluğu ile Ankara’yı zenginleştirdi. Belgesel bir albüm olarak tanımladığı, kendi bestelerinden oluşan Polonezköy 2001’de, Türkiye ve Polonya da yayımlandı. 2016’da 70. yaşı ve müzik kariyerinin 45. yılı nedeniyle bir derleme albüm çıkardı.
Dostları ve öğrencileri Ankara’ya bir yabancı olarak gelen Janusz’un, Ankara’nın muhteşem Caz hikâyesinin unutulmayacak karakterlerinden birisi olduğunda hemfikir.
“İlham” üzerine fikirleri
Yaptığı bir performans sırasında ilham almak konusunda Szprot şunları söylüyor: “Benim için ilham, motivasyondan daha önemlidir. Bazan insanlar ilham ile motivasyonu karıştırabiliyor. Bazen gazeteciler sanatçılara sorar. En sevdiğin müzisyen, model olarak aldığın müzisyen kim diye! Sanatçı da sayar, sözgelimi; Mozart, Bethoween der. Benim bu soruya cevabım şu oluyor. Benim favorim, idolüm yok. Ben ilhamı, her müzisyende bulabilirim. Bazen bir sokak müzisyeninde bazen bir halk şarkısı söyleyen sanatçıda. Ayrıca çalıştığım gruplardan da ilham alırım”
Öğrencisi ve birçok kez beraber sahne aldığı Meltem Ege birlikte gerçekleştirdikleri bir performans sırasında Szprot’un derslerinde öğretirken eğlendirmek ve sanat yaparken eğlendirmek üzerinde durduğunu ve bunları kendine ait sözlüğünden cümlelerle ifade ettiğine değiniyor.
Piyano derslerine yaklaşımının farklı olduğu biliniyor. Hem klasik müzik eğitimi verir, klasik müzik parçaları çaldırır hem de öğrencilerine özel besteler yapar ve öğrencilere onları çaldırırmış. Bu besteleri yapmasının sebebi ise öğrenciye ilham verebilmekmiş. Öğrencinin sadece çalan bir enstrümancı değil daha ileriye, bir müzisyen noktasına gelmesini sağlamak için kendileri için yaptığı besteleriyle onlara ilham verirmiş. İstediği şey, öğrencinin oradan aldığı ilhamla kendisin de bestesini üretebilmesi. Bir öğrencisi olan Defne Kocamustafaoğulları, Szprot’un kendisine yaptığı beste “You look good to me”den ilham alarak kendisi de beste çalışmalarına başlamış. Szprot’ın diğer yaklaşımı da sanat ve eğlenmeyi birleştirmesi doğaçlamayı performanslarında sık kullanması.
Hastalığı…
Yakalandığı amansız hastalıktan dolayı Ankara’da tedavi gördü. Son zamanda hastalığın getirdiği maddi manevi sıkıntılar yaşadığı ifade edildi. Caz Derneği ile Polonya Büyükelçiliği işbirliğinde kendisine 2019 Nisan ayında bir moral gecesi, destek konseri düzenlendi. Birçok öğrencisi o gece Januzs için çaldı. Kendisi de oradaydı, sevenlerini gördü, birlikte oldu. Morali yerindeydi, ama fiziksel olarak güçsüz görünüyordu. Konuşmasında moral ve destek gecesinden dolayı duyduğu mutluluğu ifade etti. Kendisini orada o gecede ilk ve son kez gördüm. 2019 Temmuz ayında ailesiyle birlikte ülkesine dönecekti, biletleri bile hazırdı ancak o tarihten önce hayata sevdiği Ankara’da veda etti.
Cenaze töreni
Cenaze töreni, 17 Temmuz 2019’da Polonya Caz Derneği’nin organize ettiği on iki kişilik bir orkestra eşliğinde gerçekleştirildi. Orkestra hem cenaze töreninde hem de Janusz’un küllerinin toprağa verildiği sırada onun sevdiği New Orleans klasiklerini seslendirdi. Mezarı Varşova’nın batısındaki Wola Bölgesi’nde yer alan tarihi Powaski Askeri Mezarlığı’nda ülke büyükleri ve kahramanlarının yattığı Aleja Zasluzonych’te. Ailesi, bunun kendileri için büyük bir onur olduğunu ifade ediyor. Törenden sonra anısına şehir merkezindeki Hoover Meydanı’nda yer alan Kulup Akwarium da eşi Ania, oğlu Jaroslaw ve erkek kardeşi Lech’in yanı sıra müzisyen arkadaşlarının katıldığı bir gece düzenlendi. Bir yabancı olarak gelmesiyle başlayan Ankara hikâyesi Samm Bistro’daki anma gecesiyle noktalandı. Gecede gösterilen ve Youtube da yer alan kısa belgesel Tolstoy’un şu cümlesiyle bitiyordu: “Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar. Ya bir insan yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir.”
Janusz Szprot Ankara’ya gelen o yabancıydı ve başlattığı muhteşem hikâye ise birçok kişinin hayatına dokunan Ankara’daki caz ve müzik hikâyesi! Ankara Caz Derneği, Janusz’un vefatından kısa bir süre önce kitap ve CD’lerini Caz Derneği’ne bağışladığını ve arşivlerinde ona ait bir bölüm oluşturduklarını belirtti. Anma gecesinde müzisyen arkadaşları kendisinin sevdiği ve birlikte seslendirdikleri parçaları söyleyerek andılar büyük ustayı. Son yıllardaki öğrencilerden Sanat Deliorman, Cold War filmi için Caz’a uyarlanan ve Janusz’un en sevdiği Polonya halk türküsü Dwa Serduszka Cztery’i seslendirdi. Caz Dergisi’nde yazdığı bloğunda da hocası hakkındaki düşüncelerini şöyle ifade ediyor:“Janusz en çaresizliğe düştüğüm anlarda bile bana ‘Asla özünü unutma! Özün müzik, onun için yaşa’ derdi. Bu en unutamadığım nasihatidir. Bana yüreğimde ne varsa dışarı dökerek şarkı söylemeyi öğreten adamdı. Sahneye nasıl hâkim olacağımı da ondan öğrendim. Hiç bilmediğim bir dilin şarkılarındaki güzellikleri keşfetmemi sağlayan, bana şarkı sözleri yazdıran adamdı. O benim ve aslında hepimizin Polonyalı Jazz Babasıydı.” Ankaralı caz ve müzikseverler her performasında onun müziğinden büyük keyif aldı.,. Sahnelerdeki yeri özlenecek, katkıları ve yaptığı müziğin tadı unutulmayacak.
Yazıda: Sanat Deliorman Caz Dergisi bloğu Samm Bistro sponsorluğunda hazırlanan belgesel Polonya Büyükelçiliği kaynaklarından faydalanılmıştır.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.