Hayri Mert
İzmir denince ilk akla gelen kulüplerden biri olan Altay, geçmişte Türkiye Süper Ligi’nde mücadele etmiş köklü bir kulüp. Türk futbolunda birçok ilke imza atan Altay’ın, Türk futbol tarihinde Ankara’da ilk deplasman maçını oynayan takım olmasının yanı sıra, İzmir’den A Milli Takıma giden ilk futbolcu olan Hamit Aslan’ın takımı olarak da tarihteki yeri özel. Ayrıca Türkiye Kupası’nı Anadolu’ya getiren ilk takım olarak kayıtlara geçmesi Altay’ı “ilklerin takımı” yapan bir başka başarı.
2. Meşrutiyet’in getirdiği özgürlük ortamı, İzmir’de günlük hayatta fazla ağırlığı olmayan Türk ve Müslümanlar için kendilerini gösterebilecekleri bir fırsat sundu. Bu dönemde İttihat ve Terakki’nin İzmir’deki etkili temsilcilerinin girişimleriyle Altay Kulübü kuruldu.
Altay’ın İttihat ve Terakki Fırkası (İTF) tarafından kurulduğu ile ilgili yaygın bir kanaat olduğunu fakat bunun abartılan bir hal aldığının altını çizen Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fehim Kuruloğlu, Altay’ın kuruluş yıllarını 9. Köy için şu sözlerle anlattı:
“Kulübün kurucularına bakıldığında, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin (İTF) bölgede öne çıkan temsilcilerinin kuruluşta etkin olduğu görülmektedir. Vasıf Çınar ve Mustafa Necati’nin yanı sıra, Celal Bayar da kulübün kuruluş yıllarında gençlere öncülük etmiştir. İzmir Türk Ocağı’nın, kulübe ocak binasını açması ise Altaylı gençler ile Türk milliyetçiliği arasında bir bağ kurulmasını sağlamış, bu durum dönemin milliyetçi akımları çerçevesinde İzmir gençliğini ortak bir amaç etrafında birleştiren bir gençlik örgütlenmesi olarak değerlendirilmiştir.“
Altay’ın kuruluşunda önemli isimlerden biri olan Celal Bayar’ın yanı sıra, kulübün ilk yıllarında Kemal Tahsin, Fikret Tahsin Soydam, Talat Erboy, “Şimendiferci” lakaplı Rıfat İyison, Şükrü Saraçoğlu ve Nejat Evliyazade gibi sporcuların yer aldığı belirtiliyor. Bu isimlerin Altay tarihindeki önemine vurgu yapan ve döneme dair ayrıntıları paylaşan Kuruloğlu, kulübün köklü geçmişinin izlerini günümüze taşıyan bir akademisyen.
Altay’ın İzmir’deki diğer takımlara karşı büyük başarılar elde ettiğini, hatta kuruluşundan sonraki ilk 1 senede gayrimüslim takımlarla oynadığı tüm maçları kazandığını ve Türklerin bu alanda da başarılı olduğunu kanıtladığını vurgulayan Kuruloğlu, “Altay’ı diğer kulüplerden ayıran ve başarılı kılan bir diğer husus da bir Altaylılık kültürü ve kimliği yaratabilmesiydi. Bu sayede kulübün Türk sporundaki değişim dönüşüm süreçlerine 20’inci yüzyılın sonuna kadar ayak uydurabildiğini söyleyebiliriz, ki bu da büyük bir başarıdır” diye konuştu.
Sportif anlamda, profesyonellik öncesi ve sonrası dönemlerde İzmir’deki yerel liglerde Altay’ın en güçlü kulüplerden biri olduğunu ve Türkiye çapındaki organizasyonlarda adını ve başarılarını duyurduğunu ifade eden Doç. Dr. Kuruloğlu, “1934 yılında Türkiye Şampiyonası’nda finalde Beşiktaş’a yenilip Türkiye ikincisi olduğu, bugünkü Süper Lig’in öncüsü olan Milli Küme’de 1969-1970 sezonu ile 1976-1977 sezonunda Türkiye üçüncüsü olarak büyük dereceler almıştır. 60’lı yıllarında fırtına gibi esen Altay, Türkiye Kupası’nı kazanan ilk Anadolu takımı olmuştu. Daha sonraki yıllarında ise bu görüntüsünden daha da geriye giderek, şu anki durumuna geldi” dedi.
Altay’ın tarihine bakıldığında uluslararası arenalarda da Türkiye’yi temsil ettiğini ve Türkiye’ye gelen yabancı takımların İzmir’de ilk aradıkları kulüplerin başında Altay’ın olduğunu söyleyen Kuruloğlu, “Altay’ın tarihine bakıldığında Balkan Kupası, UEFA Kupası, Kupa Galipleri Kupası, İntertoto Kupası gibi organizasyonlarda ülkemizi temsil etti. Bu açıdan bir ilk olarak eski adı Fuar Şehirleri Kupası olan UEFA kupasında Türkiye’yi ilk temsil eden takım ünvanı Altay’dadır. Ancak bu kupalarda maalesef ilk turdan öteye gidilememiştir” şeklinde konuştu.
Altay’ın kuruluş ve sonraki yılların zorluğu göz önüne alındığında hem şehrin dinamiklerini hem de gençleri bir araya getirerek sportif başarının ötesine geçtiğini vurgulayan Kuruloğlu şu sözleri kaydetti: “Uzun dönem başkanlık yapan Nafiz Zorlu, 3 dönem başkanlık yapan Hayri Yorgancıoğlu, 2 dönem başkanlık yapan Bayram Dinsel, Esin Özgener, Ahmet Taşpınar, Rıdvan Burteçin kulübün unutulmaz yöneticileri iken antrenör olarak ise başta Hamid Arslan ve Vahap Özaltay olmak üzere Bayram Dinsel, Ali Rıza Şenol kulübün bu başarılarını elde etmesinin mimarlarıdır.“
Altay’ın en kötü değil ama en zor döneminin 15 Mayıs 1919 tarihindeki Yunan işgali olduğunu vurgulayan Kuruloğlu bunun sebebini şu sözlerle açıklıyor:
“Türk Ocaklarının ve İTF’nin açık desteğini almış olan bir kulübün hayatını sürdürmesi bu tarihten sonra epey güçleşti. Kulübün kurucuları arasında saydığımız Mustafa Necati Bey ve Vasıf Bey’in şehri terk etmek zorunda kalmaları gençleri başsız bırakmıştı. İzmir’in kurtuluşuna kadar süren bu dönemde idman yurdu olarak faaliyet göstermeye çalışan Altaylı gençler, kurtuluştan sonra yeniden kulüplerini kurdular. Bu dönem en zor yıllar olarak denilse abartılmış olmaz. Bakıldığında en kötü yıllar Altay’ın en modern zamanları.”
Kulübün efsane ismi Mustafa Denizli yönetiminde 2021-2022 sezonunda tekrar Süper Lig’e çıkan Altay, yalnızca bir sezon sonra küme düştü. Yeni açılan stadyumları Süper Lig deneyimine kısa süre tanıklık ederken, sonraki yıllarda finansal istikrarsızlık, yönetim sorunları, transfer yasakları ve sportif başarısızlık kulübü zorlu bir sürece sürükledi. Fakat Altay, bu zor zamanlarda dahi öz kaynağından çıkardığı oyuncularla da dikkat çekiyor. Örneğin, Valencia’da forma giyen Cenk Özkaçar ve Galatasaray’a transfer olan Kazımcan Karataş gibi oyuncular kulübün altyapısının güçlü örnekleri arasında yer alıyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.