Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs sebebiyle aylardır dünya başka türlü dönmeye başladı. Çin’de ortaya çıktıktan kısa bir süre sonra, mesafe fark etmeksizin her ülkeye yayılmaya başlayan virüs, Şubat-Mart itibariyle de Türkiye’de görüldü. 11 Mart’ta ilk vakanın açıklanmasının ardından kısa sürede enfekte olan hastaların ölüm haberleri de gelmeye başladı. Henüz ne olduğunu anlayamadan girdiğimiz bu kaotik süreç tüm yaşam pratiklerimizi bir anda alt-üst etti.
Dünya bir anda uzun bir dinlenme sürecine girdi. Her şey durdu… Evlerimize çekildik, izole bir yaşam başladı. Günlük rutinlerimiz ortadan kalktı. Kuaföre, kafeye, alışverişe gitmek lüks oldu. Her sabah gittiğimiz market, fırın artık giderken tedirgin etmeye başladı. Sosyal mesafe, izolasyon, hijyen, maske, korona, salgın, virüs, vaka, ölüm dilimizden düşmeyen sözcükler oldu. Dönmekte olan kinetik dünyanın, durdurma tuşuna basıldı! Gazetecilikte değişen mesleki pratiklerimiz. Ve tabi değişen mesleki pratiklerimiz…
Her meslekte, hala uyum sağlama sürecinde olduğumuz çeşitli değişiklikler oldu. Biz bu yazıda “gazetecilik” mesleğindeki değişiklikleri ele aldık. Medya sektörünün herhangi bir alanında çalışan herkesin, salgın sürecinde çalışma pratikleri değişti. Bu değişimleri, içerik üretirken, haber kaynaklarına ulaşırken, en önemlisi sahaya çıkarken tecrübe ediyoruz.
Yazılı ve görsel çeşitli medya organlarında çalışanlar, değişen mesleki pratiklerini 24 Saat’e aktardılar.
“Sokaktan kopmak gazeteci için büyük bir handikaptır”
Diken yazarı ve Kısa Dalga Podcast Genel Yayın Yönetmeni Kemal Göktaş, gazeteciliğin değişen pratiklerini genel çerçevede şöyle değerlendirdi: “Gazetecilik bir süredir Türkiye’de alışıldık kalıplarının dışına çıkıyordu zaten. Ana akım medyanın tamamen iktidar yanlısı bir hale dönüşmesi ve haberden elini eteğini çekerek iktidarın propaganda aygıtına dönüşmesi gazeteciliğin dönüşümündeki en önemli faktördü. Yanı sıra yeni medya teknolojilerinin yaygınlaşması, freelance çalışma olanaklarının (ya da zorunluluğunun) artması, bağımsız küçük medya kuruluşlarının daha görünür hale gelmesi ve bir dönem alternatif medya olarak adlandırılan kuruluşların giderek ana akım haber alma kaynakları olması, gazeteciliği çerçeveleyen ekonomik politik dönüşümün sonuçlarıydı.
Korona günlerine girerken var olan manzarada evden ya da ofis dışı çalışma daha yaygın hale gelmişti. Ama korona bu eğilimi zorunlu hale getirdi. Haber kaynakları ile bir süredir zaten online görüşme sıklığı yüz yüze görüşmenin önüne geçmişti. Çünkü bu hem konforlu geliyordu hem de kaynakların bazı durumlarda gazetecilerle görülmemek isteği de bu eğilime güç veriyordu. Korona günlerinde bu bir zorunluluk oldu.”
“Yüz yüze temasta bulunmak gazetecinin toplumdan beslenme biçimidir”
Gazetecilik alanında yeni sayılan podcast mecrasına girerek “Kısa Dalga Podcast” i (https://www.kisadalga.net/) kuran Göktaş, kendi çalışma rutinindeki değişikliklerle ilgili ise şunları aktardı: “Sokaktan, alandan kopmak gazeteci için büyük bir handikaptır ve giderek onun haber üretmesini zayıflatır. Yüz yüze temasta bulunmak her zaman gazetecinin toplumdan beslenme biçimidir. Bunun zayıflamış olması korona günlerinde zirveye ulaştı ve ne yazık ki bu da haber hikayelerine yansıdı.
Benim kişisel olarak girdiğim podcast mecrasında ise stüdyo yerine evden üretmeye devam etmek, içeriklerin değil ama sesin kalitesini düşürdü bu anlamda bir sıkıntı yaşadık.
Tek gündemin korona olması da yeni bir durumdu ve ama bağımsız haber üretmenin önemi böyle felaket dönemlerinde daha da arttı. Bu açıdan bağımsız bir platformda olmanın avantajını yaşadık”
“Değişmeyen tek şey ‘haber verme’ pratiği”
Bianet’te editör ve muhabir olarak çalışan Hikmet Adal, İzole yaşamın mesleki pratiklerini ve rutinini birçok yönden değiştirse de değişmeyen tek şeyin “haber verme” pratiği olduğunu ifade ederek süreci şöyle yorumladı: “Korona virüs sürecinde evlere kapandık, izole bir yaşam nedir onu öğrendik ama gazetecilik yapma içgüdüsü aynı kaldı. Sabah kalkıyor normal bir günde yaptığımız gibi ekip olarak haber toplantımızı yapıyor ve güne başlıyoruz. Raporları haberleştiriyor, olaylar karşısında görüşler alıyor, hak ihlallerini aktarmaya devam ediyoruz. Geniş anlamda bakacak olursa aslında değişen tek şey ofis ve sahadan evlere transfer olmak oldu. Çünkü yaptığımız iş aynı: Haber vermek…
Bilgisayar, fotoğraf makinesi ve telefon gazeteci olarak bu süreçte de hayatlarımızın değişmez bir parçası oldu. Ama kullanım şekillerimiz farklılık gösterdi. Bianet olarak video-söyleşi yapmak gibi bizler için yeni olan bir serüvenle karşı karşıya kaldık.
“Eve kapandığımız anda her şey tepe taklak oldu”
Normal yaşantımızda her şeyi standarda oturttuğumuz için eve kapandığımız anda her şey tepe taklak oldu. Kullandığım tüm programlar ofis bilgisayarımda olduğu için, ilk günler çok zorlandım. Daha sonra ofisten gidip bilgisayarımı aldım. Bilgisayarımı aldım ama her şey ofiste olan standartla ilerlememeye başladı, rutinim bozuldu ve hala rutinimi yakalayabilmiş değilim. Rutinimi yakalayabilmek adına farklı yöntemler deniyorum. Motivasyon ve konsantrasyon sorunu yaşıyorum. Hiçbir şeye odaklanamaz hale geldim. Konsantre olamadığım için haberlerimdeki hatalar arttı. Bunun yanında sahaya çıkmadığımız için kaynak bulmakta da zorlanıyorum. İnsanlarla iletişimim azaldığı için bu durum yaptığım haber sayılarına da yansıyor ve demeç gazeteciliği daha fazla görünür hale geliyor.
HABER : YEŞİM ÖZDEMİR – YAZI DİZİSİ
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.