DOLAR 36,2388 0.35%
EURO 38,0197 0.32%
ALTIN 3.360,93-1,10
Ankara

PARÇALI BULUTLU

Malatya’da tarihi miras onarılmaya çalışılıyor
  • 9.Köy
  • Genel
  • Malatya’da tarihi miras onarılmaya çalışılıyor

Malatya’da tarihi miras onarılmaya çalışılıyor

Malatya, 6 Şubat depremlerinde zarar gören tarihi ve kültürel mekanlarını restore edip, yeniden turizme kazandırmaya çalışılıyor. Deprem sonrası çökmeden kaynaklı toprak yığınlarının temizlendiği Arslantepe Höyüğü ziyarete açıldı. Ulu Cami ve Kervansaray'da ise onarım çalışmaları başladı.

ABONE OL
11 Ocak 2024 10:37
Malatya’da tarihi miras onarılmaya çalışılıyor
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Berkman Dulcan – MALATYA / Kapak Fotoğrafı: Efekan Akyüz – DepoPhotos

6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası yıkımın en fazla olduğu illerin başında gelen Malatya’da, zarar gören tarihi ve kültürel yapıların restore edilip, yeniden ziyarete açılması konusundaki çalışmalar devam ediyor.

Kervansaraydaki çatlaklar

Bu çerçevede de Malatya’nın Battalgazi ilçe sınırları içinde bulunan ve depremde zarar gören, Anadolu’da kurulmuş ilk şehir devleti olan Arslantepe Höyüğü, Selçuklu Hükümdarı Alaaddin Keykubat zamanında 1224 yılında inşa edilmiş olan Battalgazi Ulu Camii, 1637 yılında 4. Murat Han’ın silahtarı Mustafa Paşa tarafından yaptırılan Tarihi Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı’nda temizleme ve restorasyon çalışmaları yapıldı.

Arslantepe Höyüğü ziyarete açık

1932 yılında Atatürk’ün emriyle, Fransız bir ekip tarafından kazı çalışmaları başlatılan Arslantepe Höyüğü’nün geçici çatı kısmı deprem nedeniyle kısmen çökerken, arkeolojik yapının sağlam olduğu belirlendi.  Depremlerin ve akabinde meydana gelen artçıların oluşturduğu toprak kayması nedeniyle kerpiç yapılardaki oynamalar ve yer yer dökülmeler ise temizlendi. Kazı Başkanı Prof. Dr. Francesca Balossi Restelli’nin depremler dolayısıyla bu yıl çalışmaların erken başlatılacağını açıkladığı Arslantepe Höyüğü, ziyaretçilere de açılmış durumda.

Tarihi yapıların restorasyon süreci de ilerliyor

Deprem nedeniyle, 1637 yılında 4. Murat Han’ın silahtarı Mustafa Paşa tarafından Battalgazi ilçesine yaptırılan Kervansaray’ın dış sundurmaları ile kışlık olarak tarif edilen yerlerinde çatlaklar, yer yer de yıkıntılar oluştu.

Battalgazi Ulu Cami

Selçuklu Hükümdarı Alaaddin Keykubat zamanında 1224 yılında inşa edilmiş olan Battalgazi Ulu Cami’de ise dış duvarlarında yıkımlar meydana geldi.

Malatya’da zarar gören bir çok tarihi yapı için Vakıflar Bölge Müdürlüğü çalışma başlattı.

“27 ayrı medeniyete ev sahipliği yapan Arslantepe Höyüğü”

Atilla Kantarcı

Malatya Kültür Yaşam Derneği Başkanı Atilla Kantarcı ise, 9. Köy’e yaptığı açıklamada tarihi yapılar restorasyon edilirken mutlaka onarım ve bakım işinin düzgün yapılması gerektiğini ve ihmale gelmeyeceğini belirtti.
Kantarcı, “6 Şubat 2023 tarihinde vuku bulan Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinden sonra, Malatya’daki tüm yapılar gibi tarihi değeri olan eserlerimiz de az veya çok hasar alarak bizleri üzmüştür” dedi.
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine dâhil edilen, dünyada ilk kurulan yerleşim yerlerinden biri olan ve tarihte 27 ayrı medeniyete ev sahipliği yapan Arslantepe Höyüğüne ayrı bir başlık açılması gerektiğini vurgulayan Kantarcı, şöyle konuştu:

“Arslantepe, Mezopotamya dışında devletin, bürokrasinin ve siyasi kuruluşların kökenini ispatlayan bilinen tek arkeolojik alandır. Ayrıca, bu sürecin ayrıntılı olarak belgelendirildiği, kalıntıların olağanüstü derecede iyi korunduğu, duvar resimleri ve sıvalı süslemelerin yer aldığı, 2 metreden daha yüksek kerpiç duvarlı, anıtsal saray yapısıyla ziyaretçilerin tüm bunları gözleyip deneyim yaşayabildiği tek alandır. Burada ki hasara ilişkin olarak UNESCO yetkilileri ve uzmanlar bu konuyu yakından takip edecekler ve burayı boş bırakmayacaklarını düşünüyoruz.”

“Hasar alan tarihi yapılar”

Malatya’nın tarihsel açıdan çok zengin bir il olduğunu da vurgulayan Kantarcı, hasar almış tarihi yapıları, 1793 yılından kalma Yusuf Ziya Paşa Cami, Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı, Somuncu Baba, Ulu Cami, Şahabe-i Kübra medresesi, Kanlı Kümbet Battal Gazi Türbesi, Taş Han, Sevserek Han, Şişman Han, Millet Han, Arapgir Taş Köprü, Yeni Cami, Taşhoron Kilisesi olarak sıraladı.

“Restorasyon konusunda ihale yönteminden vazgeçilmelidir”

Kantarcı, bu yapılardaki restorasyonlar konusunda ise şu uyarılarda bulundu:
“Bu eserlerin onarımı yapılırken, dikkat edilecek en önemli husus, eserin özgünlüğünün korunmasını sağlamak, onun özgünlüğünü bozmamaktır. Özgün olan bütün bölümler korunmalıdır. Tamamlamalar ise, özgünlükle bir bütünlük sağlamalı, fakat özgün olan bölümlerden ayrılmalıdır. Restorasyonu yapılan bir eserde neresinin yeni, neresinin eski olduğunu anlamamız gerekir. Tamamlanan bölümlerin de özgün bölümlerden kolaylıkla ayrılması için çok zıt bir malzemeyle yapılmamalıdır. Özgün bütünlükler yükseklikler bilinmiyorsa, eser kesinlikle tamamlanmamalıdır. Biliniyorsa, bir takım noktalarda eserin özgün yüksekliği gösterilebilir. Ayrıca özgün malzeme kullanılmalıdır. Eski taş, eski harç ve diğerleri gibi. Yeni yapılan bölümlere ise kesinlikle eskitme uygulanmalıdır.”

Tarihi yapıların üzerinde tamirat ve restorasyon çalışması yapmanın uzmanlık gerektirdiğinin de altını çizen Kantarcı, “Onarım ve bakım işlemlerinin çok doğru uygulanması gerekir. Aksi takdirde ya yapı daha fazla zarar görür ya da doğal halini kaybederek tarihi dokusunu yitirir. İlk aşamada dikkat edilmesi gereken, ne gibi bir sorunun meydana gelmiş olduğunun tespit edilmesidir. Karşımıza çıkabilecek en önemli bir diğer durum ise binanın ya da yapının temelinde meydana gelen çökme durumlarıdır. Temelde meydana gelen çökmeler tarihi yapı için oldukça risklidir çünkü hiç beklenmedik bir anda tüm yapının çökmesine neden olabilmektedir” diye konuştu.

Kantarcı, tarihi yapılarda onarım işlemine geçmeden önce yapının görünmeyen kısımlarında ya da temelinde başka herhangi bir hasar olup olmadığını teyit etmenin gerekli olduğunu da belirterek, şöyle devam etti:

“Tüm bunlardan emin olduktan sonra onarımını yapacağınız tarihi yapının hangi taştan ve malzemeden inşa edildiğini kontrol etmek gerekir. Bu bizce en can alıcı noktadır. Çünkü bir tarihi eseri onarırken onun özünde kullanılan taşlardan farklı taşlar kullanırsanız hem sağlam bir yapı elde edemezsiniz hem de yapının özgünlüğüne zarar verirsiniz. Optimum dayanıklılığı elde edecek şekilde doğru malzemeler ile onarım işlemine başlamanız gerekir. Hatta çimento bile kullanılmamalıdır. Çünkü tarihin değişik dönemlerinde değişik harçlar kullanılmıştır. Onarım yaparken konservatif yani koruyucu olmanız gerekir. Bunun anlamı şudur; yapının sadece hasar görmüş yerlerini onarmalı ve onarım esnasında hali hazırda sağlam olan bölümlere zarar vermemeniz gerektiğidir. Yapı ilk inşa edildiği halinden farklı bir görünüme bürünmemelidir. Sonuç olarak tüm bu işlemleri bilim adamlarına, daha doğrusu bilen adamlara yaptırtmak eseri korumak açısından çok önemlidir. Restorasyon konusunda ihale yönteminden vazgeçilmeli ve eserlerin onarım sonrasında gıcır gıcır olması engellenmelidir.”

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.