Salih Sertkal
Yüzlerce kuş türüne ev sahipliği yapan, aynı zamanda endemik bir tür olan inci kefali balığının önemli doğal üreme ve yaşam alanlarından biri olan Van’daki Dilkaya Deltası yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Uzmanlara göre önce Delta ile Van Gölü arasında bulunan doğal setin tahrip edilmesiyle sazlıklardaki tatlı suyun Van Gölü’nün sodalı suyuna karışmasına sebep olunurken, daha sonra suyu boşaltılan deltadaki binlerce hektarlık sazlıklar ateşe verildi.
Doğal yaşam alanına büyük zarar verilen bu saldırıların deltanın çevresinde yaşayan köylüler tarafından bilinçli yapıldığı ve kuruyan deltanın tarım arazisine dönüştürülmek istendiği belirtiliyor.
Van Gölü Havzası’ndaki en büyük doğal yaşam alanı olan Dilkaya Deltası’nın tahrip edilmesine ilişkin görüşlerine başvurduğumuz Van Barosu Çevre ve Ekoloji Komisyonu Üyesi Gülbahar Doğan, Dilkaya Deltası’nın ulusal koruma altında olmasına rağmen neredeyse her yıl benzeri tahribatlara maruz kaldığını aktarıyor.
Doğan deltanın önemini ve son durumu şöyle anlatıyor: “Van Gölü Havzası’nda koruma altında olduğu belirtilen 11 sulak alan var. Dilkaya Deltası ulusal korumaya tabi. Sulak alanları koruma yönetmeliği var. Sulak alanlar ekolojik denge açısından oldukça kıymetli yerler. Sulak alandaki habitat her yönüyle doğaya, insan yaşamına her şekliyle faydalı. Van Gölü kirliliğinin önündeki en büyük engel filtre görevi yapan bu sulak sazlık alanlar. Havadaki karbonu tutuyor ve aynı şekilde oksijen deposu özelliğine sahip. Dilkaya Deltası içinde onlarca kuş türü ve balık türü var, endemik birçok türü barındırıyor. Ama oraya çevredeki insanlar sazlık ve bataklık gözüyle bakıyor.“
Doğan, her yıl bir şekilde bu deltanın tahribata maruz bırakıldığını ifade ederek, tahribatın adım adım nasıl gerçekleştiğini şöyle aktarıyor:
“Geçen mayıs ayında insan eliyle delta ile Van Gölü arasında bulunan doğal set alanı tahrip edilerek deltadaki tatlı su göle akıtılmak suretiyle Dilkaya Deltası’ndaki sulak alan bir şekilde kurutulmak istendi. O doğal set aslında suyu filtreleyerek göle veriyor. Her yıl sazlıklarda yangınlar çıkıyor. İnsanlar sazlıkları yakarak kendilerine alan açmak istiyor.“
Türkiye’nin birçok yerinde sazlık alanların yakılarak tarım arazisine döndürülmek istendiği bilgisini paylaşan Doğan sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Ülkenin birçok yerinde sazlık alanlar tarım arazisi ya da hayvan otlatma yerlerine dönüştürülmek istendi. Fakat olay öyle gelişmedi. Yaktıkları sazlık alanlarda tarım yapmak istediler ama olmadı. Çünkü bilimsel olarak sazlık sulak alanlardaki topraklar barındırdıkları mineraller ve tuz oranı nedeniyle asla tarım yapılacak yerler olamaz. Aynı şekilde hayvan otlaklarına dönüştürülemez. Çünkü onun bitki florası o suya ve sazlığa bağlıdır; o kurudu mu tüm yeşil bitkiler de yok olup gider, haliyle hayvan da otlatamazsınız. Zemini bataklık, yapı da inşa edemezsiniz. Yani bırakın bu sazlıklar doğal haliyle dursun.”
Gülbahar Doğan
Havzadaki sulak alanlar ve delta alanlarının yeteri kadar korunmadığına da dikkat çeken Doğan, “Dilkaya Deltası korunup turizme kazandırıldığı zaman kimse bu yerlere zarar vermez. Oysa sazlıkların korunması noktasında bazen muhatap bulamıyoruz” diyerek resmi kurumları koruma görevlerini yerine getirmeye davet etti.
Deltanın durumuna ilişkin görüşlerine başvurduğumuz diğer bir kurum ise Van Ekoloji Derneği (Eko-Der) oldu.
Van Ekoloji Derneği Eş Başkanı Erdoğan Ödük, deltanın bulunduğu mevki ile beraber bir bütün olarak hem tarihi hem de ekolojik açıdan büyük bir değer olduğunu söyleyerek, şunları belirtiyor:
“Van Gölü havzası hem Van için hem de kıyısındaki diğer tüm şehirler için önemli bir değer. Maalesef ki bu havza yeteri kadar korunmuyor ve önem verilmiyor. Bu tahribatlar bilinçsizlikten kaynaklı. Dilkaya Deltası yanında barındırdığı ve beş bin yıllık geçmişe sahip Dilkaya höyüğü ile beraber bir bütün olarak sit alanıdır. Buranın korunmasına ve yaşatılmasına ayrıca bir önem verilmeli.“
Erdoğan Ödük
Dilkaya Deltası’nın, Van’a ve bölgeye katma değer sağlayacak bir turizm değeri olduğunu fakat kimsenin bunun bilincinde olmadığının altını çizen Ödük, şöyle konuşuyor:
“Bu tür sazlık alanların korunması tüm canlı formları için çok önemli. Yerli ve göçmen kuşlar için ise hayati önemde. Gözle görülemeyen organizmalar açısından da hayati önem taşımakta. Dilkaya Deltası’na önce tatlı suyun önünü açılmak suretiyle yapılan tahribat birçok canlı formunun yok olmasına neden oldu. Deltanın çevresinde yaşayan yurttaşlar köy ahalisi bu doğal zenginliğin farkında olmayabilir. Onlara bilgilendirme çalışmaları yapılabilir.”
Ödük, kendilerinin sivil inisiyatifler olarak bu değerleri korumaya çalıştıklarını ancak cezai yaptırım uygulayabilme şansları bulunmadığını belirterek, cezai yaptırım uygulama durumu olan resmi kurumlar olarak Van Valiliği, Çevre İklim Bakanlığı ve Tarım Orman Bakanlığı’nın bu durumdan sorumlu olduğunu belirtiyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.