Rojda Çiçek / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos
6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler, on binlerce insanın hayatını kaybetmesine, milyonlarca insanın ise yerinden edilmesine neden oldu. Ancak bu tür krizler, toplumun farklı kesimlerini eşit şekilde etkilemiyor. Deprem felaketinin ardından yayımlanan raporlar ve saha gözlemleri, kadınların afetten orantısız şekilde etkilendiğini; barınma, sağlık ve güvenlik gibi temel hak ve hizmetlere erişimde ciddi engellerle karşılaştığını ortaya koydu.
Afet yönetimi ve kriz anlarında, kadınların özgün ihtiyaçları çoğu zaman göz ardı ediliyor. Kadın Hakları Aktivisti Ayşe Eriş Örnek, depremin ardından kadınların güvenli barınma alanlarına erişimde büyük zorluk yaşadığını, geçici barınma alanlarında cinsiyete duyarlı planlama yapılmadığı için özellikle de tek başına kalan kadınlar ve kız çocuklarının cinsel şiddet ve taciz riskine maruz kaldığını aktarıyor.
Kadınlar için ayrı tuvalet ve duş alanlarının eksikliğinin hijyen ve güvenlik açısından ciddi sorunlar yarattığına da dikkat çeken Örnek, deprem bölgesinde kadınların en büyük sorunlarından bir diğerini ise sağlık hizmetlerine erişimde yaşadıkları engeller olarak gösteriyor. Örnek hazırlanan raporlara göre kadınların yaşadıkları zorlukları şu başlıklarla sıralıyor:
Örnek, deprem sonrası bakım emeğinin büyük ölçüde kadınların omuzlarına yıkıldığını hatırlatarak, bunun da kadınların ekonomik ve sosyal hayata katılımını zorlaştırdığını dile getiriyor. Bu tür kriz zamanlarında hak temeli bir yaklaşımın mümkün olduğunu söyleyen Örnek, yapılması gerekenleri şöyle aktarıyor:
“Geçici barınma alanlarında kadınlar ve çocuklar için güvenli alanlar oluşturulmalı. Kadınların özel hijyen ihtiyaçları göz önünde bulundurularak ped, bebek bezi ve temizlik malzemeleri dağıtımı standart hale getirilmeli. Kadınların kararlara katılımı sağlanmalı, afet yönetiminde kadın temsiliyeti artırılmalı. Mobil sağlık ekipleriyle üreme sağlığı ve kadın sağlığı hizmetleri erişilebilir hale getirilmeli. Hamile ve lohusa kadınlar için özel sağlık destek hatları oluşturulmalı. Regl olan kadınlar için hijyen kitleri afet müdahale planlarına dahil edilmeli. Kadınlar için ekonomik destek programları oluşturulmalı, özellikle kadın istihdamına yönelik politikalar geliştirilmeli. Kadın kooperatifleri teşvik edilmeli, kadınların ekonomik hayata katılımı artırılmalı. Afet sonrası kadına yönelik şiddetle mücadele için acil destek hatları ve psikososyal destek mekanizmaları oluşturulmalı.”
Örnek, aynı zamanda “Mor Ekonomi” modeline değinerek, bu modelin afet sonrasında toplumsal eşitliğe odaklı bir ekonomi yaklaşımını sunduğunu, kadınların ekonomik hayata katılımını destekleyerek, bakım emeğini toplumsallaştırmayı ve kadın istihdamını artırmayı hedeflendiğini söylüyor.
Toplumsal cinsiyet eşitlikçi bir ekonomi tasviri sunan “mor ekonomi” kavramını dünya literatürüne İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İpek İlkkaracan kazandırmıştı.
Örnek, “Mor Ekonomi Modeli” ile neler yapılabileceğini şöyle anlatıyor: “Deprem sonrası kadınların üstlendiği bakım emeği, kamusal hizmetlerle desteklenmeli. Kreşler, yaşlı bakım merkezleri ve kadın kooperatifleri bu sürecin temel taşı olabilir. Yeniden inşa sürecinde kadın istihdamına öncelik verilmeli. Kadınların meslek edinme programlarına katılması teşvik edilmeli. Kadın kooperatifleri güçlendirilerek, afet sonrası ekonomik olarak kırılgan hale gelen kadınlar desteklenmeli.”
Örnek, 6 Şubat depremi gibi afetlerde kadınların yaşadığı özgün sorunların toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden ele alınmadıkça çözülemeyeceğini de söyleyerek, “Afet yönetimi, sadece enkaz kaldırma ve yeniden yapılandırma süreçlerinden ibaret olmamalı; kadınların haklarını ve ihtiyaçlarını merkeze alan bir yeniden inşa süreci yürütülmelidir. Mor Ekonomi Modeli, afet sonrası kadınların ekonomik ve sosyal hayatta daha güçlü olmaları için kritik bir araçtır.” diyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.