DOLAR 41,4883 0,23%
EURO 48,5454 0,44%
ALTIN 4.982,130,08
Ankara
26°

AÇIK

“Toplumsal cinsiyet” tartışması sürüyor, tepkiler ne?
  • 9.Köy
  • Genel
  • “Toplumsal cinsiyet” tartışması sürüyor, tepkiler ne?

“Toplumsal cinsiyet” tartışması sürüyor, tepkiler ne?

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bakanlığa bağlı birimlere gönderdiği yazıyla "toplumsal cinsiyet", "cinsel yönelim", "cinsiyet kimliği" ve "LGBTİ+" gibi kavramların kullanılmaması yönünde uyarıda bulundu. Genelgede bu kavramların "aile yapısına zarar verdiği" öne sürüldü. LGBTİ+ örgütleri ise bu yaklaşımın hak temelli çalışmaları ve eşitlik mücadelesini hedef aldığını savunuyor.

ABONE OL
20 Haziran 2025 10:36
“Toplumsal cinsiyet” tartışması sürüyor, tepkiler ne?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Delal Demir / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kendisine bağlı birimlere “toplumsal cinsiyet”, “cinsel yönelim”, “cinsiyet kimliği” ve “LGBTİ+” gibi kavramların kullanılmaması yönünde uyarıda bulunurken, sivil toplum kuruluşları bu yaklaşımın hak temelli çalışmaları ve eşitlik mücadelesini hedef aldığını savunuyor.

Kaos GL Derneği’nden Defne Güzel, Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği’nden Eylem Esen Arabacı ve Özgür Renkler Derneği’nin ekibi ile bakanlığın “Toplumsal cinsiyet kavramını kullanmayın” uyarısı üzerine konuştuk.

Kaos GL Derneği’nden İnsan Hakları Uzmanı Defne Güzel; genelgenin, Türkiye’de uzun süredir hak temelli çalışmaların hedef alındığı politikaların bir devamı olduğunu söyledi. Güzel, söz konusu kavramların yalnızca terminolojik değil, aynı zamanda yaşamsal olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:

Genelge; ‘toplumsal cinsiyet’, ‘LGBTİ+’ ve ‘SOGIESC’ yani cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, cinsiyet ifadesi ve cinsiyet özelliği gibi kavramlarla ‘kapsamlı cinsellik eğitiminin’ aile yapısına zarar verdiğini öne sürüyor. Oysa bu kavramlar, eşitliği tesis etmeye yönelik son derece mühim kavramlar. Bunun bir tehdit olduğunu ileri sürmek düşmanca. Çünkü LGBTİ+’ların ve kadınların hak mücadelesi bize çok şey öğretiyor. Bütün hedef göstermelere rağmen insan hakları kültürüne katkı sunmaya devam ediyoruz.

Kadın hakları ve LGBTİ+ haklarının yalnızca toplumsal düzeyde değil, bilimsel ve akademik alanda da bastırılmaya çalışıldığını söyleyen Güzel, bu kavramların kamu politikalarından çıkarılmasının görünürlük mücadelesini engelleyeceğini belirtti ve sözlerini şöyle sürdürdü:

Kadın cinayetleri, translara dönük nefret cinayetleri, yaratılmaya çalışılan erkek egemen sistemin içerisinde yok sayılmamız ilk defa bugün olmuyor. LGBTİ+’ların barınma sorununa, istihdamda yaşadığı sorunlara, nefret saldırılarına kulak tıkamak demek toplumun bütünleşmesinin önünde de bir engel demek.

Defne Güzel

“Bizler meşruyuz ve haklı mücadelemizle görünür olmayı sürdürüyoruz”

Genelgenin uygulamaya geçmesi durumunda sahada yaratacağı etkileri de değerlendiren Güzel, özellikle güvenlik endişelerinin arttığını söyleyerek, şunları kaydetti:

LGBTİ+ hareketi özellikle son 10 yılda yoğun baskı altında. LGBTİ+ aktivistleri ve sivil toplum örgütleri medyada hedef haline getiriliyor. Etkinliklerimiz engelleniyor, güvenlik endişesi yaşıyoruz. Temel haklarımıza dönük mücadelemizi sürdürürken bir de bu mücadelenin baskı altına alınmaya çalışıldığını görerek yolumuza devam ediyoruz. Oysa toplumsal cinsiyet de LGBTİ+ demek de meşru. Bizler meşruyuz ve haklı mücadelemizden aldığımız ilhamla da görünür olmayı sürdürüyoruz.”

Güzel, genelgenin geri çekilmesi için ise toplumsal bir karşı duruşun gerektiğini şu sözlerle aktardı:

Bu yalnızca LGBTİ+’lara değil, en temel insan haklarına karşı, eşitliğe karşı bir girişim. LGBTİ+’lar zaten düşman değil. Aileleriyle, dostlarıyla birlikte mücadele eden insanlar. Bu hak mücadelesi pek çok insan hakları örgütünün, pek çok akademisyenin, toplumdaki herkesin derdi. Çünkü bizler birilerinin ailesi, arkadaşı, dostuyuz. Toplumun içindeyiz. Bu yüzden LGBTİ+ aktivistleriyle ve sivil toplum örgütleriyle daha fazla temas kurulmalı.”

Özgür Renkler Derneği

“Toplumsal cinsiyet eşitliği bir hak meselesidir”

Özgür Renkler Derneği ekibi ise genelgeyi anayasal eşitlik ilkelerine ve temel insan haklarına aykırı bir müdahale olarak değerlendirdi. Derneğe göre genelge, yalnızca bazı kelimeleri değil, bu kelimelerle ifade edilen yaşamları hedef alıyor.

Dernek üyeleri bunu şöyle açıkladı: “Bu kavramlar bir ideolojik tercih değil; bilimsel, evrensel ve hak temelli politikaların parçasıdır. Bunları kamu belgelerinden ve politikalardan çıkarmak, sorunları ortadan kaldırmaz; aksine, şiddeti görünmez kılar, ayrımcılığı kurumsallaştırır ve toplumsal dışlamayı meşrulaştırır.

Genelgenin sahadaki etkilerine de değinen Özgür Renkler, bu yasakların sosyal hizmet uzmanları, öğretmenler ve sağlık çalışanları gibi birçok alanda hizmet verenlerin nitelikli ve kapsayıcı hizmet üretmesini engellediğini belirterek, şu noktalara dikkat çekti:

Bu kavramlar sadece teorik değil; sahadaki ihtiyaçların tanımlanmasında, hizmetlerin planlanmasında ve hak temelli çalışmaların yürütülmesinde hayati bir rol oynuyor. Genelgede geçen yasaklamalar, bu alanda çalışan kurumlar için hem idari baskı hem de otosansür yaratıyor. Bu da hem hizmetlerin niteliğini düşürüyor hem de hedef grupların ihtiyaçlarını görünmez kılıyor.”

LGBTİ+’ların sosyal hizmetlere erişimde zaten karşılaştığı yapısal engellerin derinleşeceğini vurgulayan Özgür Renkler Derneği, bu tutumun çok boyutlu bir ötekileştirme sürecini meşrulaştırdığını şöyle ifade etti:

Bu ayrımcılık yalnızca belirli bir topluluğa yönelik değil; ataerkil toplum yapılarında ‘ideal’ veya ‘makul’ olarak tanımlanmayan herkesi nesnesi olarak görmekte. Bu nedenle, ayrımcılığın çok boyutlu yapısını anlamak önceliklidir. Ortak mücadelenin güçlenebilmesi için bu farkındalıkla hareket edilmesi önemli.

Eylem Esen Arabacı

“Bu sadece bir kelimenin sansürlenmesi değil, varlığımızın yok sayılması”

Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneğinden Eylem Esen Arabacı da genelgenin yalnızca terminolojiye değil, doğrudan hak mücadelesine yönelen sistematik bir baskı aracı olacağını söyledi ve şunları kaydetti:

Hem hukuki hem de toplumsal açıdan oldukça tehlikeli bir adım. Bu kavramlar, sadece akademik ya da aktivist bir dilin parçaları değil; aynı zamanda binlerce insanın hayatını, kimliğini ve varoluşunu tanımlayan gerçekliklerdir. Bizlerin varlıklarını tanımlayan bu kavramların yasaklanması, bizleri kriminalize eden aklın sonucu.

Arabacı, devletin bu hamlesinin ifade özgürlüğü, bilimsel bilgi ve insan haklarına doğrudan bir müdahale olduğunu belirterek, şu hatırlatmayı yaptı:

Dünya Sağlık Örgütü, 17 Mayıs 1990’da eşcinselliği “hastalıklar” listesinden çıkardı. O günden bu yana 17 Mayıs, dünya genelinde Homofobi, Bifobi ve Transfobi Karşıtı Gün olarak anılıyor. Ancak bu yıl Türkiye’de, bu tarih yaklaşırken LGBTİ+’ların yaşamına dair kavramlar resmi belgelerde kullanılmaması isteniyor.

Arabacı, toplumsal cinsiyet kavramlarının olmaması hâlinde şiddetle mücadelenin eksik kalacağını ifade etti ve şöyle konuştu:

Kadınların yaşadığı eşitsizliği, LGBTİ+’ların maruz kaldığı dışlanmayı bu kavramlar olmadan anlayamazsınız. Bu kavramları yok saymak, yaşadığımız gerçeklikleri de inkâr etmek anlamına geliyor. Bu karar, bir bakanlık genelgesi gibi görünse de aslında bize “var olamazsınız” diyen sistematik bir baskı aracı.

Toplumsal cinsiyet perspektifinin olmaması halinde, şiddetle mücadelenin de eksik kalacağına dikkat çeken Arabacı, şu örnekleri verdi: “Mesela sahada şiddetle mücadele eden biriyseniz, toplumsal cinsiyet perspektifi olmadan kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik şiddeti tanımlayamazsınız. Eğitim politikalarında ‘cinsel yönelim’ ifadesi yer almazsa, bizler daha çocukken sistematik dışlanmaya, zorbalığa ve yalnızlaştırılmaya maruz kalmaya devam ederiz

Arabacı, “Biz sahada zaten haklarımız için sürekli mücadele ediyoruz. Şimdi bir de varlığımızı tanımlayan kelimelerin yasaklanması, bizi çalışmalardan dışlamakla kalmıyor; bu alanda emek veren uzmanları, sosyal hizmet çalışanlarını, öğretmenleri, sağlıkçıları da baskı altında bırakıyor. Korku iklimi yaratılıyor, sansür kurumsallaşıyor. Oysa bizim ihtiyacımız olan şey, suskunluk değil dayanışma; görünmezlik değil güvenli alanlar” diye konuştu.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.