Diyarbakır’da yollara yazılan Kürtçe uyarı yazılarının valilik kararı ile silinmesi, belediye ve valilik arasında krize neden oldu. 9. Köy’e değerlendirmelerde bulunan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, kararın İçişleri Bakanlığı tarafından alındığını belirtirken Sosyolog Mesut Yeğen, Kürtlerin kültürel alanlarda artan etkisinin bu tür tahammülsüzlükleri tetiklediğini ifade etti.
Diyarbakır’da belediyenin yollara yazdığı uyarı yazıları kriz haline geldi. Polis eşliğinde dolaşan bir grup geçen hafta caddelerdeki Türkçesiyle birlikte yer alan Pêşi Peya (Önce Yaya) ve Hêdî (Yavaş) Kürtçe uyarı yazılarını karalayarak sildi.
Konuya dair yazılı açıklama yapan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Emrullah Gördük, yazıların valilik kararı ile silindiğini belirtti. Gördük açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu imzasıyla, mesai saati dışında cumartesi günü (27/07/2024) Karayolları Trafik Kanunu’nun ilgili maddeleri sıralanarak, Özel Kalem Müdürlüğü üzerinden resmi bir yazı ile birtakım işlemlerin standartlara uygun olmadığı ve 28 Temmuz saat 21:00’e kadar silinmesi istendi. Diyarbakır Valiliği’nin yazısına istinaden Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Serra Bucak imzasıyla yine hafta sonu pazar günü (28/07/2024) Özel Kalem Müdürlüğü üzerinden resmi cevap yazıldı. Belediyemizce yapılan trafik işaretleme çalışmalarının Karayolları Trafik Kanunu’na göre ve mevzuat standartlarına uygun olduğu ve trafikte yaya geçiş hakkı dikkate alınarak yürütüldüğü belirtildi. Belediyemizin göndermiş olduğu yazıda, istenilen değişikliğin açık ve net olarak tarif edilmesi istendi.“
Henüz resmi yazışma süreci bitmeden yazıların silinmeye başlandığına dikkat çekilen açıklamada, “Valiliğin standart dışı olarak gördüğü uyarılarda sadece Kürtçenin silinmesi ve Türkçe haline dokunulmamasını da kamuoyunun takdirine bırakıyoruz” denildi.
Kürtçe yazıların yollardan silinmesi Diyarbakır’da yürüyüşler ve basın açıklamaları ile protesto edilirken, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, silinen yazıları tekrar yazdı. Diyarbakır Valiliği ise bu konuda basına veya kamuoyuna herhangi bir açıklama yapmadı.
Diyarbakır’da yaşanan gelişmelerin ardından Van, Batman, Mardin ve Elazığ’da da Kürtçe uyarı yazıları polis eşliğinde silindi. Yazıların valilik kararı ile silinmesinin ardından belediyeler ise yazıların tekrar yazılmasını sağladı.
Karar İçişleri Bakanlığı tarafından verildi
Nahit Eren
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, il valiliklerinin Kürtçe trafik uyarı yazılarını silmesinin sebebinin İçişleri Bakanlığı’nın 81 il valiliğine gönderdiği karar olduğunu belirterek, karara karşı yürütmenin durdurulması için iptal davası açtı. Konuya ilişkin 9. Köy’e değerlendirmelerde bulunan Nahit Eren şunları söyledi:
“Şehir içindeki yollar, levhalar, uyarılar Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) denetiminde ve bu yazılar yıllardır bulunuyor. Valiliğin standartlar konusunda bir uyarısı var. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne standartlara uygun hale getirilmesi için bir yazı yazılmış ama bu yazıda da bu standartların ne olduğu ifade edilmemiş. Belirledikleri standartların bu döneme denk gelmesi de gerçekten düşündürücü.“
Bu uygulamalar, sosyal medya paylaşımları ve algılar ile sosyal hayatın şekillendirilmeye çalışıldığını ifade eden Eren,”Dil üzerine uygulanan engellemeler ve yasaklar doğru değil. Geçmişte bu ve benzeri yöntemlere çok başvuruldu, hiçbir sorunun çözümüne ışık tutmadı aksine sorunları daha da derinleştirdi. Gece saatlerinde operasyon edasıyla yazıların silinmesi, belediye ve valilik arasındaki bu inatlaşma toplumda gerginlik yarattı. Kürtlerin dil konusundaki hassasiyeti tüm kamuoyu tarafından biliniyor. Bu hassasiyetin tahrip edilmemesi, rencide olmaması gerekir. Umarım bu engelleyici ve yasaklayıcı tutumdan bir an önce vazgeçilir” şeklinde konuştu.
Kültürel alanın canlanması rahatsızlık yarattı
Prof.Dr. Mesut Yeğen
Türk milliyetçiliği, Kürt sorunu ve Türkiye’de yurttaşlık meseleleri üzerine çalışmalar yürüten Sosyolog Prof. Dr. Mesut Yeğen, “Kürtlerin kültürel alanlara yoğunlaşması ve bu alanda güçlenmesinin yarattığı rahatsızlık, bu kararların alınmasında etkili oldu.” dedi.
Bu kararların kendisi için şaşırtıcı olmadığını da ifade eden Mesut Yeğen, 9. Köy’e yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“2015’ten sonra yürüyen sürece bağlı olarak Kürt hareketi ve siyaseti baskılar ve gözaltılar ile zayıflatıldı. Siyaset üzerindeki baskı ve caydırıcı politikalar Kürtleri kültürel alanlara yoğunlaştırdı. Kürt siyasetinin zayıflaması kültürel alanda bir canlanmaya neden oldu. Kürtçe kurslar arttı. Dergilerin ve gazetelerin sayıları çoğaldı. Siyasal alan zayıflarken kültürel alan güçlendi. Kürtler için kimlikleri ve Kürtlük duygusu Kürtçe konuşmak, Kürtçe yazılar, halaylar ve Kürt düğünleri vs. üzerinden gerçekleşiyor. Kürtler, son dönemde bu kültürel alanı güçlendirdi ve adeta şişirerek kuvvetlendirdi. Bu durum devlet politikalarında bir rahatsızlık yarattı. Bu durumu kendine tehlike olarak gören devlet politikası bu tahammülsüzlüğün de nedeni. Bu nedenle bu uygulamalar benim açımdan çok da şaşırtıcı değil.“
Kültürel çalışmaların tıpkı siyaset gibi maliyetli hale getirilmek istendiğini ifade eden Yeğen, “Son dönemlerde Kürtler için siyaset yapmak çok maliyetli hale getirildi. Bu maliyetten kastım, Kürt siyaseti içinde olduğunuz zaman baskı görür, gözaltına alınır, tutuklanırsınız. Bu baskıların artması, kimliklerini ifade etmek isteyen Kürtleri baskının daha az olduğu kültürel çalışmalara yönlendirdi. Bu yönlenme sonrasında kültürel alan çok fazla büyüdü. Buradaki büyümeden rahatsızlık duyan yönetim, kültürel alandaki canlanmayı da maliyetli hale getirerek sınırlandırmak ve katılımı azaltmak istiyor” şeklinde konuştu.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.