22 Nisan 2025 Salı
Kahramanmaraş depremlerinin ilk yıl dönümü, depremde yakınlarını, evlerini, anılarını kaybetmiş Hataylılar’ı İstanbul’da da bir araya getirdi. Beyoğlu’nda yer alan Büyük Zarifi Apartmanı’nda, Antakyalı Ortodokslar tarafından kurulan Nehna Platformu’nun girişimiyle gerçekleşen anmada buluşan Hataylılar, şehirde depremzede olmayı ve şehrin uzaktan görünümünü konuştu. Anma etkinliğinde Hatay’daki rezerv alan sorunundan, akut ihtiyaçların giderilmemesine kadar birçok sorun gündeme getirildi. Anma için bahur yakılırken, gelenlere slika (Haşlanmış buğdaydan yapılan bir yemek, Hedik) ve Hatay’a özgü acı kahve ikram edildi. Anma için açılış konuşmalarını Antakyalı Akademisyen Anna Maria Beylunioğlu ve Nehna Platformu’ndan Avukat Can Terbiyeli yaptı.
Avukat Can Terbiyeli, 6 Şubat 2023’te medyanın çoğunlukla depremin merkezi olan Maraş’ı göstermesinin ilk başta herkes için Hatay’ın depremden çok etkilenmediği algısını yarattığını söyledi. Hataylılar olarak da Hatay’ın çok hasar almadığına o süreçte inandıklarını ama deprem bölgesinden gelen haberlerle büyük bir yıkım yaşadıklarını anlatan Terbiyeli, “Biz Antakya’yı depremden etkilenen çevre bir şehir gibi düşündük. Ama sonrası kâbus gibiydi. Ailemizi buraya getirdik. Çünkü depremin ilk günleri ekmek alabilmek için bile 4 saat beklemek gerekiyordu” dedi. İnsanların Hatay’da kalma arzusunun “gerçekle yüz yüze gelmeyi sağladığını”, mekânsal olarak Hatay’da, deprem bölgesinde bulunmanın o insanlara iyi geldiğini de belirten Terbiyeli, depremzedelerin rezerv alan konusundaki tereddütlerine ilişkin ise “Deprem bir yandan bir fırsat yarattı. Şehir daha iyi bir noktaya gidecekse elbette yeniden inşa edilsin” dedi. Terbiyeli, var olan yapının değişmesinin, kültürü de değiştireceğinin altını çizdi.
Akademisyen Beylunioğlu ise bölgede haberleştiği bir şef-aşçıdan söz etti. Şartların zorlu olmasına, konteynerlerde kalınmasına rağmen şefin Hatay’da kalmakta ısrarcı olduğunu vurgulayan Beylunioğlu, “Orada kalmak, Hatay’da olmak o asbestli havayı solumak pahasına o insanlara iyi geliyor. Çünkü topraklarında olmak iyi geliyor” dedi.
Anmada, Hatay’daki acil yapılaşmanın ve TOKİ benzeri projelerin de sorun teşkil ettiği, deprem artçılarının birkaç yıl daha devam edebileceği söylendi. Mimar ve mühendislerin, deprem zeminin bir yıl incelenmesi gerektiği için yapılaşmadan şu süreçte kaçınılması gerektiği uyarısı da hatırlatıldı.
Ailesi Hatay’da yaşayan ve kurumsal bir şirkette çalışan Melda Ç. ise yakın dönemde Antakya’ya gittiğini belirterek, “Antakya ilk günkü gibi. Sadece kaldırılan enkazların yerinde büyük boşluklar var. Yasımız bir yıldır devam ediyor. Deprem zamanı Hatay’dan döndükten sonra bile iş hayatındaki herkes benden güler yüz göstermemi, pozitif olmamı bekledi. Ateş gerçekten düştüğü yeri yakıyor” diye konuştu. Çoğunluğun aksine ümitli olduğunu da belirten Melde Ç., “Çünkü biri Antakya’dan ayrılsa bile Antakya’nın mutfağını, Antakyalı olma hissini gittiği yere birlikte götürüyor” dedi.
Anmada Hatay’ın bir tarım şehri olduğu, deprem sonrasında şehrin dağlara doğru taşınma planıyla tarım arazilerinin tehlikeye girdiğine vurgu yapıldı. Depremin tarım üreticilerini ekonomik olarak kötü etkilediği, şehirde sebze ve meyvenin fiyatının oldukça arttığı da ifade edildi. Depremzedelerin artan kiralardan dolayı ev tutmakta zorlanmasından ve hâlâ akut barınma ihtiyaçlarının karşılanamamasına kadar Hatay’ın temel sorunlarla boğuştuğu da anma sırasında sık sık dile getirildi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.