İstanbul’da meydana gelen bombalı terör saldırısı sonrasında iktidarın ilk tepkilerinden biri önce yayın yasağı getirmek, ardından Türkiye genelinde sosyal medyada bant daraltılarak erişimin kısıtlanması olmuştu. Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) yayın yasağının iptali için mahkemeye başvurdu.
MLSA Eş Direktörü Veysel Ok 9. Köy Haber Merkezi’ne yaptığı açıklamada, İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği’nin yayın yasağına ‘halkın haber alma hakkının engellendiği’ gerekçesiyle itirazda bulunduklarını açıkladı. Ok, “Darbe sonrası Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile BTK’yasosyal medya şirketlerinin yükümlülüklerini yerine getirmemeleri durumunda bant daraltma yetkileri verilmişti. Ama bu kararnamede bant daraltma, sosyal medya şirketlerinin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda söz konusu oluyor. O hali ile bile bir hukuksuzluk söz konusu aslında. Patlamanın olduğu gün yapılan uygulama ise bu yasaya uyumlu değil” dedi.
“Amaç, mahkemeden pilot karar çıkartmak”
MLSA’nın İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği’nin 13.11.2022 tarihli yayın yasağına ilişkin itirazda bulunduğunu belirten Ok, bu yasağın halkın haber alma hakkını ve gazetecilerin mesleklerini icra etmesini engellediğini, ifade özgürlüğüne de aykırı olduğunu ifade etti. Ok şöyle konuştu;
“Bir sonuç alamasak dahi, AYM’den veya AİHM’den Türkiye için bir pilot karar çıkarmayı amaçlıyoruz. Yayın yasaklarının hem anayasaya hem de Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunun tespit edilmesi ve ileriki dönemlerde bu tür hukuksuzluklara zemin oluşmaması için bu itirazı yaptık. “
13 Kasım’da İstiklal Caddesi’nde yaşanan, altı kişi yaşamını yitirdiği ve 81 kişinin yaralandığı bombalı terör saldırısının ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın talebi üzerine konuya ilişkin yayın yasağı getirilmişti. Hemen ardından da Bilişim Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından bant daraltma uygulaması yapılarak sosyal medyaya erişim kısıtlanmıştı. Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) ise ‘provokatifpaylaşımda bulunduğu tespit edilen’ 25 hesap hakkında işlem başlatıldığını açıklamıştı.
“Paniğe yol açıyor…”
Veysel Ok, bu durumun kamuoyunda paniğe yol açtığını ifade ederek, “İktidar bazı toplumsal meselelerde, kendisi dışında bir bilgi kaynağı oluşmasını engellemek için maalesef bu yasayı hukuksuzca kullanıyor. Burada kamuoyunu doğru bilgilendirmek yerine kamuoyunun bilgilendirilmesi engellenmeye çalışılıyor” dedi.
Terör saldırısı sonrasında kullanılan bant daraltma uygulamasının benzerinin, 2023’de yapılacak seçim sürecinde de hayata geçirilmesinden endişe duyulduğuna da dikkat çeken Ok, ” Uzun vadede bu uygulamalar seçim arifesinde şeffaflık, propaganda özgürlüğü gibi konularda kaygıya yol açıyor” dedi.
Geçtiğimiz yıllarda Avrupa’nın birçok şehrinde de benzer hadiseler yaşanmıştı. Orada bu tarz olaylarda sürecin farklı şekilde işlediğini belirten Ok, kırmızı çizginin şiddet propagandası hakkında yapılan sosyal medya paylaşımları olduğunu belirtiyor ; “Ben şu ana kadar Batı’da şiddetpropagandası dışında yapılan sosyal medya paylaşımlarına veya Batılı iktidarların söylediği bilgiler dışında bilgi paylaşanlara soruşturma açıldığını hiç duymadım. Orada böyle bir yasal düzenleme ve hukuk anlayışı da yok.
Prof. Akdeniz: “Erişim kısıtlamasının yasal dayanağı yok”
İfade Özgürlüğü Derneği’nden Prof. Dr. Yaman Akdeniz de, saldırı sonrasında BTK’nın bant daraltarak, sosyal medyaya erişim kısıtlamasının “yasal dayanağı olmadığını” açıkladı. Akdeniz, sosyal medya hesapları üzerinden yaptığı açıklamada, bu uygulamanın “sansür” olarak tanımlanabileceğine dikkat çekerek, “Hukukumuzda, OHAL temelli bu tip uygulamalar asla olmamalıdır. Demokratik toplumlarda, keyfi bir şekilde toplumun, özellikle İstanbul’daki bombalı saldırı gibi toplumu yakından ilgilendiren olaylara ilişkin olarak haber ve bilgi edinmesinin geçici olarak olsa dahi keyfi bir yaptırım mekanizması ile engellenmesi asla kabul görmez” ifadesini kullandı.
Prof Akdeniz, sosyal medyada bant daraltma uygulamasının nasıl gerçekleştirildiğini de şöyle anlattı;
“Ağustos 2016 içinde ve OHAL devam ederken 671 sayılı KHK ile 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun yetkisi ve idari yaptırımlarla ilgili 60. maddesine 10. paragraf eklendi. Bu madde ile Cumhurbaşkanlığı’na geniş yetki verildi. Bu bağlamda Cumhurbaşkanlığı, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak gerekli gördüğü tedbirleri alıp BTK’ya bildirebiliyor. BTK Başkanı da Cumhurbaşkanlığı tedbirlerine ilişkin kararını derhal işletmecilere ve erişim sağlayıcılara bildiriyor. Bu kararın gereği, derhal ve kararın bildirilmesi anından itibaren en geç 2 saat içinde yerine getiriliyor. Bant daraltma uygulaması da bu şekilde yapılıyor.”
“Denetim istenmiyor…”
Bant daraltma uygulaması için “hakim onayı şartı olduğunu” da hatırlatan Akdeniz, şöyle dedi;
“Fakat kısa süreli bant daraltma uygulamalarında hakim onayına gerek kalmıyor. Dolayısıyla kısa süreli genel bant daraltma uygulamalarında Cumhurbaşkanlığı karar veriyor, BTK Başkanı uyguluyor ve fakat 24 saat dolmadan hakim onayına gitme şartı yok. Hakime gitseler de onay alınacak, ama o zaman kararlar denetime açılacak. Denetim ise istenmiyor. Hakim kararlarına itiraz edilebilir, itirazlar reddedilse bile Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılabilir, hatta gerekirse AİHM’ye kadar gidilebilir. Elektronik Haberleşme Kanunu’nda yer alan bu yetki ile bant daraltma uygulaması tamamen gizli bir şekilde yapılıyor.”
HABER : Haber: Beril Çanakçı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.