Ata Uysal Özen
Cumhuriyet tarihinin en büyük yangını olan ve 60 bin hektar alanın etkilendiği Manavgat yangınının üzerinden 3,5 yıla yakın bir süre geçti. 2021 yılından bu yana bölgede yapılan ağaçlandırma çalışmalarını ve afetlere yönelik atılan önlem adımlarını Manavgat’taki yetkililerle konuştuk. 9. Köy’e konuşan Manavgat Belediye Başkanı Niyazi Nefi Kara, Cumhuriyet tarihinin en büyük yangınından bu yana geçen süreci “Devasa bir çam ormanı yok olmasına rağmen yangına davet çıkaran yapısal sorunlar devam ediyor” diyerek yorumladı. Orman yangınlarıyla mücadelenin büyük bir eşgüdüm ve organizasyonla yapılması gerektiğini söyleyen Kara orman köylülerini hatırlatarak sorunu şu sözlerle tarif etti:
“Orman köylülerinden vazgeçildiğini gördük. Daha da önemlisi ormanda hayvanların otlatılması, ormanda yaşayan köylülerin, Yörüklerin yaylalarda hayvanlarını beslemesini yasakladılar. Binlerce yıldır Anadolu’nun kültürü olan, davar, keçi, koyun otlatmasını yasakladılar. Birçok çoban hayvanlarını satıp o hayattan kopmak zorunda kaldı. Şimdi de işçi olarak çoban arıyorlar. Ne yazık ki aileden geçen çobanlığı önlediler. Onlar ormanların temizliğini yapıyorlardı. Oraların bekçiliğini yaparak güvenliğini sağlıyorlardı. O hayvanların geçtiği yollardaki patikalar yangınları önleyici bir set sağlıyordu. Bunu yok ettiler. Arkasından da orman köylülerini azalttılar. Orman köylüleri orada yaşayıp ekmek paralarını oralardan kazandıkları için ormanları gözü gibi koruyorlardı. Onların ekmek teknesiydi. Bunlar ortadan kalktıktan sonra orman yangınları için de gerekli tedbirlerin alınmamış olduğunu gördük.”
Niyazi Nefi Kara
O dönem yangın daha sönmeden verilecek konut tiplerinin paylaşılmasının yarattığı kuşkunun bitmediğini belirten Kara, kesimlere ilişkin de soru işaretlerini sıraladı. Belediye Başkanı Kara, “O zaman önceden hazırlık mı vardı diye soru işareti oldu. Yine o dönem orman, ağaç kesme ihalelerini anlattılar; bazı alanlarda ölçüm olmadan, şu dağdan şu dağa kadar sen kesip satacaksın. Bunu yaparken bazı ihaleleri öyle yapmışlar ki yanmamış, sağlıklı olan orman bile kapsam içinde kaldı. Bu ağaçlar kesildi ve tırlarla taşınarak götürüldü. Nereye gittiği belli değil. Kimin aldığı belli değil. Parası kime gitti belli değil. Böyle kilometrelerce olan bir çam ormanının ağaçları dünyaya yetecek bir şeydi. İç kesimlerde yeterince ağaçlandırma da yapılmadı. Oralar defne, keçiboynuzu, kekik cennetiydi. Bölgenin kendi aromatik yapısı yanında endemik bitkiler vardı. Bunların hepsi yok oldu” diye konuştu.
Yangının çıktığı iki bölge arasında kilometrelerce fark olduğunu vurgulayan Kara, yangın uçak ve helikopterleriyle birlikte ekipman yetersizliğini hatırlatarak, “O dönem maalesef iki durum karşımıza çıktı; ya yeterince önlem alınmadı ya da bir kasıt vardı. Aynı zamanda bugünden geriye dönüp baktığımızda acaba bizim arazilerimiz ormansızlaştırılıp ileride yapılaşmaya mı açılacak soruları akıllara gelmişti. Halen daha bunların planlandığı ihtimalini düşünmemek elde değil. Cumhuriyet tarihinin en büyük yangını belki söndürüldü ama ekonomik, sosyolojik ve ekolojik etkileriyle yüreğimizde sürüyor” ifadelerini kullandı.
Afetlerle ilgili kamu kurumları ve sivil toplum örgütleriyle koordinasyon halinde olduklarını bildiren Kara, merkezi hükümetin uygulamalarıyla ekipmanlarıyla felakete hazır olması gerektiğini ifade ederek şöyle konuştu:
“İvedi olarak Afet İşleri Müdürlüğü’nü kurduk. Başına da bir mühendis getirerek nitelikli bir ekip oluşturduk. Nitekim ne zaman bir afet olacağını bilemeyiz ama hazırlıklı olmak bizim elimizde. Ayrıca Manavgat’a yerel yönetim dışında 20-25 yıldır kamu yatırımının olmadığını görüyoruz. Bize ayrılan ödenek 250-300 bin kişiye yönelik ancak turizm giriş çıkışlarıyla 8-9 ay boyunca milyonlarca insana hizmet veriyoruz. Bence özellikle bu duruma sahip turizm bölgelerine ayrıca ödenek verilmeli.“
Şenay Malbora
TEMA Vakfı Manavgat Temsilcisi Şenay Malbora ise esas meselenin yangını çıkaran koşulların ortadan kaldırılması olduğunu belirtti. Önlemlerin felaket gelmeden, kıvılcım yangına dönüşmeden şimdiden alınması gerektiğini ifade eden Şenay Malbora, “Bu süreçte Yeniden Yeşerteceğiz kampanyamızla birlikte elimizden gelen desteği sağlamaya çalıştık. Tabii ki esas sorun yangının çıkmamasıdır. Buna yönelik koşulların oluşturulması ve tedbirlerin alınmasıdır. Ancak ben yangın söndürüldükten sonra yapılan ağaçlandırma faaliyetlerinin olumlu ilerlediğini düşünüyorum” dedi. Kamu kurumlarıyla koordinasyon halinde fidan bağışı ve ekim faaliyetlerinin sürdüğünü vurgulayan Malbora, şunları söyledi:
“Orman arazileri hazinenindir. TEMA’nın değil. Bizim her sene yenilenen protokollerimiz var. Eğitim çalışmaları ve fidan bağışları da bu protokollerin içinde yer alıyor. Bizim sloganımız umut yeşertiyoruz. Umut yeşertmeye devam edeceğiz. Biz olumlu bakmak ve umut aşılamak durumundayız. Üstatlarımız Hayrettin Karaca ve Ali Nihat Gökyiğit bize bunu öğretti.“
Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan alınan bilgiye göre usulsüzlük tespit edilen ağaç ihalelerine dair soruşturmalar ve yargılamalar devam ediyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.