Cengiz Aldemir / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos
Yaşam koşullarının büyük kentlerde giderek zorlaşması, kent yoksulluğunun derinleşmesi tersine göçü hızlandırdı. TÜİK verilerine göre, büyük kentlerden göçün temel nedenleri arasında “daha iyi konut ve yaşam koşulları” geliyor. Ancak kentlerden kırsala göç edenleri başka sorunlar bekliyor. Türkiye tarımının içinde bulunduğu krizin çözülmesi gerektiğini söyleyen uzmanlara göre, kırsalda dönüşüm şart! Uzmanlar özellikle iklim değişikliği ve insan kaynaklı afetlere karşı uyarıyor…
Türkiye Ormancılar Derneği Başkanı Ahmet Hüsrev Özkara, ülkenin yukarı havzalarında ortaya çıkabilecek sel baskını, toprak kayması ve erozyonların ciddi boyutlara ulaştığı uyarısında bulundu. Özkara, ülkenin sosyo-ekonomik şartları dikkate alındığında ilgili kurum ve kuruluşların bir araya gelerek, bütüncül bir anlayışla projelerin acilen uygulamaya konulması gerektiğini söyledi.
Orman köylülerine ve kooperatiflerine çok önemli haklar verilmesine karşın uygulamada yeterince faydalandırılmadıklarına dikkat çeken Özkara, günümüz koşullarına uygun devamlılığı olan kooperatifçiliğin hayata geçirilmesinin önemine vurgu yaptı.
Uzun yıllar boyunca kırsalın yaşadığı ekonomik ve sosyal yetersizlikler nedeniyle kente göçlerin gerçekleştiğini ve kırsalda genç nüfusun giderek azaldığını söyleyen Özkara, AKP’nin neoliberal politikaları sonucunda kırsaldakilerin düşük, güvencesiz, sağlıksız yaşam ve çalışma koşullarında yaşama tutunmaya çalıştıklarını söyledi. Özkara, bu durumun kırsal alandaki demografik yapıyı etkilediğini, kent yoksullarının ise yeniden kırsala dönüş arayışlarında olduğu tespitini de paylaştı.
Artan orman yangınları ile de kırsal dönüşümün zorunlu hale geldiğinin altını çizen Özkara şöyle konuştu:
“Son yıllarda yaşanan küresel değişim/küresel krizin çarpan etkisi nedeniyle ormanlarımızda adet/alan olarak çıkan yangınlar, özellikle Akdeniz ekosisteminin etkisindeki 12,5 milyon hektar orman alanının içi ve bitişiğinde yaşayan orman köy/mahallelerini zor durumda bırakmaktadır. Bu durumun hızla düzeltilmesi ve orman yangınlarında mücadelede köy/mahalle yerleşim yerlerinin hazır hale getirilmesi, tahliye planlarının yapılması ve aktif bir şekilde köylerini yangınlara karşı savunabilecek mekanizmaların kurulması artık bir zorunluluktur.”
Özkara, orman kırsalında yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
Özkara, kırsal ve orman alanlarında yapılmaması gerekenleri de sıraladı:
“Çevre yönetimi ve verimliliği” konularındaki araştırmaları ve eğitimleriyle öne çıkan Doçent Dr. Yücel Çağlar ise “kırsal alan” olarak bakılan hobi bahçelerini eleştirdi. Çağlar, hobi bahçelerinin kırsal alan olmadığını belirterek, bunların doğaya ve çevreye zarar verdiğini savundu.
İki kuşaktır kentli olanların “kırsalcılık” tutkusunu eleştiren Çağlar, “Kırsalın doğasıyla ilgili hiçbir bilgisi olmayan ve giderek yaygınlaşan böylesi yönelimler kırsal çevre sorunlarına yol açan bir başka örnek. Bunların yarattığı görüntü kirliliği bir yana toprak ve su kaynaklarına, yabanıl yaşantıya zarar verirken, konumuna bağlı olarak yakınındaki orman ekosistemlerinde yangın olasılığını da artırmaktadır” diye konuştu.
Kırsal alanların vahşi bir şekilde talan edildiğini vurgulayan Çağlar, “Kırsal çevre sorunlarının başında, henüz el değmemiş alanları bozacak gelişmelerin durdurulmasına yönelik çalışmalar gelmektedir. Bu alanların korunmasına ilişkin çalışmalar yapılmalıdır. Ayrıca özel koruma yapılarının statülerinin oluşturulması gerekir. En son aşamada ise dokunulmuş kırsal alanlara müdahale etmek gerekir” dedi.
Sorunun çözümünün toplumsal, kültürel, ekonomik ve siyasal, zorlu bir savaşım gerektirdiğini söyleyen Çağlar şöyle devam etti: “Henüz el değmemiş ‘kırsal’ dediğimiz ortamların doğasından, kendi dinamiklerinden kaynaklanan herhangi bir sorunu yok. Henüz el değmemiş kırsalın doğasından kaynaklanan ne oluyorsa o sorun değil dönüşümdür. İzin verin de kırsal istediği gibi dönüşsün” diye konuştu.
Son yıllarda içi boşaltılan “üstün kamu yararı” söylemlerini de eleştiren Çağlar, kırsal kesimin sorunlarının çözülebilir olduğunu örneklerle ortaya koyarak konuşmasını şöyle tamamladı:
“Ülkemizde yüksek yargıda bile ‘kamu yararı’ üzerinde bir anlaşmaya varılmamıştır. Bu nedenledir ki ülkemizde herkes ya da birim, kafasına göre bir ‘kamu yararı’ tanımı yapabiliyor. Ülkemizin ekolojik koşulları en dar alanda bile hem yatay hem de dikey olarak öylesine değişken ki, bahçenizin doğasını gerektiğince tanımanız bile birkaç yılınızı alabilir. ABD’deki Tennessee Vadisi, Güney İtalya’daki Mezzogiorno Bölgesi; onlar bir yana en azından başlangıçtaki GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi), Tokat Sel Havzası Islah Projesi, Çakıt Çayı Erozyon Kontrol Projesi vb. olmaz denmesin yeter ki“
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.