İpekten elde ettikleri kutnu kumaşının her deseninin ve renginin ayrı anlamlara geldiğini de belirten Mekki, “Kutnu kumaşının anavatanı Konya. Kumaş ilk olarak Anadolu Selçuklu Dönemi’nde ortaya çıktı. Karadeniz yöresinden tutun Özbekistan’da bile kullanılır. Her yörenin kumaşının desenleri ve renkleri farklıdır. Renklerin desenlerin anlamları vardır. Eskiden başka şehirde yaşayan akrabalar giydikleri kuşanların şekilleriyle birbirlerini tanıdıkları olurdu. Giydikleri kumaşın şekline ve rengine bakarak ‘Sen şu ailedensin’ diyebiliyorlardı. Örnek verecek olursak; sarı renkli kumaşları bebekler için kullanırlar çünkü bebeklerde olan sarılık denilen hastalığa yakalanmamasını sağladığı düşünülür. Yeşil renkli kumaşları dini özel günlerde, yani mübarek zamanlarda takılır. Kutnu kumaşı temelde üçe ayrılır. Bunlar; saten, meydaniye jakar, bağlama ikat olarak sıralanır. Yaklaşık bin 368 tane desen çeşidi bulunur. Misafirlik desenler ayrı, bekarların giydiği desenler ayrı, velilerin giydiği desenler ayrı olarak sıralanır” dedi.
Mekki, yaptığı zanaatın unutulmasının en büyük sebeplerinden birinin Türkiye’de Ahilik kültürünün bitmesi, diğer sebebin ise çırak yetiştirememeleri olduğunu belirtti:
“Tabii ki küçük yaşta çocuk çalıştırmanın kanunen yasak olduğunu biliyoruz. Bizi küçükken Belçika’da kasaba gibi bir yere götürmüşlerdi ve orada 70 yaşlarında bir çiftin yanında 5-6 tane çırak vardı. Bu çocuklar küçük yaşta bir şeyler öğrendiler ve eminim şu anda hepsi bir iş sahibidir. Ağaç yaşken eğilir. Küçük yaşta bu işleri öğrenmeleri onlar için kazanç olacaktır. Bu konuda bakanlıklarımız çalışmalar yapıyor umarım bu sorunu uygun yollarla çözüme kavuşturacaklardır.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.