Ece Deniz
Kadın Dayanışma Vakfı’nın kadın sığınma evlerinde kalan kadınların sığınak deneyimlerine odaklanan raporu, sığınan kadınların kendilerine yeni bir hayat kurmakta zorlandığını ortaya çıkardı. “Kadınların Sığınak Deneyimleri ve İhtisaslaşmış Sığınaklar” Başlığıyla Ocak 2024’te yayımlanan raporda, 1993 yılından 2023’e kadar olan 30 yıllık süreçte kadın sığınaklarında kalan kadınların yaşadığı zorluklar, şiddete karşı yetersiz politikalar ve sığınak çalışanların ihtiyaç duyduğu psikolojik desteğin sağlanmadığı belgelendi.
Raporda, kadın sığınaklarının psikolojik ve fiziksel yetersizlikleri nedeniyle şiddete maruz kalan kadınların, kadın sığınakları yerine diğer alanlardaki sığınakları (barınma sığınağı vb.) tercih ettiği bilgisi de yer aldı. Rapora göre, sığınak çalışanlarının ve sığınaklarda kalan kadınların sığınaklar hakkındaki şikayetleri ve beklentileri farklı olurken, LGBTİ+’ların ve mülteci kadınların sığınağa kabul edilmesi ise sığınak çalışanlarının tutumuna bağlı kaldı.
Kadın Dayanışma Vakfı’ndan İlgi Kahraman, rapor konusunda 9. Köy’e yaptığı açıklamada, sığınakların “barınma” ve “şiddete karşı kadınları koruma” başlıkları üzerinden ikiye ayrıldığını belirtti. Kadınların fiziksel olarak daha yeterli buldukları için barınma sorunu için tasarlanan sığınaklara başvurduklarını, kadını şiddetten korumak amaçlı açılmış sığınaklarda kalmayı istemediklerini vurgulayan Kahraman, bunda kadın sığınaklarında güvenlik için konulan telefon yasakları, kadınların sığınağa giriş çıkış saatlerinin belli olması gibi unsurların etkili olduğunu söyledi.
“Trans bir kadının sığınağa kabulü sığınak çalışanının insafına kalmış”
Sığınak sayılarının ve sosyal desteklerin oldukça yetersiz olduğunu da söyleyen Kahraman, şöyle konuştu; “Örneğin trans kadınlar söz konusu olduğunda süreç kişisel inisiyatiflerle ilerliyor. Trans bir kadının sığınağa kabul edilmesi o an sığınak çalışanının tutumuna bağlı. Mülteci kadınlar için de süreç zor. Örneğin bir sığınak mülteci kadından şiddet gördüğüne dair belge istemiş. Ortada kanıtlanabilecek bir şiddet olmayabilir. Bunu kimse düşünmüyor.”
“Kadın ‘ya eve dönmek zorunda kalırsam’ korkusuyla sığınağa hiç başvurmuyor”
Kahraman, kadınların sığınakları otel gibi kullandığına dair bir algı olduğunu ve çoğu sığınak çalışanının da böyle düşündüğünü söyledi. Kadınların sığınaktan ayrıldıktan sonra hayata nasıl atılabileceklerini bilemedikleri için sığınakta kalma süresi bitince başka bir kadın sığınağına geçtiklerini ya da başka bir şehirdeki sığınağa yerleştiklerini aktaran Kahraman, şöyle konuştu:
“Sığınak sığınak gezen kadınlar var. Kadınlar eve çıktıklarında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 1 aylık kira desteği veriyor ama bunun için evin tutulmuş olması, elde bir kira kontratının olması gerekiyor. Kadın işe girse bile asgari ücretle kirasını vermesi, çocuğunu kreşe göndermesi ve hayatını sürdürebilmesi çok zor. Bu yüzden tekrar şiddet gördüğü eve dönmek zorunda kalır diye bazı kadınlar hiç sığınaklara başvurmuyor. Başvurup hayatını kuramayan, ekonomik zorluklarla baş edemeyen kadınlar da mecburen sığınak değiştirerek barınma sorununa geçici çözümler buluyor.”
Kahraman, devletin sığınaklarda kalan kadınlara karşı tavrını da “Kadın geziyor, sanki keyfi olarak bu sığınaklarda kalıyor gibi bir düşünce var. Oysa kadın şiddete uğradığını kaç defa karakola bildirmiş. Ama gerekli süreç işletilmemiş” sözleriyle eleştirdi.
Kahraman, sığınaklarda hem çalışanlar için hem de kadınlar için gerekli psiko-sosyal çalışmalarının yürütülmesinin ve kadınların sığınak sonrası yaşama hazırlanmasının önemine de vurgu yaptı.
“Sığınaktan bağımsız yaşama geçiş için ara mekanizmalar şart”
Türkiye’nin devlet ve belediye tarafından yönetilmeyen tek özel kuruma ait sığınağı Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’na ait. Mor Çatı’dan Leyla Soydinç, belediyelerin nüfusu 100 binin üzerinde olan her ilçede bir kadın sığınağı açma yükümlülüğünü yerine getirmemesinden şikayetçi.
Yeterli sayıda sığınak olmadığı gibi 12 yaş üstü erkek çocuğu olan veya 60 yaş üstü kadınların bu sığınaklara erişiminin de ayrı bir sorun teşkil ettiğine değinen Soydinç, şöyle konuştu; “Türkiye’de sığınak ve bağımsız yaşam arasında ara mekanizmalar yok. Kadınlar bir anda sığınaklardan çıkıp yetersiz sosyal destek mekanizmalarıyla hayat kurmaya çalışıyor ki bu hiç gerçekçi değil. Kadınları mümkün mertebe var olan kaynaklara yönlendirmeye çalışıyoruz. Ancak yalnızca yönlendirmekle kalmayıp kadınların alamadıkları desteklerle buluşmaları için kurumlara baskı kuruyoruz, ısrarcı oluyoruz.“