Berfin Şahin
Eurostat’ın Ocak 2025 verilerine göre, Türkiye yüzde 99,9 ile Avrupa’da eğitim enflasyonunun en yüksek olduğu ülke oldu. İkinci sırada yer alan Hollanda ise yüzde 12,2 ile aradaki uçurumu gözler önüne serdi. TÜİK’in Şubat 2025 TÜFE verileri de benzer bir tabloya işaret ediyor. Eğitim, yıllık yüzde 94,9 ve aylık yüzde 9,92 artışla zam şampiyonu oldu. Eğitimcilere göre, artan eğitim maliyetleri velileri borçlandırırken, çocukları da güvencesiz iş gücüne ve erken evliliğe sürüklüyor.
Eğitim enflasyonu verilerini 9. Köy için değerlendiren Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, eğitim maliyetlerindeki artışın temelinde neoliberal politikaların yattığına işaret etti. Eğitimin “piyasalaştığını” vurgulayan Irmak, “Eğitim, devletin asli bir kamusal hizmeti olması gerekirken, özel sektörün ve piyasanın insafına bırakılmış durumda.” dedi.
Artan eğitim masraflarının düşük gelirli aileler için eğitime erişimi zorlaştırdığını vurgulayan Irmak, “Çocukların eğitimlerini
sürdürebilmesi için veliler borçlanmak, ikinci bir iş yapmak ya da temel ihtiyaçlarından, örneğin gıda harcamalarından kısarak bütçe oluşturmak zorunda kalıyor.” görüşünü dile getirdi. Irmak’a göre, beslenme, ulaşım ve kırtasiye giderleri gibi kalemlerdeki yüksek artışlar, öğrencilerin okula devamını ve başarılarını olumsuz etkiliyor.
Son üç yılda ilkokul ve ortaokul düzeyinde bir öğrencinin yıllık eğitim maliyetinin en az üç kat artış gösterdiğinin altını çizen Irmak şu
görüşleri dile getirdi: “Okullardaki hijyen malzemelerinin eksikliği, kaynak kitap zorunluluğu, bağış adı altında alınan ücretler gibi faktörler, eğitimi bir hak olmaktan çıkarıp bir ayrıcalık haline getirmeye başladı. Veliler artık sadece kırtasiye masraflarıyla değil, ulaşım, yemek, ek materyal ve okul katkı payları gibi birçok kalemde yüksek maliyetlerle karşılaşıyor. Lise ve üniversite düzeyinde bu oran daha da yüksek seyrediyor. Bu nedenle özellikle üniversitelerde çok sayıda öğrenci okul bırakmak ya da kayıt dondurmak zorunda kalıyor.”
Eğitimde tasarruf politikalarının olumsuz etkilerine dikkat çeken Irmak, bu sorunun ortadan kalkması için atılması gereken adımları şu şöyle sıraladı:
Mevcut politikaların devam etmesi halinde eğitimin tamamen ticarileşme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını anlatan Irmak, “Devlet okulları niteliksizleşirken özel okullar ve etüt merkezleri daha fazla yaygınlaşacak. Uzun vadede bu durum, sınıfsal farklılıkların keskinleşmesine ve toplumsal eşitsizliğin artmasına yol açacak.” görüşünü dile getirdi.
Maaşlarının alım gücü düştüğü için birçok öğretmenin ek iş yapmak zorunda kaldığını söyleyen Irmak ayrıca, özellikle köy okullarında görev yapan öğretmenlerin, öğrencilerinin temel ihtiyaçlarını karşılamak için kendi maaşlarından harcama yapmak zorunda kaldığına dikkat çekti.
Öğrenci Veli Derneği Ankara Şube Başkanı Hülya Daran Deveci’ye göre eğitim enflasyonunun tek nedeni kötü ekonomi değil. Devlet
okullarda eğitimin niteliğinin düşmesi ve bilimsellikten uzaklaşması nedeniyle velilerin özel okullara yönelmesi.
“Özel okul fiyatlarının okul sahiplerinin inisiyatifine bırakılması ve bu yönde milli eğitim bakanlığının denetiminin zayıf olması fiyat artışlarının yani eğitimde enflasyonun yüksek olmasına yol açıyor. Bunun için fiyatı çok yüksek düzeyde artıran okulları diğer okullar da izleyince eğitimde yüksek enflasyon olgusu da tetikliyor.”
Düşük gelirli kesimlerin, çocukların beslenmesinden kitap masraflarına, kıyafetlerinden eğitim araç ve gereçlerine kadar pek çok kalemi kısmak zorunda kaldıklarını söyleyen Deveci, bu kötü koşullardan en çok kız çocuklarının etkilendiğini söyledi: “Geçim sıkıntısı çeken ailelerin en önce vazgeçebilecekleri şey çocuklarının okuldan almak oluyor çünkü devlet okullarında da eğitim hakkına ulaşmak artık epey bir maliyetli hale geldi. Eğitim maliyetinin çok yüksek olması yine her zaman ve her yerde olduğu gibi en çok kız çocuklarını olumsuz etkiliyor. Okuldan uzaklaşan kız çocukları erken yaşta evlendirilmek tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlar. Ardından bu sistemin küçük yaşta çocuk işçi üreten bir mekanizmaya dönüşmesine tanık oluyoruz. Çocuklar okullardan alınıp işgücüne dahil edilebiliyor.”
Öğretmenlerin de artan enflasyondan son derece olumsuz etkilendiğini vurgulayan Deveci, “Nihayetinde öğretmenler de aynı
zamanda (genel olarak) birer veli ve kendi çocuklarının eğitim harcamalarını da yüklenmiş durumda. aynı zamanda öğrencilerin maddi yoksunluk açlık ve susuzluk çekmeleri onları elbette ki derinden etkiliyor.” görüşünü dile getirdi.
Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) tarafından hazırlanan 2024-2025 eğitim-öğretim yılı raporuna göre, okullarda terk oranı arttı. Okul
terkinin en yaygın görüldüğü ortaokuldan liseye geçiş aşamasında okulu bırakanların sayısı 2 milyon 9 bin 480’e ulaştı. Açık öğretim
ortaokuluna devam eden öğrencilerin toplam öğrenci sayısına oranı ise önceki yıl yüzde 3,2 iken, bir sonraki yıl yüzde 6,1’e yükseldi.
Okul terkinin yanı sıra, artan çocuk işçi sayısı da bu verilerle paralellik gösteriyor. TÜİK Hane Halkı İşgücü Araştırması 2023 yılı sonuçlarına göre 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma oranı yüzde 22,1 oldu.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.