TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK’ten ortak ses: “Geçinemiyoruz!”
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK’ten ortak ses: “Geçinemiyoruz!”
Türkiye'deki ekonomi, yıllardır ortak hareket etmekten kaçınan TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK’i biraraya getirdi. Ayrı ayrı miting yapma kararlarını ortak bir deklarasyonla kamuoyuna duyuran üç konfederasyon, gerekçelerini 9. Köy'e anlattı. TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ağar, "TÜRK-İŞ sokağa çıktığı zaman bunun bir anlamı vardır" derken, HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Değirmenci "Hükümetler tarafından çıkartılan yasaların yeterli olmadığını görüyoruz, bunu meydanlarda haykırıyoruz" diye konuştu. DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu ise "DİSK’li işçiler üretimden gelen gücümüzü kullanmak da dahil olmak üzere işçi sınıfının tüm meşru mücadele araçlarını kullanmakta kararlıdır" dedi.
Ekonomik kriz, Türkiye’nin uzun süredir biraraya gelmeyen TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK’i ortak bir bildiride birleştirdi. Üç konfederasyonun genel başkanları 9 Ağustos’ta ortak bildiri imzalayarak, hükümete işçi kesiminin taleplerini ilettiler. Üç örgüt ayrıca bu talepleri Türkiye’nin farklı noktalarında ayrı ayrı düzenleyecekleri mitinglerle gündeme getireceklerini de duyurdular.
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK ortak bildirisinde, vergi yükünün azaltılması, enflasyon karşısında eriyen işçi ücretleri ve emekli maaşlarının iyileştirilmesi gibi somut taleplerle birlikte işsizlik, güvencesiz ve kayıt dışı istihdam, iş kazaları, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, sendikal örgütlenmenin önündeki engellerle mücadele talepleri yer aldı.
Ramazan Ağar
“Türk-İş sokağa çıktığı zaman bunun bir anlamı vardır”
TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, “Zordayız Geçinemiyoruz” sloganıyla yola çıktığı eylem sürecini 20 Ağustos’ta 81 ilde basın açıklaması gerçekleştirerek başlattı. TÜRK-İŞ ayrıca, 26 Ağustos’ta Tekirdağ Çerkezköy’de ve 3 Eylül’de Zonguldak’ta miting düzenledi. Ekim ayının ortasında Ankara’da ülke genelinde etkili olacak büyük bir miting yapmayı hedefleyen TÜRK-İŞ’in Genel Başkan Yardımcısı ve Yol-İş Sendikası Genel Başkanı Ramazan Ağar, yaptıkları ve yapacakları eylemlerin ayrıntılarını 9. Köy’e anlattı.
Eylem kararını TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK olarak birlikte aldıklarını ancak mitingleri konfederasyonlar olarak ayrı ayrı yapacaklarını ve yapılan yerlerde birbirlerine destek vereceklerini söyleyen Ağar, “Eğer işçi mutsuzsa, memur mutsuzsa, emekli mutsuzsa, esnaf mutsuzsa, çiftçi mutsuzsa bunların hepsi şikayetçiyse Türkiye’de bir sorun var demektir. Bunlara çözüm bulacak ülkeyi yönetenlerdir” diye konuştu.
“Zordayız Geçinemiyoruz” diye yola çıktıklarını söyleyen Ağar, eğer TÜRK-İŞ sokağa çıkıyorsa, bunun çalışma hayatında çok büyük bir sıkıntı ve dengesizlik olduğu anlamına geldiğini düşündüklerini vurguladı. Sokağa çıkmadan önce hükümete rahatsızlıklarını ilettiklerini ancak sonuç alamadıklarını da ifade eden Ağar şöyle konuştu:
“Tasarruf genelgesinden rahatsız olduğumuzu ve genelgenin hiç tasarrufla alakası olmadığını da söyleyebiliriz. Kamuda servislerin kaldırılmasıyla tasarruf olmaz bunu da izah ettik. Bunların hep düzelmesi gerektiğini söyledik. Bu bizim meydanlara çıkmadan önceki bütün taleplerimizi hükümet biliyor. Bir ilerleme olmadığı müddetçe biz sokağa çıkmaya devam edeceğiz. Yani biz şöyle diyoruz; ‘TÜRK-İŞ çıktı yola, eğer bu taleplerimize cevap verilmezse hiç vermeyeceğiz mola.“
Ekim ayında Ankara’da gerçekleştirecekleri mitinge bütün sivil toplum örgütlerinin ve siyasi partilerin de katılımını beklediklerini belirten Ağar, “Biz devletimizin hiçbir zaman zarar görmesini istemeyiz ama ülkeyi yönetenleri de akıllarını başına alıp, şapkalarını önüne koyup bu ülkenin insanı neden sıkıntılı, neden sokağa çıkıyor, niye feryat ederek, bağırarak sesini duyuruyor onu da ciddiye almaları gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Ramazan Ağar, mitinglerin ardından işçilerin taleplerinin karşılanmaması halinde neler olabileceğini ise şu sözlerle ifade etti; “TÜRK-İŞ’in sokağa inmesi ciddiye alınmazsa geçmiş yıllarda nasıl hükümetler düşürdüğümüzü biliriz. 1995 yılında Tansu Çiller’in hükümetini biz TÜRK-İŞ olarak Kızılay’da yapmış olduğumuz 500 bin kişilik mitingle düşürdük. Yani herkesin şapkasını önüne alıp düşünmesi lazım. Yapılan mitingler etkili olmazsa siyasi cezasını artık geçmiş yıllarda olduğu gibi sandıklarda millet verir diye düşünüyoruz.“
HAK-İŞ de sokakta
23 Ağustos’ta Kayseri mitinginin ardından 5 Eylül’de Kocaeli’nde, 13 Eylül’de Gaziantep’te “Haklarımız İçin Meydanlardayız” mitingi düzenleyecek olan HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı ve Özçelik İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci de mitinglerin tek gerekçesinin ekonomik sebepler olmadığını, sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılmasını da talep ettiklerini söyledi. Mevcut sendikal yapının Türkiye’ye yakışmadığını söyleyen Değirmenci, “İş yerlerinde dünya ortalamasının üzerinde iş cinayetleri oluyor. Hükümetler tarafından çıkartılan yasaların yeterli olmadığını görüyoruz, bunu meydanlarda haykırıyoruz. Çalışanlar, ücretiyle geçinenler, emekliler, memurlar kısacası herkesin Türkiye’de sorunu var” dedi.
Yusuf Değirmenci
Eylemlere karar vermeden önce hükümetlerin yapmış oldukları uygulamaların eksikliklerini ve alternatiflerini rapor haline getirerek başta Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmak üzere hükümet yetkililerine defalarca götürdüklerini belirten Değirmenci hep, “Evet ilgileneceğiz, haklısınız, olması lazım ama Türkiye’nin bugünkü şartlarında biraz daha sabredilmesi gerekiyor” yanıtı aldıklarını, bu yanıtlar karşısında da meydanlara inmek zorunda kaldıklarını söyledi:
“Bu iş ya olacak ya olacak. Biz bu deveyi gütmek zorundayız, diyardan gitmek gibi bir derdimiz yok çünkü biz bu ülkenin HAK-İŞ olarak milli ve yerli kuruluşuyuz. Ama hükümetin aleyhine hükümeti incitici, kötüleyici kelimeler kullanmıyoruz. Eksikler var, yanlışlar var bu politikalarla bu ülkenin mağdur insanlarının refaha kavuşamayacağımızı düşündüğümüzü dile getirerek onlara doğrusunu yaptırmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla birileri gibi slogan sendikacılığı değil, sonuç alıcı, ülkemizin ve milletimizin menfaatlerini öne çıkarıcı bir politika izliyoruz, bunu da yapmaya devam edeceğiz.“
Değirmenci, mitingler sonucunda herhangi bir iyileşme olmaması durumunda HAK-İŞ olarak sergileyecekleri tutuma ilişkin soruları ise, “Oturup sonuçlarına bakacaklarını” söyledi. Mitingler sonucunda işçinin dertlerine derman olmayan politikaların devam etmesi halinde, yeni bir eylem planı oluşturacaklarını ifade eden Değirmenci, “Bir yola çıkarken 22 yıl önce bugünkü yönetimler ‘Gelir dağılımındaki adaletsizliği gidereceğiz, halkın refah seviyesini yükselteceğiz’ dediler. Bu sözlerini hatırlamaları gerekiyor” diye konuştu.
DİSK’ten iş yeri eylemleri ve mitingler
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise “Gelirde Adalet Vergide Adalet” sloganıyla DİSK’in eylem planını 21 Ağustos Çarşamba günü Gebze’de açıkladı. Bu kapsamda Ağustos ayının son haftasını iş yeri eylemlerine ayıran DİSK, Eylül ayının ilk haftasında tüm illerde yerel eylemler, 13 Eylül’de Mersin’de “Akdeniz ve Çukurova Bölge Mitingi”, 20 Eylül İzmir’de “Ege Bölge Mitingi”, İstanbul, Ankara ve diğer bölgeler için de ilan edecekleri günlerde miting yapacaklarını duyurdu. Çerkezoğlu, 9. Köy’e şu açıklamalarda bulundu:
“Türkiye tarihinin en ağır geçim krizlerinden biriyle karşı karşıyayız. Yoksuldan zengine büyük bir gelir transferi gerçekleştiriliyor. Sendikal haklar önündeki engeller, toplu pazarlık kapsamının daraltılması asgari yaşamaya mahkumiyetin en güçlü dayanağıdır. Bu nedenle ‘Artık Yeter! Geçinemiyoruz!’ diyerek ‘Gelirde adalet, vergide adalet, ülkede adalet’ istiyoruz. Toplumun her kesiminden destek alıyoruz çünkü sorunlarımız ortak. Gelirde adalet meselesi doğrudan doğruya politik bir mücadeledir. Sesimize kulak verilmediği noktada DİSK’li işçiler üretimden gelen gücümüzü kullanmak da dahil olmak üzere işçi sınıfının tüm meşru mücadele araçlarını kullanmakta kararlıdır.“
Toplu sözleşme uzmanı Mehmet Koçak ise 9. Köy’e yaptığı açıklamada işçi sendikalarını temsil eden üç büyük konfederasyonun 9 Temmuz’da yayınladığı bildiriyi sosyal diyalog bakımından önemli gördüğünü, toplumsal gerçeklikler ve ihtiyaçlar konusunda hükümetin atacağı adımlarda bu taleplerin de dikkate alınacağına inandığını belirtti.
Bu tür eylemlerin yapılmasının “işçilerin anayasa ve yasalardan kaynaklanan hakları olduğunu” ifade eden Koçak, eylemlere katılan işçilere herhangi bir yaptırım uygulanmaması gerektiğini ifade etti. Koçak, “İşçilerin ekonomik ve sosyal koşullarını etkileyen sorunlara karşı kısa süreli, barışçıl ve demokratik çerçevedeki protesto eylemleri sendika hakkı kapsamındadır ve yasalara aykırı değildir” diye konuştu.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.