DOLAR 32,5858 0.33%
EURO 34,8286 0.19%
ALTIN 2.508,290,97
Ankara
20°

PARÇALI BULUTLU

“Siz teknikten anlamazsınız, diyerek psikolojik şiddete maruz kalıyoruz”
  • 9.Köy
  • İnsan Hakları
  • “Siz teknikten anlamazsınız, diyerek psikolojik şiddete maruz kalıyoruz”

“Siz teknikten anlamazsınız, diyerek psikolojik şiddete maruz kalıyoruz”

Basın İlan Kurumu'nun ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın açıkladığı verilere göre basın sektöründe çalışanların üçte biri kadın. Basın İlan Kurumu'nun verilerine göre 2021 itibariyle basın ilanla alan gazetelerde çalışan 6 bin 969 kişinin 2 bin 351'i kadın. Oktay ise 2020 yılı itibariyle basın kartı sahiplerinin yüzde 25'inin kadın olduğunu açıkladı. Alanda güçlükle yer bulan kadınlar neler yaşıyor, medyadaki bu erillikle nasıl savaşıyor, kadın gazeteciler anlatıyor.

ABONE OL
11 Şubat 2023 14:35
“Siz teknikten anlamazsınız, diyerek psikolojik şiddete maruz kalıyoruz”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye’de 1990’ların başından itibaren özel yayın yapan kuruluşların sayılarının giderek artmasıyla medyada kadınların sayıları da artmıştır. Medyada çalışan kadınlar, görece daha üst konumlara gelebildikleri gözlenmiş olsa da genelde orta düzeydeki pozisyonlarda, erkekler ise yönetim kademesinde yer almıştır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in Mart 2021’de yayınlamış olduğu “İstatistiklerle Kadın” raporunda yer alan verilere göre, Türkiye nüfusunun yüzde 49,9’unu kadınlar yüzde 50,1’ini erkekler oluşturuyor. İstihdam verilerine gelince, erkeklerde bu oran yüzde 63,1 iken kadınlarda yüzde 28,7 oranında kalıyor. Nüfus yarı yarıya iken istihdam neredeyse üçte bir oranına tekabül ediyor.

Çalışma hayatında kadının durumu bu iken medyadaki durum nedir peki? Basın İlan Kurumu’nun verilerine göre, ülkemizde resmi ilan yayınıyla alakalı gazete sayısı 2021 yılı itibarıyla 997. Bu gazetelerde toplam çalışan sayısı ise 6.969 kişi. Bu sayının 4.618’ini erkek çalışanlar, 2.351’ini kadın çalışanlar oluşturuyor. Bu gazetelerde basın kartı sahibi olarak yalnızca 3.260 kişi çalışıyor.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesine verdiği yanıtta “31.12.2020 tarihi itibarıyla 15.148 basın kartı sahibi basın mensubu bulunmaktadır. Bu basın kartı sahiplerinden yüzde 25’i kadın, yüzde 75’i erkektir” diyor. Bu veriler, kadınların istihdamı konusunda basın sektörünün de genel çalışma hayatından farklı olmadığını gösteriyor bize.

Medyada orta düzeyli yöneticilikten üst kademeye çıkamayan kadınlar, genellikle yayın bölümlerinde yer alıyor; magazin sayfası, editörlük, yazı işleri, muhabirlik alanlarında çalışıyorlar. Medyanın  çeşitli alanlarında çalışan kadınlar neler yaşıyorlar, medyadaki erilliği en çok nerede ve nasıl hissediyorlar? Ankara’da farklı yayın organlarında ve farklı alanlarda çalışan kadın gazetecilere sorduk bu soruları.

“MEDYADAKİ ERİLLİĞİ STAJA BAŞLADIĞIM GÜN HİSSETTİM”

2010 yılından bu yana sektörün içinde olan Rüya Akkuş  sektörün erilliğini staja başladığı gün hissettiğini şu sözlerle anlatıyor: “Yanılmıyorsam kadın stajyer başladığı için kamera servisi bundan pek memnun olmamıştı. Onlar daha çok tripod ve 3g gibi yükte ağır aletleri taşıtabilecekleri birilerini istiyorlardı. Ama ben biraz iri olduğum için bunun altından tabi ki kalktım. Hatta kendimi ispat çabasına bile dönüştü bu bir süre sonra. Burnum düşse aldırmadım.  Uzun yıllar yargı alanına baktım. Bir savcının odasında 5 dakikadan fazla kalsanız ya da aynı savcı size üst üste 2 haber verse hemen ne konuştunuz diye sorardı meslektaşlarım. Hangi haberi aldın değil, ne konuştunuz? derlerdi.”

Gazeteci Akkuş bir haber kaynağı ile kıyafetinden kaynaklı yaşadığı anıyı da şöyle dile getiriyor: “İsim vermeyeceğim ama zamanında mevki sahibi bir devlet görevlisini bir tatil dönüşü mecburen uçaktan iner inmez ziyaret etmek zorunda kalmıştım. Çünkü sadece o, bana bilgi verebileceğini söylemişti. Haliyle kıyafetim de bir kamu binası için uygun değildi üzerimde askılı diye tabir edeceğim bir bluz altımda da kot vardı. Normal şartlarda bir ceket olsa sorun olmazdı omzum açık ziyaret etmezdim kendisi de böyle düşünmüş olacak ki kapıdan girer girmez bana çok seksi olmuşsun demişti. Çok utanmış ne diyeceğimi şaşırmıştım. Düşünün sadece omuz başlarım açıktı.”

” ‘SİZ TEKNİKTEN ANLAMAZSINIZ’ DİYEREK TEKNOLOJİ KULLANIMINI DA ERKEKLEŞTİREBİLİYORLAR”

Yıllardır medyanın çeşitli alanlarında çalışmış olan Öznur Değer ise bir kadın gazeteci olarak yaşadığı ayrımı şu sözlerle aktarıyor: “Sanırım kadın gazeteciler olarak en yoğun maruz kaldığımız durum cinsiyet eşitsizliği. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği bizlerin de en çok dem vurduğu ortak kaygılardan biri. Örneğin erkek meslektaşlar, sahada aktif çalışırken bizlere mesleki anlamda müdahale etmeyi kendine hak ve had görebiliyor. Biz kadınlardan daha iyi görüntü ve fotoğraf çektiklerini rahatlıkla iddia edebiliyor hatta “Siz teknikten anlamazsınız” gibi cümlelerle teknik ve teknolojik kullanımı da “erkekleştirebiliyorlar.” Kendimizi elbette ki erkeğe kanıtlama çabasına girmeyiz, ancak bize dayatılan biraz da bu. Kadına yönelik nefret politikalarından nasibimizi alıyoruz ne yazık ki.”

“ERİL KÜMELENME NEDENİYLE BİZE ALAN TANIMIYORLAR”

Erkeklerle eşit ücreti alamamaktan çok şikayetçi olduğunu söyleyen Akkuş bu durumu “Benimle ayni işi yapan bir başka erkek muhabir daha kıymetli. Erkekler, doğu ailelerinde nasıl soyun devamı gibi görülüyorsa sektörde de öyle. Daha çok iş yapar daha çok koşar gibi değerlendiriliyor ki asla pratikte böyle değil ama nedense eril kümelenme nedeniyle bize alan tanımıyorlar” ifadeleriyle anlatıyor.

Öznur Değer de alanda çalışan kadın gazeteci sayısının azlığına dikkat çekerek şunları söylüyor: ” Yalnızca ülkeyi değil, tüm dünyayı sarmalayan erkek zihniyetinin yoğun hissedildiği alanlardan biri de basın. “Erkekleştirilmeye” çalışılan birçok alan gibi basın alanında da yoğun bir erkeklik hissediliyor. Alanda çalışan kadın sayısının azlığı nedeniyle erkek aklın ve zihniyetinin bir sonucu olarak biz kadın gazeteciler erkek meslektaşlarımız tarafından da “şiddete” maruz kalabiliyoruz. Burada şiddetten kastım salt bir kaba fiziki şiddet değil elbette, psikolojik, ruhsal, duygusal vb. birçok şiddet türüne maruz kalabiliyoruz. Örneğin kadın gazetecilerin daha titiz, özenli ve dikkatli çalıştığını belirtebilirim. Ancak buna karşın çoğu zaman erkek meslektaşlar tarafından öteleniyor, ikincil plana itilebiliyoruz. Çünkü biz “kadınız.” Ve bir erkekten “daha iyi” (mesleki anlamda) olduğumuz düşünülemez, kabul dahi edilemez.”

“KADIN VE KÜRT GAZETECİ OLMAK ÇOK ZOR”

Kadın kimliğinin yanı sıra Kürt kimliğinden kaynaklı da ayrımcılığa maruz kaldığını ifade eden Değer “bu durumu haber kaynaklarımın “ideolojik” hakaretine bir “gerekçe” sunabiliyor” diyor. Değer, Kürt ve kadın gazeteci olmanın zorluklarını şu sözlerle anlatıyor: “Üzülerek belirtmeliyim ki zaman zaman Kürt olduğumu gizlemek durumunda kalabiliyorum. Bu belki de benim için mesleğin en yaralayıcı ve zorlayıcı yanı. Bu bir inkar değil elbette. Ancak bazen yönelebilecek olası saldırıların önüne geçebilmek için bunu gizlemek durumunda kalıyorum. Özelde İç Anadolu Bölgesinin küçük yerleşim yerlerinde bunu yapmak adeta bir zorunluluk arz ediyor. Tabii bunlar için yurttaşları değil, ülkeye nefret ve ayrıştırıcılığı empoze etmeyi hedef edinen iktidarı sorumlu tutuyorum. İfade özgürlüğünün yok sayıldığı bir ülkede gazeteci olmak zor. Hele ki kadın ve Kürt kadın gazeteci olmak çok daha zor. ”

“ERKEK KAMERAMANLAR GÖRÜNTÜ ALMAMIZA ENGEL OLUYOR”

Mesleğe 2015 yılında başlayan Seda Taşkın ise medyanın erilliğini ilk iş gününden itibaren hissettiğini ifade ediyor. Taşkın kimi zaman büroda, kimi zamanda sahada yaşadıklarını şöyle anlatıyor: ”

Genelde çalıştığınız bürolarda haber müdürleri erkek oluyor. Zaten kadın gazeteci olarak bir sıfır geride başlıyorsunuz. Maalesef birçok yerde gazeteciliği erkeklerin daha iyi yapabileceği yönünde anlayışlar hala mevcut. Kendini kanıtlama süreci bu nedenle çok zor oluyor. Bu süreç içinde ‘farkındalık’ oluşmamışsa bu tür eğilimlere karşı sessiz kalabiliyorsunuz. Örneğin mobingi, üzerinizde kurulan psikolojik şiddeti kimi zaman anlayamayabiliyorsunuz. Sahada çalışırken erkek meslektaşlarımız bizi iterek, kimi zaman görüntü almamıza izin vermiyor. Hatta bu durum fiziksel şiddete varan bir noktaya gidebiliyor. Örneğin en son Uğur Mumcu anmasında görüntü almak için ön tarafta bulunurken, birden kendimi en arkada buldum. Resmen bir izdiham yaşanıyor ve kimse yanındakinin ne durumda olduğunu sormuyor bile. Açık bir şekilde güç kullanarak, seni itekleyerek senin çalışmana engel olabiliyorlar. Ve bunu yaparken takındıkları tavır çok rahatsız edici oluyor. Özellikle bu sahada çok yaşadığımız sıkıntıların başında geliyor. Bu yaşananlar kameraman ve foto muhabirlerinin erkek olmasından kaynaklanıyor bence.  Ankara’da kadın kameraman görmeniz çok zordur. Benim bildiğim sadece bir tane kadın kameraman var.”

Haber kaynakları ile de kadın olmaktan kaynaklı sınırı aşan durumlar yaşadığını dile getiren Taşkın, haber için iletişime geçtiği kimi kişilerin istedikleri saat ve zamanlarda kendisini aradığını belirtiyor. Taşkın “‘Seni akşam yemeğine davet edebilir miyim?’ gibi onlarca durumla karşı karşıya kalabiliyoruz. Haber dışında sohbet etmeye çalışması gibi benzer durumlar çok karşılaştığımız durumlardan bir tanesi” diyor. Erkek meslektaşları ile yaşadıklarına dair de Taşkın şu örneği veriyor: ” Özellikle erkeklerin ‘Haberin konusu iyiyse ben yapmalıyım’ mantığıyla da çok karşılaştık.”

 

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.