DOLAR 34,7529 0.1%
EURO 36,6248 0.37%
ALTIN 2.962,790,67
Ankara

KAPALI

Sığınmacı kadınlar boşanamıyor

Sığınmacı kadınlar boşanamıyor

Mülteci karşıtlığı her geçen gün artarken mültecilerin sorunları da giderek derinleşiyor. En fazla sorun yaşayanların başında ise kadınlar geliyor. Sığınmacı kadınlar dil engeli, psikolojik ve fiziksel şiddet, ekonomik kriz ile mücadele ederken ne kendilerini ne de çocuklarını koruyabiliyor. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gönüllüsü sosyal çalışmacı Dr. Eda Sevinin,  ülkemizde bulunan sığınmacı kadınların evlenme ve boşanma süreçlerinde yaşadıkları mağduriyetleri anlattı.

ABONE OL
21 Kasım 2024 16:22
Sığınmacı kadınlar boşanamıyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Elçin Yeni

Savaş, afet gibi tüm olağanüstü durumlarda olduğu gibi büyük göç dalgalarında da kadınlar ile çocuklar en dezavantajlı grubu oluşturuyor. Yüksek lisansını ve doktorasını göç alanında tamamlayan Dr. Eda Sevinin, 10 yılı aşkın süredir göç araştırmalarında hem saha hem akademik çalışmalar yapıyor.

Türkiye’de kalışı yasal olan herkesin 6284 Sayılı Kanun ve Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na tabi olduğunu belirten Eda Sevinin sözlerine devam etti: “6284 Sayılı Kanun, Medeni Kanun, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu bize bir çerçeve çiziyor. Türkiye’de evliliği resmen tanınan kişiler Medeni Kanunda hak sahibidir. Sığınmacılarla ilgili sosyal medyada da gördüğümüz kafa karışıklıklarından biri resmi ve dini nikâh meselesidir.

Ülkemizde bilindiği üzerine sadece resmi nikâh tanınmakta, dini nikâh tanınmamaktadır. Türkiye’de evlenmişseniz zaten devlet sizi tanıyor fakat yurtdışında evlenip Türkiye’ye geldiyseniz süreç farklı işliyor.”

“İkametgah kendi başına şiddete dönüştü”

Söz konusu göç olduğunda kişinin net ve anlaşılır bir statüsü olmadığını belirten Sevinin, farklı ikametgâh türleri ile sürecin işleyişinin de değiştiğini ekliyor:

Sığınmacı bir kadın Türk vatandaşı bir erkek ile evlenerek Türkiye’ye geliyorsa aile ikametgâhı izni sahibi oluyor. Bu durumda boşanma süreci farklı işler. Üç yıl evli kalırsa sığınmacının vatandaşlığa başvurma hakkı olur. Şayet şiddet durumu veya başka bir sebepten üç yıldan önce boşanmak istiyorsa ama Türkiye’yi de terk etmek istemiyorsa kadının ikametgâhını evli veya boşanmak üzere olduğu kişi geri çekebilir veya iptal ettirebilir. Boşanma gerçekleşirse direkt aile ikametgâhı iptal oluyor. Bu durum sığınmacı kadınların yasa dışı duruma düşmesine sebep oluyor ve kadınların yaşadığı en ciddi problemlerden biri. Bu tür hikâyelerde karşılaştığımız en sık şiddet biçimi kadının vatandaşlığa başvurmasının engellenmesi ve dil öğrenememesi. Türkiye’de çalışma hayatına ve sosyal hayata dâhil olamamaları, yaşadıkları şiddeti paylaşamadıkları ve yardım isteyemedikleri bir işkenceye dönüşüyor.

Eda Sevinin, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununda, evlilik birlikteliği üç yılı dolmamışsa da şiddetin tanımlandığı yerde kadına ikametgâh verilmesi gerektiği belirtilirken bunu uygulamada göremediklerini söyledi. Şiddet mağduru sığınmacı kadınları insanı ikamet, kısa süreli ikamet ve turist ikametine yönlendirdiklerini ekledi.

“Suriyeliler ilk geldiklerinde kayıt süreçleri sıkıntılıydı” 

İkametgâh kayıplarının sığınmacı kadınlar için yasadışı işlerin de kapısını açtığını belirten Eda Sevinin, boşanma süreçlerinde nafaka, velayet, tazminat haklarında da adalete erişimde sıkıntılar yaşandığını vurguladı:

Türkiye’nin en çok mülteci aldığı ülke aslında hepimizin bildiği üzere Suriye. Suriyelilerin ülkemize ilk girişinde beyana dayalı kayıt işlemleri gerçekleştiriliyordu. Evliyim denildiğinde Türkiye’de de evli sayılıyordu. Türkiye’de dini nikâh tanınmamaktadır fakat Suriye’de çoğunlukla dini nikâh kıyılmakta. Orada çocuk her zaman babanın üzerine veriliyor. Bu şekilde ülkemize gelip ‘Zaten biz dini nikâhlıyız, resmi nikâha gerek yok’ diyenler boşanma haklarından tamamen vazgeçmiş oluyorlar. Farklı ülkelerdeki medeni kanunun Türkiye’deki göç mevzuatına koordine edilememesi ciddi sıkıntı yarattı.”

Kimlik numarası 99 ile başlayan her sığınmacı kadının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak doğmuş kadınlar kadar adalete erişim hakkı olduğunu ekleyen Eda Sevinin sözlerine devam etti, “Sığınmacı çift ülkemize girerken kendilerini evli tanıttılar diyelim. Biz onları resmi nikâhlı kabul ettik ve Medeni Kanun çerçevesine girdiler. Koca sonra yurt dışına çalışmaya gidiyor. Kadının artık hayatında değil. Burada şunu belirtmek gerekir bu durum, ‘Almanya’ya iş için gidip sonra ailemi yanıma alacağım’ gibi bir durum değil. Koca, aileyle tüm bağlarını kesiyor ama kadın Türkiye sistemi içerisinde hâlâ evli gözüküyor. Boşanma ve tebligat sürecinin gerçekleşebileceği bir adam yok ortada. Kadın boşanamıyor. Ortak velayet olduğu için çocukları okula yazdırma, hastane vb. süreçlerde kadın sıkıntı yaşıyor. Bu kadınlar ve çocukları sisteme dâhil olamıyor

Adli yardım talepleri

Mor Çatı Vakfı’na kadınların kendilerinin ulaşabileceğini ama göç ile ilgili sorunlarda göç örgütleri ile beraber çalıştıklarını ekleyen Eda Sevinin, sığınmacı kadınların yararlanabileceği iki farklı adli yardım sisteminden söz etti:

Birleşmiş Milletler ve Barolar Birliği’nin yapmış olduğu ‘Adli Yardım Projesi’, özellikle göçmen kadınların çoğunlukta yaşadığı 30 ili aşkın yerde baroların ‘Mülteci Hakları Komisyonu’ ile organize ettiği bir projedir. İkinci adli yardım desteği ise 6284 Sayılı Kanun çerçevesinde kadın hakları merkezlerinin ve kurullarının desteklediği bir adli yardım sistemidir.”

İşleyişte sıkıntılar yaşandığını belirten Sevinin sözlerine şunları da ekledi, “Sığınmacı kadın boşanmak istiyor, ne geliri ne de malı mülkü var. Bu nedenle adli yardımdan avukat talebi ile yararlanmak istiyor. 6284 Sayılı Kanun çerçevesindeki adli yardım talebinde ‘Sen göçmensin, BM projesinden destek iste’ deniliyor. Kadın oraya gidiyor, biz daha çok sınır edişi edilme, idari gözetim, kimliklendirme gibi sorunlara bakıyoruz deniliyor. O zaman da kadın hakları merkezlerine yönlendiriliyor. Kadınlar bu süreçte kalıcı hak kayıpları ile karşılaşıyor.”

Şiddet mağduru sığınmacı kadınlar belediye sığınaklarında, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) sığınakları ve Mor Çatı sığınma evlerinde kalabilir. Sığınmacı kadın herhangi bir sebepten dolayı Türkiye’de kalış hakkını kaybettiyse belediye ve ŞÖNİM sığınaklarında kalamıyor, Mor Çatı’da kalabiliyor.

Göç mevzuatına göre özel ihtiyaç durumuna göre tanımlanmış kadın ve çocuklar öncelikli olarak kimliklendirilir. Sevinin, “Kadın, çocuk kayıtsız ise şiddetin herhangi bir biçimine uğramış ise önceliklendirilmesi gerekir. Bir sığınmacı kadın 6284 Sayılı Kanun çerçevesinde herhangi bir karakola giderek sığınağa gitmek istiyorum dediğinde polisin sorgulamadan sığınağa göndermesi gerekmektedir. Sığınağa gitmek isteyen kadınlardan genellikle darp raporu istenmektedir. Bu da aslında şiddetin tanımını daraltmakta. Psikolojik şiddet, ekonomik şiddet, cinsel şiddet herhangi bir raporla tanımlanamaz.”

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.