Berivan Bila
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, İstanbul’da 5 bin 599 güncel afet toplanma alanı belirlemiş durumda. Bunların 197’si olası bir deprem durumunda transfer alanı olarak belirlenmiş.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Şubat 2023’te hazırladığı rapora göre, olası bir depremde Bağcılar’da 10 bin, Bakırköy’de 6 bin, Büyükçekmece’de 9 bin, Fatih’te 15 bin, Küçükçekmece’de 13 bin, Silivri’de 9 bin, Sultanbeyli’de 45 bin, Tuzla’da 7 bin yapıda orta ve büyük ölçekli hasar öngörülüyor. Binaların yaşı, yapısı ve zemin özellikleri verilerin belirlenme kriterlerini oluşturdu. İstanbul’un risk barındıran belli başlı yerlerinde ise durum şöyle:
Beklenen büyük İstanbul depreminde yüksek hasar beklenen ilçelerden biri Bağcılar. İlçede güncel rakamlara göre 719 bin 71 kişi bulunuyor. Bağcılar Belediyesi’nin verilerine göre ise 267 adet acil toplanma alanı var.
İBB’nin raporuna göre, yüksek risk barındıran semtlerden biri de Fatih. Fatih’in yerleşik nüfusu 356 bin 25 kişi. İlçede gösterilen toplanma alanı sayısı ise belediyede yayınlanan bilgilere göre 197.
45 bin hasar tespitiyle en yüksek orana sahip olan Sultanbeyli’nin nüfusu ise 360 bin 702 kişi. Toplanma alanı sayısı ise sadece 58 adet.
TMMOB Şehir Plancıları Odası yöneticisi Kardelen Öztürk, İstanbul’daki deprem toplanma alanlarına dair açıklamalarda bulundu. Afet toplanma alanlarının nüfus yoğunluğunu karşılayamayacağını ifade eden Öztürk şunları söyledi: “2023 yılında İBB’nin şehir haritasında yer alan verilere göre İstanbul’da yaklaşık 35.000.000 metrekare toplanma alanı bulunuyor. Literatürde toplanma alanlarının asgari standardı kişi başına 1,5 metrekare olarak belirlenmiştir. İstanbul’daki mevcut toplanma alanı metrekaresi bu standardı karşılıyor. Ancak toplanma alanlarının yeterliliğini genel toplam üzerinden değil ilçe hatta belki mahalle birimleri üzerinden değerlendirmek gerekir. Toplanma alanları olası bir deprem durumunda afetzedelerin yürüyerek erişebilecekleri bir mesafede, tanıdıkları ve güvende hissedebilecekleri alanlar olmalı. Böyle hesaplandığında İstanbul’da toplanma alanları ilçe nüfusuna oranlandığında özellikle nüfus yoğunluğu fazla olan Bağcılar, Bayrampaşa, Büyükçekmece, Esenyurt, Fatih, Gaziosmanpaşa, Güngören, Kağıthane, Kartal, Küçükçekmece, Sancaktepe, Sultanbeyli ve Sultangazi gibi ilçelerde toplanma alanları hem sayı hem de metrekare açısından yetersiz.”
Olası bir depremde yaşanacak zorluklardan bahseden Öztürk, İstanbul’daki çarpık kentleşme, dar sokaklar ve dayanıksız yapılara da dikkat çekti. Toplanma alanlarının yapısal olarak uygunsuz olduğunu belirten Öztürk, “Deprem anında özellikle yapı stoğunun eski, yolların dar olduğu tarihi bölgelerde veya yapı yoğunluğunun fazla olduğu yerlerde toplanma alanlarına erişimde güçlük yaşanacak. Bu bölgelerde olası bir yıkım yolların kapanmasına neden olarak yaya hareketini kısıtlayabilir ve toplanma alanlarına erişimi zorlaştırabilir. Ayrıca toplanma alanlarının etrafında olası bir depremde yıkıma uğrayarak toplanma alanını kullanılmayacak bir duruma getirebilecek yapıların da olmaması gerekir” dedi.
Afet toplanma alanlarının temel ihtiyaçları karşılama konusunda yetersiz olduğunu belirten Öztürk, “Toplanma alanlarının deprem sonrası temel ihtiyaçları karşılaması için su, kanalizasyon, elektrik altyapısına sahip olması ve deprem sonrası acil müdahale için gerekli ekipmanları barındırması gerekiyor. İstanbul içerisinde bazı toplanma alanları bu kriterleri sağlamaktadır ancak bütün toplanma alanları bu kriterlere uygun değil. Bugün için baktığımızda İstanbul’daki toplanma alanlarının yeterli, etkin ve verimli olduğu mahalleler ve ilçeler bulunmaktadır ancak bütüne baktığımızda eksiklikler var” diye konuştu.
Deprem toplanma alanlarının yetersizliğine dair çözüm önerilerinde bulunan Kardelen Öztürk, “Toplanma alanları yalnızca İstanbul’da değil tüm ülkede aslında yetersiz durumda. Bunun temel nedeni afetlere yönelik planların bütüncül bir anlayış yerine parçalı olarak yapılmasıdır. Deprem başta olmak üzere bütün olası afet riskleri için 6 Şubat depremlerinde yaşayarak öğrendiğimiz gibi farklı illeri de kapsayan bölge ölçeğinde, afet ve acil durum planlarının yapılması gerekiyor. Afet ve acil durum planları ülke bütünü ve bütün iller için AFAD tarafından yapıldı. Ancak planların kapsamları incelendiğinde afetlere müdahale için gerekli olan bütüncül bakış açısının eksik olduğu, toplanma alanları, geçici barınma alanları, tahliye yolları, acil durum görevlileri, afet sonrasında kurumların ve kişilerin yetki ve görev dağılımları, uzun erimli eylem aşamaları gibi hususlarda eksiklikler olduğu görülmektedir. Bunun önüne geçebilmek adına AFAD, yerel yönetimler, merkezi yönetim ve STK’lar gibi farklı kurum ve kuruluşların bir arada çalışarak afet ve acil durum planlarını hazırlamaları ve güncellemeleri gerekmekte. İstanbul’da toplanma alanlarının yeterli düzeye gelebilmesi için de öncelikle bütüncül bir bakış açısıyla afet ve acil durum planının revize edilmesi ve İstanbul’daki toplanma alanlarının saha çalışmaları ile tek tek kontrol edilerek bu alanlardaki altyapı eksikliklerinin giderilmesi gerekli. Bunun yanı sıra, toplanma alanları imar planlarına işlenmeli ve bu alanlar hukuksal olarak imara açılmayacak alanlar olarak plan yönetmeliklerine girmelidir” dedi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.