DOLAR 34,7317 -0.02%
EURO 36,5509 0.01%
ALTIN 2.960,370,34
Ankara

KAPALI

Sarım havzası HES tehdidi altında

Sarım havzası HES tehdidi altında

Bingöl'den Diyarbakır'a a uzanan Sarım Çayı havzasında yapılmak istenen Hidroelektrik Santral, bölge halkını ayağa kaldırdı. HES projesinin iptali için Danıştay'a başvuru yapıldı. 

ABONE OL
30 Ocak 2023 00:00
Sarım havzası HES tehdidi altında
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bingöl’ün Genç ilçesinde başlayıp, Diyarbakır’ın Lice ilçesine kadar uzunan Sarım havzası, hidroelektrik santral (HES) tehdidi altında. Dicle Nehri’nin HES yapılmayan tek kolu olan Sarım Çayı üzerinde inşa edilmek istenen BİRSU Hidroelektrik Santral projesi, bölge halkını ayağa kaldırdı. 
Çevre örgütleri ve halkın itirazlarına rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verdiği olumlu ÇED raporu da mahkemelik oldu. Bölge sakinleri, yaşam alanlarının tahrip olacağı gerekçesiyle projeye karşı çıkarken yürütmenin durdurulması için Danıştay’a dava açtı.  
Proje kapsamında 2 regülatör, 3 bent, 5 iletişim tüneli, yükleme havuzu, santral binası, kırma eleme tesisi ve hazır beton santrali yapımı planlanıyor. Ancak hidroelektrik santrali nedeniyle bölgedeki bazı yerleşimlerin su altında kalma tehlikesi de var.  Bu yerleşimlerinden biri de Sağgöze köyü. 

Eski bir Ermeni köyü olan Sağgöze daha önce üç kez boşaltıldı.  2000’li yıllarda topraklarına geri dönen Sağgöze sakinleri eğer yargıdan olumlu bir sonuç çıkmazsa, bu kez de HES projesi nedeniyle yeniden göç yoluna düşecekler. 
Sağgöze köyü sakinlerinden Mehmet Menteş, 9. Köy’e yaptığı açıklamada, köyden çocukken ayrıldığını, emekli olunca ise “huzur bulmak için” köye dönüş yaptığını söyleyerek, “ancak şimdi de HES yüzünden huzurumuz kaçtı” dedi.
Sarım Çayı’nın hemen kıyısında bir evi olduğunu belirten Menteş, “Burada çoluk çocuk mutlu bir şekilde yaşıyoruz. Buranın çok zengin bir toprağı var. Suyu temiz, havası temiz, meyvesi bol. Yarın HES geldiği takdirde bunların hiçbir kalmayacak. Biz HES istemiyoruz. Bizden ne istiyorlar? Bıraksınlar burada huzurumuzla yaşayalım” diye konuştu.


 

“Bu HES belası gelirse ne biz kalırız ne de besleyecek hayvan”

Sarım Havzasında ailesi ile birlikte çiftçilik ve arıcılık yapan Zahide Aydemir ise HES yapılırsa geçim kaynakları kaybedeceklerinden endişeli.  Aydemir, “ben gözümü burada açtım burada kapatmak istiyorum. Biz burada tarla ekiyoruz, hayvan bakıyoruz, arı besliyoruz. Bizim tek gelirimiz bunlardır. Başka da gelirimiz yok. Bu HES belası gelirse ne biz kalırız ne de besleyecek hayvan. Hem bizim evimiz barkımız burası, nereye gideriz ne yaparız bu yaştan sonra” dedi.


 

“Bir enerji için her şey yok edilecek, doğa yok edilecek”

HES yapıldığı takdirde temiz su kaynaklarının kuruyacağını ve bölge ikliminin kötü etkileneceğini belirten Sarım Havzası Koruma Derneği Başkanı Emin Turhanlı da 9. Köy’e yaptığı açıklamada HES projesinin bölgeye kuraklık getirme ihtimalinden yakındı. Projenin çevreye vereceği zararlara değinen Turhallı şunları söyledi:
“Bu vadi nesli tükenme tehlikesi altında olan çok sayıda yaban hayvanının yaşam alanı. Bunun bir örneği dünyada nesli yok olduğu düşünülen ‘Batman bantlı çöpçü balığı’. Bu balık sadece Sarım Çayı’nda yaşıyor. Buna rağmen bugün moda olan ancak zararları yarın daha iyi açığa çıkacak bir enerji için her şey yok edilecek, doğa yok edilecek.”

Emin Turhanlı

“Köyler sular altında kalacak”

Turhanlı, ÇED olumlu raporunun halkın görüşleri dikkate alınmadan verildiğini de savunarak, 2010 yılında HES’i kuracak şirketin herhangi bir izin almadan bölgede inceleme yaptığını, sonrasında yine izinsiz bir şekilde yol yaptığını söyleyerek, şöyle konuştu;
“Bölge halkı HES yapılmasına yüzde yüz karşı. Ben ilgili kurumlara çok sayıda dilekçe verdim. Şirket adeta gasp ederek hiçbir izin almadan bölgede çalışmalar yaptı. 2010 yılından beri gündemde olan bir proje. En son 2020 yılında ÇED toplantısı yapılacağını duyduk. Pandemi kapsamında yasakların olduğu bir süreçte toplantı yapılmasına rağmen gidip karşı olduğumuzu söyledik. Ancak ‘ÇED olumlu’ kararını halkın görüşüne dayanarak verdiklerini belirtmişler. Köylüler olarak projeye karşı olduğumuzu söyledik. 10 yıllık süreçte verdiğimiz yüzlerce dilekçe var. Bakanlığa 540 dilekçe verdik; ‘hukuka aykırıdır, çevreye zarar verecek’ diyerek istemediğinizi belirttik. Bu proje bir facia gibidir. Nerede bir kaynak varsa tünel açıp topluyorlar. Birçok yer susuz kalacak, çok sayıda köy sular altında kalacak. Kuraklık gelecek.”
 

Halkın görüşleri dikkate alınmıyor

Köylülerin vekilliğini üstlenen avukat Barış Yıldırım ise, projede kamu yararı bulunmadığına dikkat çekerek kararın iptali için dava açtıklarını söyledi. “Dicle Nehri’nin özgür akan son kolu da yok edilmek isteniyor“ diyerek projeye tepki gösteren Yıldırım, şöyle konuştu;
“BİRSU Hidroelektrik Santrali ile yöreye ekolojik, sosyal, kültürel ve ekonomik yönlerden çok ciddi zararlar verilecek. Söz konusu proje ile yer altı ve yer üstü suları zarar görecek, köylülerin içme suları yok edilecek. Bölgedeki yaban hayatı yok edilecek. Yöre halkı Sarım Havzası’nda HES projesi istemiyor. Halkın Katılımı Toplantısı’nda da istemediklerini söylüyorlar ancak bakanlık köylülerin görüşlerini dikkate almadı.  Halkın Katılım Toplantısı projeden etkilenecek yörede yapılması gerekirken bu toplantı köyde değil, Genç ilçe merkezinde yapıldı. Ancak buna rağmen köylüler gidip projeye karşı olduklarını belirttiler. Ancak ÇED raporunda köylülerin görüşlerine dahi yer verilmedi.”
 

Sarım havzası yok edilmek isteniyor

Dicle havzasında inşa edilen onlarca HES nedeniyle yaşanan çevre tahribatına değinen Yıldırım, durumu şöyle anlattı;
“Dicle Nehri ve nehri besleyen tüm kollar üzerinde HES inşa edildi. Sadece Sarım Çayı kalmıştı. Bu proje ile Sarım havzası da yok edilmek isteniyor. Bölge fauna ve floura türleri açısından zengin bir bölge. Endemik bitki türlerinin olduğu ve koruma altında olan yaban hayvanlarının yaşadığı Sarım Çayı Vadisi ciddi zararlar görecek.”
Yıldırım, ‘ÇED olumlu’ kararı tesis edilirken ÇED Yönetmeliği ve ilgili mevzuat hükümlerinde belirtilen hususların göz önünde bulundurulmadığına da dikkat çekerek “ÇED kararı, açıkça hukuka aykırıdır. Kararın iptali için Danıştay’a dava açtık ve telafisi güç zararların oluşmaması için de yürütmenin durdurulmasını talep ettik” dedi. Projenin uluslararası sözleşmelere ve Anayasa’ya da aykırı olduğunu belirten Yıldırım, köylüler ile birlikte hukuksal mücadele yürüteceklerini söyledi.

HABER : Haber: Vedat Örüç

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.