Tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgını, halk sağlığının yanı sıra ekonomik alanda da etkilerini gösteriyor. Salgının yarattığı ekonomik tahribattan en çok toplumun yoksul, emekçi kesimleri etkileniyor. Bu kesimlerin başında da kayıt dışı, güvencesiz ve günübirlik işlerde çalışan mülteciler geliyor.
Mülteci ailelerin salgından daha da derinlemesine yaşadığı yoksulluk ve uzun süreli işsizlik, çocuk işçiliğinin artmasına neden oldu. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve UNICEF’in salgının en başında “Covid-19 krizi nedeniyle milyonlarca çocuğun, çocuk işçiliğine itilebileceği ve çocuk işçiliğinde artış görülebileceği” uyarısına rağmen gerekli önlemler alınmadı ve mülteci aileler, salgınla mücadelenin bir parçası haline getirilemedi.
Mülteciler ya kayıt dışı çalıştırıldıkları ya da vatandaş olamadıkları için maddi yardımlara erişemedi. Bundan dolayı salgında tek gelirleri kesilen mülteci ailelerde, çocukların da ev bütçesine destek vermesi beklendi. Uzaktan eğitime de erişemeyen mülteci çocuklar, zorunluluktan çalışma yaşamına itildi.
İzmir’de salgınla birlikte hem sokaklarda hem de tekstil ve kundura başta olmak üzere atölyelerde çocuk işçiliği daha çok görünür oldu. Kimi patronlar bu süreçte daha kolay işten çıkarabilecekleri ve daha az maaş verecekleri için çocuk emeğine yöneldi.
24 Saat Gazetesi olarak, salgın sürecinde çalışmaya başlayan mülteci çocuklarla konuştuk. Basmane’deki tekstil atölyeleri ile Işıkkent’teki kundura atölyelerinde konuştuğumuz mülteci çocuklar, çalışma yaşamına ailelerindeki uzun süreli işsizlik ve gelirlerinin tamamen kesilmesi nedeniyle itildiklerini bildirdiler. Çocukların gelecek dönem okula dönüp dönmeyecekleri ise hâlâ belirsiz. Birçoğu tekrardan okula dönmelerinin zor olduğuna inanıyor.
“Babam işsiz kalınca çalışmaya başladım”
Bu yıl ortaokulu bitirmesi gerekirken çalışma yaşamına katılmak zorunda kalan 15 yaşındaki Muhammed, 8 ay kadar önce tekstil atölyelerinde çalışmış. Salgın öncesinde babasının tekstil atölyelerinde çalıştığını ancak 1 yılı aşkın süredir işsiz olduğunu dile getiren Muhammed, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“1 yıldır babam zaman zaman kâğıt toplamaya çıktı, onun dışında hiçbir işe giremedi. Kiralarımız birikti, elektriğimiz kesildi. Bazen komşular bazen de dernekler gıda yardımı etti. Ben de salgın sürecinde evde internet olmadığı için dersleri takip edemedim, derslerden koptum. Son olarak babamla birlikte atölyeleri gezerken bir yerde çocuk işçi alacaklarını söylediler. Böylece çalışmaya başladım. Getir götür işlerini yapıyorum. Makineden çıkan işlerin iplerini temizliyorum. Atölyede makinelerin yarısı boş, işler de düzensiz. Bir hafta çok oluyor, bir hafta az oluyor. Haftada 300-400 lira veriyorlar. Evimiz atölye yakın olduğu için sokağa çıkma yasağım olduğu zamanlar bile sorun yaşamadan gittim, geldim. Polislerle de karşılaştığımda sormadılar neden dışarıda olduğumu.”
“Babam hasta olduktan sonra iş bulamadı”
Konuştuğumuz bir diğer işçi ise Işıkkent’teki kundura atölyelerinde çalışan 14 yaşındaki Ahmet. Babasının geçtiğimiz Temmuz ayında çalıştığı işyerinde Covid-19’a yakalandığını belirten Ahmet şunları söyledi:
“Sonradan öğrendik ki işyerinde herkes yakalanmış. Çalıştıkları yer ufakmış ve pencere yokmuş. Babam hastalığı ağır atlattı ve korkusundan hastaneye gidemedi. Kaydımız Şanlıurfa’da. Bizi İzmir’den gönderirler diye endişe etti. Hastalık, ciğerlerinde ağır hasara neden olmuş. Şimdi nefes alıp verirken zorlanıyor. Ondan dolayı iş bulamıyor, nereye gittiyse hastalığından dolayı kabul etmediler. Sonrasında benle abim Işıkkent’te saya atölyelerinde çalışmaya başladık. Biz de endişe ediyoruz ‘hastalığa yakalanırız’ diye ama çalışmamız gerekiyor. Tabii bu arada okuldan da tamamen uzaklaştık. Abimle ile birlikte ancak evi geçindirebiliyoruz.”
Ahmet, “Okula dönebilecek misin?” sorusuna kafası ile “Hayır” işareti yaparak cevap verdi.
“Çalışma oranı yaklaşık iki kat arttı”
Deri Tekstil ve Kundura İşçileri Derneği, salgın ile birlikte daha da yoksullaşan mülteci aileler arasında çocuk işçiliğinin nasıl etkilendiğini izleyebilmek amacıyla bir anket çalışması gerçekleştirdi. Etkiniz AB Programı’nın desteğiyle gerçekleşen çalışma sonucu bir rapor da yayınlandı.
İzmir’in Konak, Buca, Karabağlar ve Bornova ilçelerinde yaşayan 100 mülteci çocuğun (61 erkek, 39 kız) ailesi ile yüz yüze görüşmeler yapılarak anket salgın öncesi ve sonrasında çocuk işçiliğine dair veriler ortaya koyuyor.
Anketten kesitler:
Çözüm, salgın kayıplarının giderilmesi ve mülteci statüsü
Çocuk emeği sömürüsü ile mücadelenin yoksullukla mücadeleden geçtiğinin vurgulandığı raporda, mülteci çocuk emeği sömürüsünün azaltılması için mültecilere statü verilmesi, kayıtlı olarak çalışmalarının önündeki engellerin kaldırılması ve mültecilerin yaşadığı ekonomik kayıpların giderilmesi gerektiği de belirtildi. Ayrıca raporda, salgın ile birlikte mülteci çocuk emeği sömürüsünün kalıcılaşmasına engel olmak için salgın sonrası dönemde örgün eğitim ile birlikte eğitim hayatından kopan çocuklar ivedilikle tespit edilmesi ve eğitim hayatına yeniden kazandıracak politikalar üretilmesi gerektiği de ifade edildi.
HABER : METEHAN UD / İZMİR
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.