Yılbaşından sonra uygulamaya giren yüzde 47,39’luk Özel Tüketim Vergisi artışı ile alkollü içeceklerdeki vergi yükü yüzde 297’ye varan orana ulaştı. Sadece geçen yıl kaçak içki nedeniyle vergi kaybı 1,5 milyar dolara, ölüm sayısı 109’a vardı. Vergide kayıplara, karaborsadaki artışa ve halk sağlığı sorununa dikkat çeken uzmanlara göre kaçak içkiyi teşvik eden ÖTV, yaşam tarzına müdahale eden bir cezalandırma aracına dönüştü.
ANKARA – İçki ve sigaradaki vergi yükü topluma yarardan çok zarar veriyor. İçki üzerindeki vergi politikalarını izleyen uzmanlara göre Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) artışı devletin toplayacağı vergi miktarını düşürmekle kalmıyor aynı zamanda kaçak tüketimi ve halk sağlığı sorunlarını beraberinde getiriyor. Yüksek enflasyonun da etkisiyle 2021 yılında sahte içki nedeniyle hayatını kaybeden 109 kişiden 60’ı Aralık ayında öldü. 2022’de çok daha ağır sonuçlar doğmasından endişe ediliyor.
TÜİK’in yıllık enflasyon artışını yüzde 36,08 açıklamasının ardından 2021’de uygulanmayan Temmuz ÖTV artışı Aralık sonunda Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından sigara ve bira, şarap, rakı gibi alkollü içeceklerde yüzde 47,39 olarak uygulamaya konuldu. Böylece içki fiyatlarına yüzde 43 zam geldi. 9. Köy’ün görüşlerine başvurduğu uzmanlar, bu artışın gençlerin uyuşturucuya yönelmesinden, karaborsaya içkiye talebin artmasına, vergi kaybından sahte içki kaynaklı halk sağlığı sorunlarına kadar pek çok kritik sonuç doğurduğuna dikkat çekti.
Vergi Uzmanı Dr. Ozan Bingöl, alkollü içecekler üzerinden alınan ÖTV’nin salt bir vergi politikası aracı olmanın ötesinde yaşam tarzına doğrudan müdahaleye dönüştüğü görüşünde. Temel nedeni, dünyada alkollü içecekler üzerinden özel tüketim vergisinin amacının sağlığa zararlı ürüne erişimi azaltmak ve gençliği zararlı alışkanlıklardan korumakken Türkiye’de bu amaca ulaşılamaması. ÖTV’de bütçeye gelir elde etmenin ikincil hedef olduğunu vurgulayan Bingöl, “Türkiye’de alkollü içeceklerin vergilemesinde genel vergi artış oranının üzerinde artışlar yapılması” nedeniyle ÖTV’nin toplum sağlığını ve gençleri koruma ile ilgisinin kalmadığını belirtti.
ÖTV’nin yüksekliğinin kaçak içkiyi teşvik ederek başlı başına bir halk sağlığı sorunu olmaya başladığına dikkat çeken Bingöl, alkollü içeceğin perakende satış fiyatı içindeki vergi oranının yüksekliğinin kaçak alkol üretiminin kâr marjını ve cazibesini artırdığını vurguladı. Bingöl, kişisel sayfasında “Sahte içkiye bu cazibeyi kazandıran en önemli unsur ise yüksek ÖTV oranları. Kaçakçılar, insan hayatını hiçe saymak pahasına, sahte içki üretmek yoluyla bu ÖTV’nin bir kısmına ortak oluyorlar” diye yazdı.
Kısa sürede ölüme neden olan metil alkol, odun ve talaş gibi maddelerle üretilerek kimya sanayinde kullanılıyor. Çok ucuza mal edilmesi nedeniyle kaçakçılar metil alkol karıştırdıkları sahte içkileri piyasaya sürüyor ve ölümlere bu neden oluyor.
Tarımsal ürünlerin damıtılmasıyla, tıbbi amaçla üretilen etil alkol ise son kullanıcı tarafından giderek artan oranda talep görüyor. Ev yapımı içki üretiminde kullanılan etil alkole tıbbi ürün satışı yapılan yerler aracılığıyla ulaşılıyor.
Uluslararası bir firmada çalışan 47 yaşındaki mühendis, ismini vermek istemediği bir üreticiden aldığı 10 litre tarımsal kökenli saf etil alkolle 21 litre rakı üretebildiğini söyledi.
Özgürlük Araştırmaları Derneği’nin bir projesi olan Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu Sözcüsü İsrafil Özkan, alkolün yasak olduğu İran’da kaçak içki nedeniyle ölümlerin 250-300 kişi kadar olduğunu hatırlatarak Türkiye’de ölümlerin 110’a dayanmasını “Türkiye’de dolaylı yoldan o kadar çok yasak koyuldu ki toptan yasaklanmış gibi oldu artık” sözleriyle yorumladı.
Özkan “Zaten siz ÖTV’yi arttırarak, erişim engelleri koyarak, belli saatler arasında alkol alımının, satımının tüketimini yasaklayarak insanları yasal yollardan alkol tüketmekten uzaklaştırıyorsunuz” dedi. Tüketicinin alkollü içki tüketmeye devam ettiğini ve saat 22.00’ye kadar yasal yollardan aldığını, yasal alışveriş yapamadığı zaman ise karaborsaya yöneldiğini belirten Özkan, kaçak alkol operasyonlarını yakından takip ettiklerini söyledi. Özkan “2020 yılında 365 gün içerisinde kaçak alkol operasyonunun yapılmadığı gün sayısı sadece bir. Yaklaşık 720 alkol operasyonu yapılmış ve 3 bin 600 kişi hakkında da adli işlem başlatılmış” dedi.
İsrafil Özkan ÖTV artışıyla büyüyen karaborsa ekonomisi hakkında konuştu
KAYNAK – Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu
Özkan, kaçak içki operasyonlarında en çok şişe, sahte bandrol ve kapak ele geçirildiğini belirtti ve ekledi “Tabii alkollü içkilerin yapılmasını mümkün kılacak alkol kitleri en çok ele geçirilen şeyler arasında.” Karaborsanın kontrolsüz bir piyasa oluduğunu söyleyen Özkan, “Herhangi bir hukuk kuralının olmadığı bir yer. Haliyle sadece bir ürün üzerinden buranın büyümesine izin verirseniz piyasa sadece o ürünü tedarik etmekle kalmıyor, başka şeyleri de oradan bulmaya başlıyor çünkü daha yüksek vergilerden kaçmak isteyen herkes farklı ürünler için karaborsaya yöneliyor” dedi.
İsrafil Özkan, gençleri zararlı alışkanlıklardan koruma amaçlı verginin Türkiye’de uygun fiyata içki bulamayan gençleri 5-15 liralık bonzai gibi ucuz kimsayal uyuşturuculara yönelttiği görüşünü de dile getirdi. Özkan, iki yıl önce dünyanın büyük kentlerinin kanalizasyonlarında yapılan bir araştırmaya göre İstanbul’un en çok yasa dışı madde tüketilen ikinci kent olarak tespit edildiğini hatırlattı. Özkan, “Özellikle gençler arasında eğlence amaçlı tüketilen alkollü içki bu kadar yüksek fiyatlara satılmaya başlayınca çok daha tehlikeli, tek kullanımda çok ciddi etkilere neden olan kimyasallara erişim var” dedi.
Aşırı alkol tüketimi ve alkolizmin artışı, tüm dünyada ev içi şiddet ya da alkolden kaynaklı diğer toplumsal sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor. İsrafil Özkan, Dünya Sağlık Örgütü ve Eurocare gibi uluslararası kuruluşların kişi başı saf alkol tüketiminin 15-20 litreye çıkması halinde bunun azaltılması gerektiği yönündeki görüşlerini paylaşıyor ve ekliyor: “20 litre dediğimizde artık çok farklı bir şeyden bahsediyoruz. Artık sosyal içicilikten çıkmış durumdadır. Bu halde alkolizmden bahsetmek mümkün hale geliyor.”
Peki Türkiye’de durum ne? “Türkiye’de alkolizm sorunu yok” diyen Özkan, kişi başı saf alkol tüketiminin 1,4 litre seviyesinde olduğunu ve nüfusun yüzde 75’nin hiç alkol tüketmediğini, alkolizmden kaynaklı hasta ya da adli vaka yoğunluğu yaşanmadığını belirtti. Olağanüstü yüksek ÖTV’nin sosyal içiciliği ortadan kaldırdığını ve yaşam tarzına müdahale anlamı taşıdığını söyleyen Özkan, şunları vurguladı: “Türkiye bu yüzden ÖTV’yi uygulanması gereken şekilde uygulamayarak bir cezalandırma aracına dönüştürmüş durumda. Bunun yanında ithalatta, ihracatta, reklamda bütün bu şirketler üzerindeki baskılarda düşünüldüğünde ÖTV şu anda belli bir silah. ÖTV belli bir toplumsal kesimi cezalandırmak için kullanılan bir araç.”
TÜİK’in açıkladığı verilere göre 3 Ocak 2022 ÖTV zammı sonrası alkollü içecekte vergi yükünü değerlendiren Dr. Ozan Bingöl, alkollü içeceklerden alınan vergilerin sadece tutar olarak değil diğer mallar üzerinden alınan ÖTV’ye göre de daha yüksek artış gösterdiğine ve alkollü içeceklerin vergilemesindeki temel hedeflerin değiştiğine işaret etti.
Alkollü içeceklerden tahsil edilen vergilerin tutarı ve toplam vergiler içindeki payının artışına dikkat çeken Bingöl, “Sadece 2021 yılının ilk 11 ayında alkollü içecekler üzerinden tahsil edilen ÖTV 20,2 milyar TL’ye ulaşmıştır. Oysa aynı yıl için bütçe hedefi 17,9 milyar idi. 11 Ayda bütçe hedefinin çok üzerinde ÖTV tahsilatı yapılmıştır” diye yazdı.
Kaynak – Dr. Ozan Bingöl – vergiyedair.com
Bingöl’ün hesaplamasına göre 2010’da bir litre rakıda 51.48 lira olan ÖTV tutarı 3 Ocak 2022’de 481,98 liraya çıktı. Böylece son 12 yılda vergi artış oranı yüzde 836,3 oldu. Şu anda 255 lira satış fiyatı olan 70 cl rakının vergi hariç fiyatı ise sadece 64,3 lira. Yani vergisiz fiyatı satış fiyatının yüzde 25,21’i. Üzerindeki ÖTV yüzde 59,54’luk oranla 151,82 lira ve KDV yüzde 15,25’lik oranla 38,88 lira seviyesinde. Bingöl, bu türden bir vergilendirmenin vergi politikası açısıdan optimal düzeyin ötesine geçtiği görüşünü paylaştı.
ÖTV gelirinde artış olsa da kaçak tüketimin artması vergi gelirlerini düşünüyor. İsrafil Özkan da bu düzeydeki oranların vergi kaybına yol açtığı görüşünü dile getirdi. “Sayıştay verilerine göre geçtiğimiz yıl sadece kaçak içki kaynaklı 1,5 milyar dolarlık bir vergi kaybı var” diyen İsrafil Özkan bu kaybı “kültürel dönüşümün ülkeye maliyeti” olarak yorumladı.
Özkan, tekel bayilerinin satış oranlarının yılbaşından sonra çok keskin bir şekilde düştüğünü de vurgulayarak “Bugüne kadar görüştüğümüz restoranların da yılbaşından sonra işlerinin yüzde 75 oranında düştüğüne ilişkin birtakım işletmecilerin şikayetleri var” dedi. Enflasyonun ulaştığı boyutu dikkat çeken Özkan “Bu kriz devam ederken ÖTV’yi uyguluyorsunuz ve bir de üzerine maliyet zammı uygulamak zorundayız” diye konuştu. ÖTV’deki altı aylık otomatik artışı hatırlatan Özkan, Temmuz ayının ikinci bir dönüm noktası haline geleceğini söyledi. Özkan “Çünkü bu kadar yüksek ÖTV, Temmuz ayında bir yüksek ÖTV ile karşılaşacak. Bence bahar aylarında tekel bayilerinin ve kafe, restoranların alkollü içki hizmeti veren yerlerin birer birer kapandığına şahit olacağız” dedi.
HABER : Haber: Berfin Bayır
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.