TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu üyesi Gülfem Karataş, bu eğitimlerin aslında yeterince verildiğine ama eğitimlerin sonuçlarını etkileyen başka faktörler olduğuna dikkat çekiyor.
Medya kurumlarında çeşitli eğitimler verilse de toplumsal cinsiyet odaklı eğitimler verildiğine pek rastlamıyoruz. Haber merkezlerinde, kadına yönelik şiddet veya cinayet-tecavüz-taciz haberleri çoğu kez bu konularda haber dilini geliştirmiş kişilere bırakılıyor ve o kişiler de genellikle kadın oluyor. Oysaki cinsiyetten bağımsız haber merkezinde çalışan her gazetecinin bu dili öğrenmesi, geliştirmesi gerekmez mi?
Aslında tam tersi. Medyada, medya çalışanlarına yönelik en çok verilen eğitim toplumsal cinsiyet odaklı habercilik eğitimi. Çünkü en çok ihtiyaç duyulan, en sorunlu mesele dil. Gazetecilik zaten dil üzerine bir meslek, yazıyla, sözle derdimiz var. O nedenle en çok dikkat etmemiz(edilmesi) gereken araç dilimiz oluyor. Kamuyu aydınlatmak, yeri geldiğinde yönlendirmek görevimiz. İşte bu bilinçle yazmamız gerekiyor her haberi. Ancak kimi zaman siyasilerin kimi zaman yaşanan olayların etkisi ile bu biraz da göz ardı ediliyor.
Birçok sivil toplum örgütü (kadın hakları savunucuları, insan hakları savunucuları, LGBTİ+ örgütleri vb.) bu mesele üzerine eğildiler. Haber merkezlerinde azımsanmayacak kadın ve LGBTİ+ çalışan olsa da asıl yönelinmesi gereken grup hetero erkekler. Erkekler bu meselelerde biraz kapalı. Sizin de söylediğiniz gibi haber merkezlerinde kadına yönelik şiddet haberleri, LGBTİ+ cinayetleri haberleri yapmaktan kaçınıyor erkekler. Bunun sebebi ve sonucu var. Sebep olarak şunu söyleyebilirim. Dediğim gibi kadınlar ve LGBTİ+lar medya sektöründe azımsanmayacak sayıda. Ve birçok gazeteci artık toplumsal rollerde fazlasıyla bilinçli. Etik kurallar çerçevesinde de düşündüğümüzde kadın ve LGBTİ+ gazeteciler erkekleri çok güzel düzeltiyor ve uyarıyor. İşte tam da bu noktada erkekler de geri adım atıyor ve kadına yönelik şiddet, LGBTİ+ cinayetleri gibi konularda yazmaktan kaçınıyor. “Ben yanlış yaparım şimdi” diyerek onu uyaran gazeteciye haberi bırakıyor. Kadın gazeteciler de diyor ki “erkekler bu konuda çekingen evet, bu güzel, hassasiyeti anladıkları anlamına geliyor ancak kendilerini geliştirmek için de hiçbir şey yapmıyorlar” bu da sonuç oluyor. Haber merkezlerinde kadın gazetecilerle psikolog eşliğinde yaptığımız toplantılarda gördük ki, erkek gazeteciler kendilerini geliştirmeye, öğrenmeye hiç açık değil. Aksine her şeyi ben biliyorum mottosu ile haber dillerini oluşturuyorlar. Fotoğraf: Dilara Açıkgöz / csgorselarsiv.org
Medya kuruluşlarından sizlere, bu yönde eğitim talepleri oluyor mu? Varsa kimlerden geliyor?
Medya kuruluşları özelinde değil ancak eğitimlerimiz devam ediyor. TGS Akademi bugün 7 yaşında 🙂 Brilikte güçlüyüz, birlikte gelişiyoruz diyoruz her zaman. İşte bu kapsamda TGS Akademi bünyesinde toplumsal cinsiyet odaklı habercilik, deneyim aktarımları vb. eğitimler veriyoruz. Katılanlar salt medya kuruluşlarından olmuyor, öğrenciler, freelancerlar, fixerlık yapanlar… Herkese açık eğitimler ve Türkiye’nin her yerinden katılım sağlanıyor. Pandemi koşullarına da göz önüne alındığında online eğitimlere ortalama 40-45 kişi katılıyor.
Bu konuyla ilgili gazeteciler kendilerini eksik görmediği için talep olsun olmasın biz örgütlü olduğumuz, toplu iş sözleşmesi imzaladığımız iş yerlerindeki temsilcilerimizle görüşüp zaten iletişim halinde oluyoruz. Bu konuda üyelerimiz çok hassas ve çok anlayışlı.
Meslek örgütlerinin bu eğitimlerin yapılması ve yaygınlaşması için ne gibi katkıları olabilir. Medyanın toplumsal cinsiyet eşitsizliğini tekrar tekrar yaratan bu dilden arınması için neler yapılabilir? Çözüm önerileriniz nelerdir?
Gazeteciler toplumun geri kalanından bağımsız değil. Gazeteciler de bu toplumun bir parçası. Toplum gelinen noktada ne kadar ataerkil ise gazeteciler arasında, gazetecilikte de ataerki o kadar yaygın. Bu nedenle toplum değişmediği sürece salt gazetecilerin dilinin değişmesinden bahsedemeyiz. Örneğin bir erkek siyasetçi cinsiyetçi bir cümle kuruyorsa bunu gazeteci haber yapmak zorunda. Ama dikkat etmesi gereken nokta o haberi nasıl verdiği. Objektif olması gerektiğini unutmamalı, her kesimin haklarını savunmalı ve hassasiyetleri gözetmeli. Bunun için meslek örgütlerine üye olmak zorunlu olmalı. Gazetecinin inisiyatifine bırakılmamalı. Meslek örgütlerine katılan, üye olan gazetecilerin farkındalığı artacak, tartışma ortamlarında farklı görüşlere denk gelecek ve kendini geliştirecektir. Meslek örgütleri üyesi olmayan gazetecilere ulaşmakta zorluk çekiyor. Gazeteci bu konuda istekli değilse, meslek örgütünün de yapabileceği hiçbir şey yok maalesef.
Sendika adına bir şey daha söylemem gerekirse gazetecilerin, gazeteciliğin güçlenmesi örgütlenmekten geçiyor. Bugün toplu iş sözleşmesi imzaladığımız kurumlarda bizim de sendika olarak söz söyleme hakkımız oluyor. Örneğin yapılan bir haberle ilgili bir erkek gazeteci şikayet edildi diyelim. Dilekçe verilerek disiplin kurulu toplanabilir ve o kişinin üyeliği “etik gazetecilik” yapıp yapmadığı incelenebilir. Ama örgütlü değilsek en fazla sosyal medyadan teşhir edebiliyoruz ancak bir yaptırım uygulayamıyoruz. Onun için örgütlenmek herkes için en elzem şey.
DİSK Basın İş Yönetim Kurulu Üyesi Elif Akgül ise toplumsal cinsiyet odaklı haberciliğin, hak odaklı haberciliğin bir parçası olduğuna ve her gazeteci tarafından uygulanması gerektiğine dikkat çekiyor.
“Toplumsal cinsiyet odaklı habercilik kendisini yaygın medyanın dışında tarifleyen muhalif kuruluşlarda bilhassa feminist gazetecilere, kadınlara bırakılıyor. Bu alanı da 8 Mart, 25 Kasım gibi takvimlerden ve erkek şiddeti gibi cinsiyete doğrudan odaklı konularla tarifliyorlar. Oysa toplumsal cinsiyet odaklı habercilik, hak odaklı haberciliğin bir parçası olarak her gazeteci tarafından her konuda uygulanması gerekiyor. Evet bu yüzden cis hetero bir erkek meslektaş, bir futbol ya da ekonomi haberi yaparken, kuracağı dilden, görüş alacağı kaynağa ve haberin çerçevesine kadar bu eleği kullanmalı. Bu bağlamda zaten doğru dil kullanmak, toplumun bir kesimini değil farklı kesimlerini de içeren haberler yapmak, haber kaynaklarında çeşitliliğe dikkat etmek iyi gazeteciliğin gerekleri. İyi gazetecilik de sadece kadınların yapması gereken bir pratik değil”
Medyanın toplumsal cinsiyet eşitsizliğini tekrar tekrar yaratan bu dilden arınması için neler yapılabilir? Çözüm önerileriniz nelerdir?
Meslek örgütleri bu yönde eğitimler verebilir, iş yerlerinden bu yönde talepler olabilir. Cinsiyetsizliği kırmak medya patronundan muhabiri, mizanpajdan editöre, stajyere herkesi ilgilendiren herkesin elini taşın altına koyması gereken bir mesele. Öncelikle bu algının oluşması önemli. Haber merkezleri kendi yaptıkları işe de eleştirel bakmayı bir pratik haline getirmeli ki bu mevcut medya ortamında ve pratiğinde çok zor. Hız ya da tıklanma kaygısı bu ilkelerin önüne geçmemeli. Öte yandan bu konuda bilgilenmek isteyenler için çok sayıda materyal de mevcut. Ayrıca meslek örgütleri kuracakları etik kurullarla bu konuda üyelerini haberlerinden sorumlu tutabilirler.
DİSK Basın İş olarak bilhassa pandemi sürecinde internet üzerinden Youtube ya da Twitter Spaces aracılığıyla gazetecilik pratiğine, haklarına ve etiğine dair bir dizi eğitim ve tartışma gerçekleştirdik. Bu da konularımızdan biri olabilir.
HABER : Haber: Yeşim Özdemir
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.