Haber: Mervan Sak
Malatya’da deprem mağduru işçiler, şimdi de işsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya. Depremden hemen sonra çalışanlarına “işe gelmezseniz, tazminatsız işten çıkarılırsınız” mesajı atan Malatya Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan Mil-May Tekstil, işten çıkarmalara başladı. BİRTEK- SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen, “Mil-May Tekstil’de işçiler toplu halde işten çıkarılıyor. İşçilere tazminatları ödenmeden imza atmaya zorluyorlar” açıklaması yaptı.
Deprem sonrasında evleri yıkılmış, yakınlarını kaybetmiş işçilere, “işe gelmemeleri halinde tazminatsız işten çıkarılma” tehdidinde bulunan firmayla sendika olarak görüşme yaptıklarını, ancak uzlaşmaya varamadıklarını da anlatan Türkmen, açıklamasında şu ifadeleri kullandı;
“Mil-May Tekstil depremden hemen sonra çalışanlara eğer işe gelmezseniz tazminatsız işten atılırsınız, mesajıyla kamuoyunun gündemine gelmişti. Mesaj attığı işçiler evleri yıkılmış, evleri ağır hasar görmüş, yakınlarını kaybetmiş ve burada barınacak yerleri olmadığı için başka illere, şehir dışına göç etmişti. Bu yüzden işine gelemeyen işçilere durumlarını bildikleri halde böyle bir muamele gösterdiler. Deprem gibi büyük bir felakette sadece Malatya’da dahi yüzbinlerce insanın hayatını kaybettiği durumda bile Mil-May Tekstil yöneticilerin aklına işçileri tehdit etmek, bu durumda bile işçileri çalışmaya zorlamak ve işe gelmezseniz sizi tazminatsız işten atarız diyecek kadar insanlık dışı uygulamalarla gündeme gelmişti.”
“Sendika olarak daha önce görüştük ama hak ihlalleri durmadı”
Hak ihlallerinin bir türlü durmadığını söyleyen Türkmen, “Daha önce bu işten atılma tehdidi karşısında sendika olarak yine depremden sonra bu fabrikanın önüne gelmiş fabrika yönetimiyle görüşmüş ve fabrika önünde bir açıklama yapmıştık. Bu açıklama ve görüşmeden sonra mesajı geri çektiler ve kimsenin işten atılmayacağını söylediler. Ama o günden beri ne yazık ki bu fabrikada yaşanan hak ihlalleri, işçilere yapılan baskılar son bulmadı. Malatya’da buna benzer birçok fabrikada işçilere bu muamele uygulanıyor. Fabrikalar işçilere ve ailelerine barınma sözü verdiler ama bu sözü de tutmadılar” dedi.
“Arkadaşlarımızı yalnız bırakmayacağız”
Sürecin takipçisi olacaklarını dile getiren Türkmen şöyle konuştu;
“Özellikle kadın işçilerin ne şartlarda çalıştıklarını biliyoruz. Buradaki haksızlıklar, hak ihlalleri bunlarla da bitmiyor. Bu fabrikada mesela daha önce beyaz yaka ve şef pozisyonunda çalışan bir arkadaşımıza mobbing uygulanarak düz işçi gibi çalıştırılıyordu. Bütün bu yapılanların tek amacı var: işçilerin tazminatsız bir şekilde işten ayrılmaları. Ancak bizim sendikalarımız bu fabrikada faaliyet yürütüyor ve birçok üyemiz var. İşçi arkadaşlarımızın haklarını savunmak için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Biz dünden beri müdahil olmasaydık yüzlerce işçi tazminatsız işinden atılacaktı, 6 kişiyle sınırlı kaldılar. Arkadaşlarımızı yalnız bırakmayacağız. Bayramdan sonra buradaki işçi arkadaşlarımız için hem sendikal tazminat hem de işe iade davası açacağız.”
“Parkta, camide kaldım”
İşten atılan işçiler de fabrikadaki baskıları ve hak ihlallerini anlatarak işlerini iadelerini talep ettiler. Depremden sonra zorlu bir süreçten geçtiğini ifade eden Burhan Elma, “Benim burada kalacak yerim yok. Ailem de burada değil. Fabrika yöneticileri bana üç dört kez ‘gel kalacak yer var’ dedi. Sonra ben buraya geldim bu sefer ‘kalacak yer yok, dolu’ falan dediler. Ben de sürekli gittim geldim. Çok ortada kaldım. Parkta, camide kaldım. Bunlar büyük haksızlıklar. Bu yüzden benim tek istediğim haklarım. Şu an işten çıkartıldım. İçerden alacağım var, bir ay sonra alacaksınız diyorlar. Benim evim ağır hasarlı ben niye bir ay bekliyorum. Çok mağdurum. Haklarımı istiyorum” dedi.
“Bazen 30 saat aralıksız çalıştığımız oldu”
Çalışma koşullarına dikkat çeken Oğuz Kala ise, yaşadıklarını şöyle anlattı;
“Ben yaklaşık 2 yıldır burada çalışıyorum. Çalıştığım günden beri aşırı derece mesai saatleri var. Çoğu zaman sabahladık. Bazen 30 saat aralıksız çalıştığımız oldu. Bu mesailerin ücretini sürekli elden veriyorlardı. Hiçbir şekilde maaşlarımıza yansıtmıyorlardı. Depremden sonra burada kalan depremzedelerin çocukları vardı. İş sıkışıklığı olduğu zaman 18 yaşını doldurmamış çocukları dahi çalıştırdılar. Adam kayırma da var. Ustalar adam kayırıyor. Daha uzman işçilerle uzman olmayan işçilerle hep bir ayrım var. Bu ayrımdan dolayı sesimizi çıkardığımızda hep üzerimize geliyorlardı.”
“Tek talebim kimsenin hakkı kimsede kalmasın”
Çalışma haklarının geri verilmesini isteyen Fadime Çelik, “15 aydır bu tekstilde çalışıyorum. Bizi İŞKUR üzerinden işe aldılar. 20 kişilik grup halinde geldik. Makine öğretimi için eğitim bandına aldılar. Makineyi öğrendik bizi makineden çıkardılar. Şu an makineyi çalıştıran üç kişi var. Bizi hiçbir şekilde yaklaştırmıyorlar. Dün çağırıldım ve bana fabrikayı küçültüyoruz. İş olmadığı için ve asgari ücret de yükseldiği için senin işine son veriyoruz dediler. Deprem sürecinde ve sonrasında hiçbir şekilde maaşımı yatırmadılar. Parasal anlamda çok sıkıntı çektim. Kredi kartı borçlarımız vardı, ödeyemedik. Hep köye falan göç ettik. Hiçbir şeyimiz de kalmadı depremden dolayı. Tek talebim kimsenin hakkı kimsede kalmasın” şeklinde konuştu.
Bir diğer işten çıkarılan işçi Sultan Bulut ise şunları söyledi;
“İŞKUR ile birlikte üç yıldır burada çalışıyorum. Son iki yılım uzman şef olarak geçti. Depremden sonra sürekli yerim değiştirildi. Paketlere ve banda alındım. Bunlarla birlikte üzerime fazla yük bindirdiler. Üst üste mesailere kaldık. Ben bunları kabul etmediğim için de çıkışım verildi. Bana da eleman fazlalığı var dendi. Zaten burada beyaz yaka olmama rağmen asgari ücretle çalıştırılıyorum.”