Uyuşturucu kullanım yaşının günden güne daha da düşmesi, 18 yaş altı çocuklar için tehlike çanlarının çalmasına sebep oluyor. Oyun çağında oyuncak arabalarla ya da bebeklerle tanışması gereken çocukların uyuşturucuyla tanışması, ilerleyen yıllarda madde kullanımına hatta madde bağımlılığının oluşmasına da zemin hazırlıyor. Bu konuda psikologların tavrı ise oldukça net: “Aileler de çocuklar da mutlaka uzman desteği almalı.”
Ağabeyinden dolayı 7-8 yaşlarında uyuşturucuyla tanışan ve 14 yaşında da kullanmaya başlayan S.K’nin uyuşturucuyla olan mücadelesini annesi Derya K. aktardı. Derya K.’nın, biri kız biri erkek iki çocuğu da bu tehlikeli alışkanlığın pençesine düşmüş.
Oğlunun 10 yıldır madde bağımlısı olduğunu ifade eden 45 yaşındaki Derya K., yaşadıklarını şöyle aktarıyor:
“Oğlum 26 yaşında. 10 senelik madde bağımlısı. Uyuşturucuyu, ‘Bir kereden bir şey olmaz’ düşüncesiyle arkadaş ortamında kullanmaya başlamış. Bir gece kendim için acile gitmiştim. Bankta, milletin kaçtığı evsiz insanlar yatıyordu. Yaklaştım yanlarına, biri de benim oğlumdu. Kendisi şu an cezaevinde. Ama cezaevinde olduğu için çok mutluyum. Çünkü, hava soğuk. Oğlum soğukta, baraka gibi yerlerde değil artık. Cezaevinde yemek yiyor ve üşümüyor. Anne olarak önce bunları düşünüyorsunuz.”
Kızının çok erken yaşlarda uyuşturucuyla tanıştığını anlatan anne Derya K., bu süreci “Kızım S.K. 14 yaşında. Ağabeyi uzun yıllar madde kullandığı için maddeyi 7-8 yaşlarından itibaren tanıyordu ama ben ilk ikram edilen uyuşturucuyu içeceğini hiç tahmin etmedim. Bir arkadaşının teklif etmesiyle başlamış” sözleriyle anlatıyor.
Anne Derya K. kızının henüz bağımlı olmadığını ve şu anda kurtarılabilecek durumda bulunduğunun altını çizerek, şöyle konuşuyor:
“Yaşadığı zorlukların da farkında değil. Yani, biz yolun çok başındayız. Fakat ben oğlumdan dolayı bilirim, ‘Bana bir şey olmaz, ben bağımlı olmam’ deli cesaretini. Oğlumu baz alıyorum ve kızım da başka maddelere bulaşır ve ben fark edemezsem diye şu an panik yapıyorum. Kızımın madde kullandığını, aşırı öfkeli tavırlar sergilediği, uyku düzeni bozulduğu, arkadaş çevresi okuldan değil de başka yerlerden olduğu ve en önemlisi arkadaş çevresi hızla genişlediği zaman anladım. Ama konduramadım. ‘Ağabeyini gördü, kendisi yapmaz’ diye düşündüm.”
Çocukları uyuşturucu kullanan ebeveynlere, nasıl bir yol izlemeleri ve bu süreci nasıl daha kolay atlatabileceklerine ilişkin kişisel tavsiyelerde bulunan Derya K., aileler için en gerekli şeyin “sabır” olduğunu söylüyor.
Derya K. uyuşturucuya başlayan çocukları ilk aşamada fark edebilmenin önemine işaret ederek, “Onları bu dönemde fark edebilmemiz çok önemli. Sonrasında işler epey bir zorlaşıyor” diyor.
Ailelere duygusal açıdan çok yük yüklendiğini ve her zaman her şeyin ailede bitmediğini belirten Derya K., sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Arkadaş çevresi de oldukça etkili. Aile zaten paniktir, gelecek kaygısı vardı, toplumdan ve en yakın aile bireylerinden bile gizler bu durumu. Ama aile önce kendisi kabullenecek bağımlı ailesi olduğunu. Sonra da bunun ömür boyu sürecek bir beyin hastalığı olduğunu kabul edecek. Ben her zaman çocuklarımın yanında olmaya çalıştım ama biz bağımlı ailelerinin de mutlaka psikolojik destek alması gerekli. Ebeveynler, çocukların harcadıkları para miktarına ve parayı nereye harcadıklarına da çok dikkat etsin. Başka da bir tavsiye veremiyorum. Çünkü daha kolay atlatmanın bir yolunu ben henüz bulamadım.”
Derya K.’nın kızı 14 yaşındaki 9’uncu sınıf öğrencisi S.K. da uyuşturucu kullanımının ne kadar yanlış olduğunun farkında.
Madde bağımlılığının ilerleyen süreçlerde kişilerin hayatlarını tahmin edemeyecekleri boyutta kötü etkileyebileceğini belirten S.K., bu nedenle uyuşturucu kullanan kişilere, yanlışlarından bir an evvel dönmeleri ve mutlaka tedavi olmaları tavsiyesinde bulunuyor. S.K. ayrıca şunları söylüyor:
“Kendilerine kötü örnek olan herkesten ya da her şeyden anında uzaklaşmalılar. Buna arkadaş ortamı da dahil. Uyuşturucu ve benzeri kötü alışkanlıklara yönelmek yerine, sevdikleri ve ilgi duydukları alanlara yönelmeliler. Daha sağlıklı bir gelecek için fiziksel ve ruhsal anlamda kendimize yatırım yapmalıyız.”
Derya K. ile çocuklarının madde kullanımı sebebiyle tanıştıklarını söyleyen Uyuşturucu ile Mücadele ve Eğitim Derneği (UMDER) Genel Başkanı Leyla Yağanoğlu ise dernek olarak Derya K. ve ailesine bu süreçte verdikleri desteği anlatıyor.
Derya K.’nin bilinçli bir anne olduğuna vurgu yapan Başkan Yağanoğlu, “Derya Hanım’la tanışmamız 7-8 sene oluyor. Kendisini oğlunun tedavi süreci döneminden tanıyorum. Derya Hanım’ın son derece bilinçli bir anne olduğunu söyleyebilirim. Kızı S.K. yolun çok başındaydı, Derya Hanım oğlundan dolayı da tecrübeli olduğu için var olan durumu hemen fark etti. Kendisiyle bu süreçte sürekli iletişim halindeydik. Kızına nasıl davranması gerektiği konusunda destek olmaya çalıştık. Olabildiysek de ne mutlu bize” diyor.
“İnsan isterse başaramayacağı hiçbir şey yoktur” diyen Leyla Yağanoğlu, sevginin de iyileştirici gücünün olduğuna dikkat çekiyor. Uyuşturucu kullanan bireylerin çaresiz olmadıklarını da belirten Yağanoğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Uyuşturucu kullanan gençlerin çoğu, ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diye başlıyor. Onlara çaresiz ve çözümsüz olmadıklarını iletmek istiyorum. Yeter ki kendileri istesinler. İnsan isterse başaramayacağı hiçbir şey yoktur, bunu biliyoruz. İstemek başarmanın yarısıdır. Bağımlıların pasif ve aktif dönemleri olur. Çocuklar aktif dönemlerinde kurtulamayacaklarını düşünürler. Çünkü bağımlı beyinleri, kendileriyle sürekli oyun oynama peşindedir. Beynimizi, düşüncelerimizi ve duygumuzu kontrol edebilmeyi başardığımız sürece, uyuşturucudan uzak durma zamanımızı ve ayıklık dönemimizi elbette uzatabiliriz. Bu bir yolculuk esasen. Şöyle ki, ömür boyu süren bir hastalık; bağımlılık. Sevgi iyileştiricidir. Çocuklarımıza, sevgiyle yaklaşıp onları anladığımıza ve bu karanlık yolculuk sürecinde, birlikte aydınlık tarafa doğru yürüyebileceğimize ve bunu başarabileceğimize onları ikna etmemiz lazım.”
Bağımlılıkla mücadele konusunda etkin çalışan Türkiye Yeşilay Cemiyeti de uyuşturucuyla mücadele eden bireylerin yanında olmak için çabalıyor.
Yeşilay İzmir Şube Başkanı Ümit Ülkü, çocukların ve gençlerin daha bilinçli olması adına, Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Programını (TBM) başlattıklarını ifade ederek, madde kullanımının son yıllarda tüm dünyayı ve tüm yaş grubunu tehdit eden önemli bir sorun haline geldiğini belirtiyor. Ülkü ayrıca, özellikle 18 yaş altı gençleri uyuşturucuya iten sebeplerden en önemlisini gençlerin yanlış sosyalleşme çabası içinde olması olarak gösteriyor.
“Uyuşturucu kullanımı, oldukça önemli bir halk sağlığı sorunudur” diyen Ülkü, şöyle konuşuyor:
“Merak duygusu yaşayan, özenen, kendini yakın çevresine ispat etmek isteyen, ailesinden sevgi görmeyen ve boşlukta olan gençler, maalesef uyuşturucu kullanmaya başlıyor. Bu süreçte ebeveynlerden istediğimiz; daima çocuklarıyla ilgilenmeleri ve onlarla sürekli iletişim halinde olmaları. Yani ebeveynler, çocuklarını asla yalnız bırakmamalı. Mutlaka, bağımlılık konusunda da bilgi sahibi olmalılar.”
Aileler ve gençler “tbm.org.tr” web sitesi ve 115 Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM) Danışma Hattı aracılığıyla da doğru bilgiye kolay şekilde ulaşabiliyor.
Uyuşturucu madde kullanan bireylerin bu süreçte beden sağlığı kadar ruh sağlığı da oldukça önemli. Peki, uyuşturucu kullanan çocuklara en doğru nasıl davranılmalı? Bu süreçte ailelere ne gibi görevler düşüyor?
Klinik Psikolog Beril Papuççuer Ceylan, ebeveynlerin paniğe kapılmadan hareket etmeleri gerektiğine dikkat çekerek, yapılması gerekenleri şöyle anlatıyor:
“Çocukla konuşmadan önce gerekirse nasıl davranacakları ya da kendileri önce daha iyi olabilmek adına, konusunda uzman birinden destek almaları iyi olacaktır. Sakin, anlayışlı, suçlayıcı ve yargılayıcı olmadan hareket etmelidir. Anne ve baba işbirliği içinde olmalıdır. Sorun fark edildiğinde ya da şüphe duyulduğunda görmezden gelinmemeli, ertelenmemeli, gizlenmemelidir. Çocuğun davranış ve fiziksel halleri takip edilmeli, çözüm için aile bireyleri birlikte hareket etmelidir. Bu süreçte destekleyici tavır bir hayli önemli.”
Ceylan, ailelerin çocuklarıyla iyi bir iletişim içinde ve onlara iyi örnek olmaları gerektiğini de belirterek, ebeveynlerden birinin madde kullanıyor olmasının büyük bir risk faktörü olduğunun altını çiziyor.
“Öyle bir ebeveyn durumu varsa mutlaka ebeveynin de yardım almaya ikna edilmesi çocuk açısından son derece önemli” diyen Ceylan, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Çocuğunun çevresini iyi araştırmalılar, arkadaşları kim, ne yapıyorlar öğrenmeliler. Madde kullanımını öğrendiklerinde, çevresini mutlaka değiştirmeleri, arkadaş ortamından uzaklaştırmaları, gerekirse bulundukları mahalleden taşınmaları gerekiyor. Ayrıca, madde kullanımı ile ilgili kurum ve kuruluşlardan mutlaka destek almaları da gerekiyor. Bu durumu tek başlarına halletmeleri çok zor.”
HABER : Haber: Didem Çam
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.