Fotoğraf: DİSK
İş hukukumuza 1936 yılında 3008 sayılı İş Kanunu ile giren, işçilerin en önemli haklarından biri olan “Kıdem tazminatı”, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan İstihdam Kalkanı Paketi’yle birlikte yeniden tartışmaları gündeme getirdi. Son 10 yıldır her gündeme geldiğinde sendikaların tepkisine neden olan kıdem tazminatı fonu için, ekonomi yönetimi yeni bir model arayışında. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda bazı işçi ve işveren temsilcileriyle bir araya gelinen toplantıda, kıdem tazminatıyla ilgili değişikliklerin yapılacağı Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) hakkında görüşüldü.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu ve Çalışma Ekonomisi Uzmanı Murat Özveri ile getirilmek istenen yeni düzenlemeyi ve modelleri konuştuk.
Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’yle hakkında görüşülen toplantıya davet edilmediklerini bildiren DİSK Genel Sekreteri Serdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı: “Yıllardır kıdem tazminatıyla ilgili birtakım tartışmalar yaşanıyor. Somut olarak yasal düzenleme ve taslaklardan tehlike ve kayıpların neler olabileceğine dair cevaplar verebiliyorduk. Elimizde işverenin ya da hükümetin hazırladığı somut taslak olmadığı için DİSK olarak sadece varsayımlar üzerinden değerlendirme yapıyoruz. O yüzden kayıpların neler olabileceğine dair net bir bilgi sahibi değiliz. Türk-İş ve Hak-İş KESK ve TOBB çağrıldı. Yani işveren kesimin toplu olarak çağrıldığı bir toplantı yapıldı. İşçilerin parasıyla birtakım pazarlıklar yapılıyor. İşçinin kıdem tazminatı hakkına sahip çıkmak ve birileri tarafından gasp edilmesini engellemek adına her türlü planlamayı yapıyoruz. Yine Türk-İş’in de bu konuda genel kurul kararı var. Umuyoruz ki ona uygun davranırlar.”
“Amaç işçi haklarını gasp etmek”
Kıdem tazminatının işçi için önemli bir iş güvencesi olduğunu belirten Serdaroğlu, şunları söyledi: “Kıdem tazminatı, 84 yıldır alınan bir haktır ve işçinin işverende bırakmış olduğu ücretin bir parçasıdır. Kıdem tazminatı konusunda yapılmak istenen işçinin haklarını düşünmek değil. İşçi birikimini patron çıkarları için kullanmak hedefleniyor. Amaç 84 yıllık işçi haklarını gasp etmek. Fondaki biriken paranın da aynı işsizlik sigortası gibi işverenlere teşvik olarak ve hükümetin birtakım mali açıklarını kapatacağı para anlamına geliyor.”
İşçilerin geleceğe dönük tüm planlamalarını kıdem tazminatı üzerinden yaptığına dikkat çeken Serdaroğlu, “İşçinin iş güvencesinin ortadan kaldırılması işçinin hayallerini ve geleceğini de ortadan kaldırmaktır. Kıdem tazminatı işçinin 25-30 yıl boyunca çalışıp işverende bırakmış olduğu ücretinin bir parçasıdır. Ayrıca kıdem tazminatı işçinin kolayca işten çıkarılamamasıyla ilgili de bir güvence sağlar” diye konuştu.
“Devlet ayıbını örtmeye çalışıyor”
TES ile ilgili konuşan Serdaroğlu, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Daha önce Avusturya modeli diye bir model ortaya koymuşlardı. O modelde kıdem tazminatının bireysel emeklilik üzerinden değerlendirilmesi ve belirli şartlar içerisinde emekli olduktan sonra kısmi ödemeler yapılmasıydı. Şu an da bahsedilen yeni model Güney Kore modelidir. Bu modelde düşük emeklilik maaşlarının yükseltilmesiyle ilgili olarak işçinin kendi parasının, yani kıdem tazminatının kullanılması yöntemi uygulanmaya çalışılıyor. Aslında devlet ayıbını örtmeye çalışıyor. Bu model Güney Kore’de de sağlıklı işleyen bir model değil.”
“Sendikaları mücadeleye çağırıyoruz”
Kıdem tazminat tartışmalarıyla alakalı iki modelin üzerinde durulduğunu ifade eden Serdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Birinci modelde yüzde 6 oranında prim kesilmesi, bunun yüzde 4’ü işveren yüzde 1’i devlet, yüzde 1’i ise işçi tarafından ödenecek şekilde gerçekleşiyor. İşçi, bu modelde de prim ödüyor. İşverenin işçiye vereceği tazminat oranı 8.3’tür. Ancak bu modelde tazminat yüzde 6’ya düşürüldüğü gibi yüzde 1’lik bir kısmını da tekrar işçiye ödetiyorlar. İşin özeti, işçi kendi parasıyla tamamlayıcı emeklilik fonuna para yatırmış oluyor. İşçi hakları kayıpları detaylı bakıldığında kötü bir tablo oluşturuyor. DİSK olarak kıdem tazminatı, kırmızı çizgimizdir ve kıdem tazminatına dokundurtmamak için mücadele vereceğiz. Bütün sendikaları da bu mücadeleye çağırıyoruz.”
Emeklileri yoksullaştırdılar: Piyasayı fonlamak istiyorlar
Çalışma Ekonomisi Uzmanı Murat Özveri ise 2008 yılında çıkan 5510 sayılı yasayla emeklilerin maaşlarının düşürüldüğüne dikkat çekerek, “Emekli aylıkları hesaplanırken üç tane çarpan vardır; prime esas aylık kazanç. Bu aylık kazançla çarpılan güncelleme kat sayısı ve aylık bağlama oranıdır. 2008’den itibaren aylık bağlama oranı ve güncelleme kat sayısını düşürerek emeklileri yoksullaştırdılar. Bu düzenlemeyi gidermek için işçinin hak etmiş olduğu cebindeki kıdem tazminatına uzanmak, işçinin cebinden hak ettiği parayı alıp piyasaya fonlayarak aktarmak sermayeye kaynak transferidir” açıklamasında bulundu.
Emekli tazmini bir lütuf değil
Yapılmak istenen değişikliğin Güney Kore Modeli olduğunu söyleyen Özveri, durumu şöyle özetledi: “Örnek aldıkları Güney Kore’ye bakarsanız yaşlı nüfusun en fazla olduğu ülkedir. Onlar da aynısını yaptılar. Önce emeklileri yoksullaştırdılar sonra da kıdem tazminatıyla bu yoksulluğa katkı sunmaya çalıştılar. Ancak herkesin atladığı bir şey var ki emekli tazmini dediğimiz şey, bir lütuf değildir. Yaşlılık sosyal bir risktir. İşçi çalışırken bu sosyal riskin olumsuz sonuçlarını prim ödeyerek satın alır. Yani emekli olan işçi aldığı aylığın karşılığını zaten çalışırken ödemiştir. Dolayısıyla yasayla işçi arasında kararlaştırılmış bir statüyü başka yasalar çıkarıp işçiyi yoksullaştıracak şekilde düzenlemek, kazanılmış haklar ilkesine aykırıdır.”
HABER : KEVSER ÖZKAYNAK
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.