Zeynep Akat
Bingöl’de başlayan kentsel dönüşüm hayali, Saray Mahallesi’ni “Hayalet Mahalle”ye dönüştürdü. Saray Mahallesi, Bingöl’ün merkezinde yer alan en eski ve en büyük mahallelerden biri. Köyden kente göç sonrasında ağırlıklı olarak yoksul kesimin kümelendiği ve kooperatif olarak inşa edilen bölge, 2010’ların sonuna kadar ‘mahalle kültürünün’ yaşandığı son yerlerden. Mahallelinin bütün ihtiyaçlarını mahalle dışına çıkmadan karşıladığı, herkesin birbirini tanıdığı ve çocukların sokakta büyüdükleri yer, şimdilerde hayalet bir bölgeyi andırıyor. O eski ve büyük evlerin yerinde şimdi yığınları var, onları kaldırmak için gelen iş makineleriyse aynı yerde çürümeye terkedilmiş.
Mahallenin hayalete dönmesinin arkasında ise bir ‘kentsel dönüşüm’ hikayesi var, ya da daha doğru tabirle ‘kentsel dönüşememe’. 382 hak sahibinin evlerini dönüştürme girişiminde ilk anlaştıkları müteahhit öldürülmüş. Ardından anlaştıkları müteahhit ise pandemi sonrası artan inşaat maliyetlerini öne sürerek evleri yapmaktan vazgeçmiş. Üzerinden 3 seçim dönemi geçen süreçte siyasiler, mahallelinin mağduriyetini defalarca seçim vaadi olarak kullanmış ancak verilen sözler tutulmamış. Saray Mahallesi’nin 6 yıldır ‘dönüşememe’ hikayesini 20 yıllık mahalleli Mustafa Cafri, 9. Köy’e anlattı:
“Bizim kooperatif dediğimiz bu alan 1993 – 94 senelerinde yapıldı. Biz de o zamandan beri buradayız. 2003 depreminde burası orta hasarlı olarak raporlandı. 5 yıl önce de hak sahipleri olarak buranın kentsel dönüşüme girmesi için bir müteahhitle anlaştık. Müteahhit çalışmaya başladı ve mahalledeki tüm evler yıkıldı. Evlerin yıkılmasının ardından müteahhitimiz vuruldu, öldü. O ölünce burası biraz bu şekilde kaldı. Başka bir müteahhitle anlaştık, o da iflas etti. İnsanlar ona verdikleri parayı da geri alamadı. İlk zamanların devletin verdiği bir kira desteği vardı ama o da artık kesildi. Şu an buradaki hak sahipleri çok ciddi bir mağduriyet yaşıyor çünkü Bingöl’de kiralar çok yükseldi. İnsanlar kiralarını ödeyemez haldeler.”
Bingöl’de şu an yüksek kiralar ve yeterli sayıda ev olmayışından kaynaklı ciddi bir emlak krizi yaşandığını belirten Cafri, pandemi öncesi mahallelinin kentsel dönüşüm kararı aldığı dönemde kişisel bütçelerin yeterli olduğunu hatırlattı. Herkesin kendi kazancına göre bir ev bulabildiğinin altınız çizen Cafri, durumu iyi olan birçok kişinin de o dönem kendine yeni ev aldığını söyledi. Mustafa Cafri, hak sahiplerinin kentsel dönüşüm kararı alma nedenlerini şöyle aktardı:
“O dönem ev almak da kiracı olmak da kolaydı tabii. Bu evler eskimişti ve Bingöl’de yeni evler yapılmaya başlanmıştı. Evlerde doğalgaz yoktu, merkezi sistemden kömür yakılıyordu. Her daire sahibi belirlenen miktarda kömür almak zorundaydı ama burada alamayan insan çoktu. Öyle olunca bir kişinin kömür alamaması tüm binayı etkiliyordu. Yeni ve daha güzel evlerin yapılmasıyla da her bina neredeyse yarı yarıya boşaldı. Kiracılar da evler eski olduğu için artık buradan ev tutmaz oldu, boş evlere hırsızlar dadandı; kalanlar da gitmek zorunda kaldı aslında. Yani kentsel dönüşümden başka çaremiz kalmadı yoksa evlerimiz çürüyecekti. Bu mahallede kentsel dönüşüme girmeyen tek bina var, o da çürüdü zaten.”
Cafri’nin aktarımına göre, bu süreçte mahalleliyi en çok yaralayan şey siyasilerin mahallelinin içinde bulunduğu durumu bir seçim propagandası olarak kullanması. Mahallenin bu durumda 3 seçim geçirdiğini ve her seçimde partilerin seçim vaadi olarak kentsel dönüşümü tamamlama sözü verdiğini belirten dönüşüm mağduru Cafri şöyle konuştu:
“Her seçime bir iki ay kala bizim yanımıza geliyorlar, toplantılar düzenliyorlar, sözler veriyorlar, mahallelinin desteğini istiyorlar. Buradakiler de gariban insanlar, inanıyorlar, oy veriyorlar. Sonra kimseden ses seda çıkmıyor, yüzümüze bakmıyorlar. Bingöl’deki siyasiler hizmeti bırakmış, sadece rant peşindeler. Bizi burada kaderimize terk ettiler.”
Tüm çocukluğunun burada geçtiğini ve “Geriye dönüp baktığımda tüm güzel anılarım burada” diyen hak sahiplerinden Yusuf Deniz, mahalle anılarını şöyle anlatıyor:
“Saray Mahallesi demek çocukluğum demek, hayatı burada gördüm, burada tanıdım. Dostluğu, arkadaşlığı burada öğrendim. Biz sokakta büyüdük. Ailelerimiz korkmazdı, başımıza bir şey gelir diye endişelenmezdi. Çünkü mahallede olduğumuzu bilirlerdi. Burası birbiriyle dayanışma içinde yaşayan aile gibi bir topluluktu. Her şeyimiz mahalledeydi, okulumuz da buradaydı, bakkalımız da, manavımız da… Ben liseye geçtiğimde mahalleden çıktım diyebilirim. Buranın bu halde olması sadece maddi anlamda değil manevi anlamda da çok üzüyor bizi. 382 hak sahibinden 382’sinin de dileği aynı: Evlerimiz yapılsın, mahallemize dönelim. Çünkü buranın bizim için anlamı çok büyük. “
Evler yıkıldıktan sonra seçim vaadi olarak kentsel dönüşüm çalışmalarına başlandığını, ancak molozların bir kısmı kaldırıldıktan sonra tüm çalışmaların durduğunu aktaran kentsel dönüşüm bekleyen Yusuf Deniz şöyle konuştu:
“Seçimden önce buradan oy istemişlerdi, seçim sonrasında da birkaç günlük çalışma yapıldı. Molozların bir kısmını kaldırdılar, bir kısmı hala duruyor. İş makineleri burada çürümeye terk edildi. Biz Maraş depremlerinde makinelerin deprem bölgesine gönderilmesini istedik ama onu yapmadılar. Burası terk edilmiş bir kasaba gibi. Burası kentsel dönüşüme girdiğinde bizim kendi evimiz vardı, oraya gittik. Orası olmasa şu an kirada oturmayı hiçbir şekilde karşılayamazdık. Birçok kişi de karşılayamıyor. Çok büyük bir mağduriyet yaşıyoruz.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.