Kaybolmaya yüz tutmuş meslek: Lüle taşı işlemeciliği
Kaybolmaya yüz tutmuş meslek: Lüle taşı işlemeciliği
Süs taşları işlemeciliği yapan lüle taşı sanatçıları, Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan destek görmedikleri için yeni ustalar yetiştiremiyor. Lüle taşı okulunda aldığı eğitimle usta olan devlet sanatçısı Erol Güler, devlet desteğiyle hem lüle taşı okullarının açılmasını hem de usta sanatçılara destek olunması çağrısında bulundu.
Eskişehir’in bölgesel geçim kaynaklarından biri olan lüle taşı işlemeciliği, yeni ustalar yetişmediği için kaybolan meslek olma tehlikesiyle karşı karşıya. Pipo, kolye, bilezik, iğne, küpe ve biblo gibi süs eşyaları yapımında kullanılan lületaşı, dünya rezervlerinin yaklaşık yüzde 70’ine sahip olduğu bilinen Eskişehir’de en önemli gelir kaynaklarından biriydi. Türkiye’de “kültürel bir değer” olarak kabul edilen lüle taşı işletmecilerinin sayısı ise alarm veriyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan edinilen bilgiye göre, Yaşayan Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürlüğü Halk Kültürü Bilgi ve Belge Merkezi’ne 3’ü kadın olmak üzere, sadece 71 lüle taşı sanatçısı kayıtlı. Bu sanatçılardan 6’sı vefat etti. Sanatçıların illere göre dağılımı ise; 1’i Antalya, 1’i Çanakkale, 1’i İzmir ve 68’i Eskişehir olmak üzere sıralanıyor.
Erol Güler
Lüle taşı işlemeciliği yapan ustalardan Erol Güler de mesleğin ve sanatın kaybolmasından endişeleniyor. 45 yıllık lüle taşı işlemecisi Güler, 1990’lı yıllarda lüle taşının çıkarıldığı köylerden Taycılar Köyü Lületaşı Okulu’ndan mezun. 9. Köy’e yaptığı açıklamada, okulların, lüle taşı işlemeciliği sanatının devam etmesinde önemli bir unsur olduğunu vurgulayan Güler, mesleğin kaybolmaması için okulların yeniden açılması ya da mevcut ustaların yeni işlemeciler yetiştirebilmeleri için Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenmesi gerektiğini ifade etti. 1988 yılında Eskişehir’e vali olarak atanan Bahaddin Güney’in isteği üzerine açılan Beyaz Altın Lületaşı Okulu, daha sonra ekonomik ve politik nedenlerden dolayı kapatıldı. O dönemde ayrıca 6 lüle taşı okulunun daha olduğunu, bu okullardan 5’inin lüle taşının çıktığı Taycılar, Margı, Sepetçi, Dereköy ve Söğütçük köylerinde açıldığını söyleyen usta Güler, ancak günümüzde bu okullardan hiçbirinin kalmadığını ve mesleki halk eğitim merkezlerine dönüştürüldüğünü vurguladı.
Her evin bahçesinde bir atölye
Taycılar Lületaşı Okulu’ndan mezun olan ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “devlet sanatçısı” olarak kabul ettiği Güler, “Benim köyüm lüle taşının çıktığı köylerden biridir. Bu köyde yaşayanların neredeyse hepsi lüle taşı ustası. Her evin bahçesinde bir atölye var. Ancak yeni kuşak artık eskisi gibi ilgi göstermiyor” dedi.
Eğitimin önemini vurgulayan Güler, şöyle konuştu: “Aslında üniversitelerle bazı istişarelerde bulunduk. Amacımız ustaların yetiştirilmesi ama sıcak bakılmadı. Üniversitelerde bölümler açılsın, eğitimler verilsin. Bizler de oralara gidelim, eğitimler verelim önerisini getirdik. Daha çok lüle taşı nedir, ne işe yarar sorularına yanıt bulmak için araştırmalar yaptılar ama bunun bir sanat yönü de var. Onu kaybetmemek gerekir. Bu bizim kültürümüz, bizim değerimiz.” Lüle taşı işlemeciliğini öğrenen çırakların maddi olarak destek beklediğini ancak ustaların bunu karşılayamadığı için mesleğin gelecek kuşaklara aktarılamadığını belirten Güler, “Biz gençlere para veremiyoruz. Eğitimi verirken emek veren öğrenciler, ustasının gözünün içine bakıyor. Para kazanamıyor gençler” dedi.
“Gönülden bağlılık işidir Lüle taşı”
“Lüle taşı gönül işidir. Gönülden bağlılık işidir. Siz taşı, taş sizi sevecek” diyerek mesleğe duyduğu sevgisini dile getiren Güler, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın devlet sanatçısı olan lüle taşı işlemecilerini desteklememesini eleştirerek, şöyle konuştu:
“Bizler devlet sanatçısı statüsündeyiz. Bize bir hak tanındı, belgeler verildi, ama sadece kaydımız var. Yurt içindeki fuarlara ücretsiz gitme ve stant açma hakkımız var. Ama bunun yurt dışı açılımı yapılmıyor. Bakanlık yeterince desteklemiyor. Kendi işimizi yaptığımız için benim gibi bazı kişiler sigorta yapamadı, BAĞ-KUR’umuzu ödeyemedik ve emekli olamadık. Sanatçıyız en nihayetinde. Borçlandık, borç kaldı. Sigorta günlerimiz geldi, ödeyemedik. Bakanlığın açtığı herhangi bir hibe desteği bizlere uymadı. Devlet nezdinde sanatçıyız, ama destek göremiyoruz.“
“Ustalar bu şekildeki hayat şartına layık değil”
Hem eğitim hem de maddi olanaklar açısından lüle taşı ustalarının desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Güler, “Devlet sanatçısı olursun, gerekli evrakları toplarsın ama bu işin bir kuralı ya da eğitimi olmak zorunda. Halk eğitim kursları açılıyor 2-3 ay sürüyor. Pandemiden bu yana da valiliğin açtığı bu kurslar artık yok. Devletimizden bizleri görmesini istiyoruz. Burada şu anda kıyıda köşede, merdiven altında, evinin çatısında, balkonunda, bodrumunda çalışan ustalarımız var. Ustalar, daha iyi çalışma ve yaşama koşullarına layıklar. Bu ustalar özünü, gözünü, gönlünü bu işe vermiş insanlar” dedi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Aferin Ceylan, konu önemli.