DOLAR 34,0876 0.11%
EURO 37,6684 0.07%
ALTIN 2.742,76-0,02
Ankara
25°

AÇIK

Kahramanlıkla mağduriyet kıskacında bir ikilem: Engelli haberleri

Kahramanlıkla mağduriyet kıskacında bir ikilem: Engelli haberleri

Medyanın açmazlarından biri de engelli haberleri. Engelliler haberlerde yeterince yer almıyor ya da haberin öznesi olamıyor. Haber üretim süreçleri bir hak arama yöntemi olabilecek iken, engelliler haberlerde kullanılan sorunlu dil nedeniyle tekrar hak ihlaline uğruyor. Engellilerin haber metinlerinde uğradığı bu ayrımcı ve sorunlu dili Türkiye Sakatlar Derneği Gaziantep Şube Başkanı Hulusi Kalender ve İletişim Akademisyeni Yasemin İnceoğlu ile konuştuk.

ABONE OL
10 Haziran 2023 21:05
Kahramanlıkla mağduriyet kıskacında bir ikilem: Engelli haberleri
2

BEĞENDİM

ABONE OL

Haber: Cihat Öztürk / Kapak Fotoğrafı: Depophotos

Hulusi Kalender, Gaziantep’te birçok sosyal sorumluluk projesine imza atan bir engelli, 1,5 yaşından beri ortopedik engeli var. Eğitim, istihdam ve sporda engellilerin teşvik edilmesi için çaba gösteren, böylelikle çeşitli başarı hikâyelerine imza atmalarını sağlayan Kalender, 2007 yılında bir Tekerlekli Basketbol Takımı kurarak faaliyete geçirdi. Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Asbaşkanı ve Başkanvekili olarak görev yapan Kalender, Türkiye’de ilk defa Engelsiz Atölyeler Üretim Kooperatifini de kurdu. Kalender’in bu projesi Sosyal Kooperatifçilikte örnek Kooperatif seçilerek Ticaret Bakanlığından Ödül aldı.

Engelli kadınlara çifte ayrımcılık

Hulusi Kalender

Hulusi Kalender, engellilerin dezavantajları nedeniyle toplum içinde var olan sorunlarının, medyada da kendini gösterdiğine dikkat çekti:

 “Engelliler, kimi zaman medyada ayrımcılığa tabi tutularak, zayıf, yardıma muhtaç, birilerine bağımlı kişiler olarak görülüyor. Engelli olmak aşılması gereken bir sorun gibi yansıtılıyor. Engelliler ise bunun bir -çeşitlilik- olduğunu, -ötekileştirmekten-uzak durulması gerektiğini düşünüyor. Eski Türk filmlerinde, engelliler kimi zaman kör, topal karakterleriyle acınası, şeytani, çevresine yük olan karakterler gibi sunuluyordu. Oysa günümüzde  spordan, kültüre kadar pek çok alanda başarılarıyla öne çıkan engelliler, medyada bu yönleriyle gündeme gelmek istiyor. Engelli kadınlarda ise durum daha vahim. Hem kadın hem de engelli olmaktan dolayı kadınlar çifte ayrımcılığa maruz kalmakta. Engelli kadınlar medyada da bunun yansımasını yaşıyorlar, daha çok şiddet haberlerinin öznesi olmaktalar.”

Teknolojiye erişim

Medyanın erişilebilir olması gerektiğini ifade eden Kalender sözlerini şöyle sürdürdü:

 “Görme ve işitme engelli bireyler, erişilebilir televizyon kanalları, televizyon haberleri ve medya teknolojilerinin varlığı ve erişilebilir olması halinde eşit temsil hakkına sahip olacaklar. Oysa bu teknolojik imkanların yetersizliği nedeniyle engelli bireylerde, dışlanma hissiyatı da artıyor, bu teknoloji çağında engelli bireylerin konumu, yerel ve evrensel açıdan daha da kritik hale gelmektedir. Medyanın, kitleleri yönlendiren bir gücü olduğuna ve bu güç ile toplumun değer yargıları ve engellilik kavramının pekiştirildiğini  dikkat etmek gerekir.”

Engelli ya mağdur ya kahraman

Engellilerin medyada temel olarak mağdur ya da kahraman olarak öne çıkarıldığını belirten Kalender, şöyle diyor:

 “Bu durum engellilerin toplumsal yaşama tam ve etkin katılımı önündeki engellerin göz ardı edilmesine neden oluyor. Engellilik bireysel bir sorun olarak yer alıyor. Medyanın olay odaklı haber yapma yaklaşımı nedeniyle, engellilik bireysel bir sorun olarak ele alınıyor. Sorunların sadece -yardım- düşüncesiyle çözülmesinin yeterli, gerekli olduğuna ilişkin bir algı yaratılıyor. Oysa sorunun bir hak ve vatandaşlık sorunu olduğunun altının çizilmesi, önyargıların ortadan kaldırılması için elzemdir. Engelli bireylerin yaşadığı ayrımcılıkla ilgili haberler yapılırken haberin öznesi olarak deneyimlerine yer verilmesi, sorun ve çözüm önerilerini kendilerinin ifade etmesi  için alan açılmalıdır..”

Medyanın engelliler tavrı

Yasemin Giritli İnceoğlu

“Dünyadaki yaklaşık 1 milyar engellinin küresel nüfusun yüzde 15’ini oluşturduğunu kaydeden İletişim Akademisyeni Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, şu görüşleri dile getirdi:

“Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde engelli kişiler orantısız bir şekilde temsil ediliyor ve ekonomik-sosyal dışlanma, günlük yaşamlarının adeta bir parçası. Bu durum, hem insan hakları ihlali, hem büyük bir kalkınma sorunudur. Medya, toplumdaki eşitsizlikler üzerinde farkındalık yaratması gerekirken, buna öncülük etmeliyken, engelliler hakkında diğer -ötekiler- konusunda olduğu gibi insan haklarına dayalı temelli habercilik yapmıyor, bir başka deyişle adaletsizliklere karşı bir tavır sergileyemiyor. Medyanın engelli haklarını görünür kılması, onları eşit vatandaşlık algısına uygun bir şekilde temsil etmesi gerekirken, engellileri ya dramatize ederek veya kahramanlaştırarak sunmakta oluşu hatalı. Zihinsel engelliler, genellikle -denetlenmesi- ya da -düzeltilmesi- gereken, adeta topluma zararlı bireyler olarak sunuluyor, fiziksel engelli kadınlar ise genellikle -çaresiz kurbanlar- veya -engelini kahramanca aşan- bireyler olarak tasvir ediliyor. Hatta zihinsel engelliler ve suçluluk arasındaki ilişkinin sansasyonel bir biçimde verilmesi yalnız tabloidlerde değil, ciddi gazetelerde bile yaygın. Engelli kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddet vakalarının birçoğu ya medyada görmezden geliniyor ya da bu gruplar sıklıkla damgalanıyorlar.” 

Medyadaki kalıp yargılar

Medyanın, engelli bireyleri olumsuz ve güçsüz bir şekilde tasvir eden kalıp yargılar kullandığının altını çizen İnceoğlu, “Engelliler kimi zaman yardıma muhtaç (aciz bir şekilde) merak veya şiddet nesnesi olarak, hatta -uğursuz veya kötü, gülünç veya topluma bir yük- gibi sergileniyor. Oysa -Engelli Ayrımcılığına Karşı Medya Dili Kılavuzu-nda belirtildiği üzere -özürlü, mağdur, muzdarip, malul, hasta- ya da -tekerlekli sandalyeye bağlı- mahkûm- gibi ifadelerden kaçınılmalı. Engelliliğin bir durum olduğunu pekiştiren ve -sağlam- ya da -normal- addedilen bedene meydan okuyan bir çeşitlilik olarak değerlendirilmesine aracılık edecek ifadeler kullanılmalı. BM Engelli Hakları Sözleşmesi kapsamında kabul gören -engelliler- ve -engelli hakları- terimleri tercih edilmeli. Olay odaklı habercilik değil, sorun odaklı habercilik ön plana çıkarılmalı. Engelli bireylerin yaşadıkları sorunların yapısal nedenlerine odaklanan haberler yapılmalı. Engelli bireyler toplumsal, politik, ekonomik ve sosyal yaşama katılan aktif bireyler olarak resmedilmeli, sorunları eşitlik ve hak temelli perspektifle ele alınmalı, eşitlikçi söylemler geliştirilmeli. -Tekerlekli sandalyeye bağlı-, yerine -tekerlekli sandalye kullanıcısı-, -zihinsel engelli-, yerine -bilişsel engelli- gibi sözcükler kullanılabilir. Dil özneldir ve sürekli değiştiği için katı kurallar yoktur. Burada göz önünde tutulması gereken ölçüt, insanların kendilerini nasıl tanımlamak istiyorlarsa öyle tanımlanmalarıdır. Örneğin, Sakatlık Çalışmaları İnisiyatifi’nden Dikmen Bezmez farklı bir yaklaşım ile sakatlık sahiplenilen bir tanımlama olduğu için engelli yerine sakat kelimesini kullanmayı tercih ediyor. Medyada sakatlığın, -trajedi söylemi-, -sakatlığın tıbbileştirilmesi-, -süper sakatlar- temsiliyeti, -sakatlığın ucubeleştirilmesi- ve -sakat bedenin çocuklaştırılması- üzerinden beş farklı kategoride yer bulduğunu ifade ediyor. Engellilere insan hakları bağlamında yaklaşılmalı, bunun için de engelli bireylerin toplumda herkesle eşit haklara sahip olduğu asla unutulmamalı.”

Özenli dil seçilmeli

İnceoğlu medyanın dilini özenli seçmesi gerektiğini de vurguladı:

“Medya, bir sakatlığa yalnızca haberle ilgili olduğunda atıfta bulunmalı ve mümkünse tanıyı tıp uzmanı gibi saygın bir kaynaktan onaylatmalı, gerekirse engellileri temsil eden güvenilir bir aile üyesine, avukata, tıp uzmanına veya ilgili kuruluşa sormalı. Bir engelliliğin doğasını tanımlamak için -bozukluk, anormallik, özel- gibi sıfatlar kullanılırken temkinli olunmalı. Bu gibi sıfatların sürekli kullanımı, engellilerin olumsuz benlik imajına önemli ölçüde katkıda bulunur ve aynı zamanda ayrımcılığa olanak sağlar. Vücudun kusurlu bir uzvunu, organını veya mekanizmasını ifade eden bozulma, ortaya çıkan işlev eksikliğine işaret eden sakatlık ve engellilikten kaynaklanan günlük yaşamdaki sınırlamalara gönderme yapan -handikap- sözcükleri engellilerin sorunlarını bireyselleştirir, bireyin algılanan yetersizliklerine odaklanır, kişileri değersizleştirir.”

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.