DOLAR 34,7515 0.04%
EURO 36,6470 0.29%
ALTIN 2.964,590,48
Ankara

KAPALI

JES tartışması: Çevre dostu mu, değil mi?
  • 9.Köy
  • Çevre
  • JES tartışması: Çevre dostu mu, değil mi?

JES tartışması: Çevre dostu mu, değil mi?

Kuşadası Kirazlı Köyü’ndeki jeotermal enerji santrallerine (JES) köylülerin karşı çıkması, bir tartışmayı da beraberinde getirdi; Jeotermal enerji çevre dostu mu, değil mi? Köylüler, tarıma zarar verdiğini savunurken, Jeotermal Elektrik Santrali Yatırımcıları Derneği Başkanı Ufuk Şentürk, köylülerin mücadelesini "gürültü" olarak nitelendirdi.

ABONE OL
15 Mart 2023 13:42
JES tartışması: Çevre dostu mu, değil mi?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Haber: Büşra Çetinkaya / Kapak Fotoğrafı: Depophotos

Aydın’ın Kuşadası ilçesine bağlı Kirazlı Köyü’ndeki Jeotermal Enerji Santralleri (JES) köylüler ile yatırımcıları karşı karşıya getirdi. Köylüler, JES’lerin “tarıma zarar verdiğini” savunurken, proje yatırımcıları “çevre dostu” olduklarını iddia etti, köylülerin mücadelesini “gürültü” olarak nitelendirdi. Kirazlı Ekoloji Derneği Başkanı Nihat Fırat, konu ile ilgili olarak 9. Köy’e yaptığı açıklamada, köylülerin JES projelerine doğaya ve tarım arazilerine zarar verdiği için karşı çıktıklarını söyledi. İzmir Balçova’da tarım arazilerinin ortasında kurulan bir otelin ısıtması için jeotermal enerji santralleri kurulduğunu, ardından tüm bölgenin “verimli tarım arazisi olmaktan çıktığını” anlatan Fırat, aynı tehlikenin Kirazlı Köyü için de geçerli olduğunu söyledi. Fırat, “Dosyaya baktığınızda, Kirazlı’daki jeotermal kuyusu açma gerekçesi olarak konut ısıtma amaçlı, sera kurma amaçlı bir de sağlık turizmine yönelik bir proje olduğunu görüyorsunuz. Fakat projenin içinde 9. Madde’de ‘elde edilecek olan akışkanın niteliğine göre proje değişimine gidilir’ ifadesi var” diyerek, JES olarak başlayan projenin başka yönlere de evrilebilme tehlikesine işaret etti. Açılan ilk iki kuyunun arkeolojik sit alanında bulunduğunu, Anıtlar Kurulu’nun olumsuz raporuna rağmen bu kuyuların açıldığını da kaydeden Fırat, ÇED sürecinin durdurulduğunu, ancak aradan geçen 1 yılın sonunda “ÇED gerekli değildir” kararıyla karşılaştıklarını ifade etti.

Nihat Fırat ve Mustafa Ünver

Fırat, “Diğer kuyular için tekrar müracaat etmişler. Bunun üzerine hemen dava açtık. Ara kararda bilirkişi incelemesi yapılmaya karar verildi” dedi. Bilirkişi heyetinde tarım uzmanı olmadığına dikkat çeken Fırat mahkeme kararını beklediklerini söyledi. Daha önce benzer bir sürecin Gökçealan köyünde de yaşandığını vurgulayan Fırat, şöyle konuştu; “Gökçealan köyünde yedi kuyu açılacaktı. Köylülerin direnişinden sonra onlar ÇED sürecini durdurdular. ÇED toplantısı yaptırmadık. ‘Masal dinlemek istemiyoruz’ dedik. Belki de o gün 2 bin kişi vardık. Direnişin öznesi köylülerdi.” Ekoloji mücadelesinde örgütlü olmanın önemine dikkat çeken Fırat, Kuşadası’nda bunu kent konseyi üzerinden yapmaya çalıştıklarını söyledi. Kuşadası Kent Konseyi Başkanı Mustafa Ünver ise, örgütlenmenin önemini “Kuşadası için sivil toplum örgütlerinden oluşan, belediye yasasıyla desteklenen bir kurum kent konseyi. Bu tarz konularda Kuşadası’ndaki bütün sivil toplum örgütlerini bir çatı altında örgütlemeye çalışıyoruz” sözleriyle ifade etti.

“Köylüler gürültü yapıyor”

Ufuk Şentürk

Jeotermal Elektrik Santrali Yatırımcıları Derneği Başkanı Ufuk Şentürk ise köylülerin iddialarına karşı çıkarak, JES’in çok yanlış anlaşıldığını söyledi. Şentürk, 9. Köy’e yaptığı açıklamada, köylülerin mücadelesini “gürültü” olarak nitelendirerek, “Öncelikle jeotermal kaynağın var olduğu yerleri tespit ediyoruz ve sondajlı arama yapıyoruz. Bu sondajların petrol sondajlarından yapısal olarak hiçbir farkı yok. Ülkemizde 5 bin civarında açılmış petrol kuyusu var. 5 bin tane petrol kuyusu açılırken bugün jeotermal için çıkarılan gürültünün hiçbirisi çıkarılmadı” dedi. JES’lerin zehirli kimyasallarla ilgisinin bulunmadığını vurgulayan “Biz sondajlarımız esnasında hiçbir kimyasal madde kullanmayız. Sondajı delerken kullandığımız tek kimyasal bentonit” diyerek JES’leri savunan Şentürk, şöyle konuştu; “Jeotermal santraller 7/24 elektrik üretebilen dünyadaki tek santral tipidir. Diğer 7/24 elektrik üretebilecek santral tipleri kömür ve doğalgaz santralleridir. Bu santralleri mi yoksa jeotermal, milli kaynaklarımızı mı tercih edelim?” Jeotermale “akışkan” ismini taktıklarını söyleyen Şentürk bunun nedenini şu şekilde açıkladı: “Hiçbir zehirli gaz yok. Bizim sularımızın içindeki yüzde 99.9 oranında karbondioksit var. Karbondioksit gazı, atmosferde olan bir gaz. Biz sondajlarımızı açtığımızda jeotermal santrali dizayn etmek zorundayız. Suyun sıcaklığın, basıncına ve miktarına göre özel dizayn ediliyor.”
Özel sektörün JES işine girmesiyle, mevzuatta da düzenlemeye gidildiğini anlatan Şentürk, “Bu sondajları MTA yapıyordu. MTA’nın cumhuriyet tarihi boyunca yaptığı sondajın özel sektör 10 yılda 10 katını yaptı. 2007 yılında Jeotermal kanununun çıkmasıyla ve özel sektörle birlikte bir sıçrama kaydetti” dedi. Mevzuat hazırlanırken “tüm çevresel hassasiyetlerin düşünüldüğünü” de savunan Şentürk “Maden İşleri Genel Müdürlüğü ve Enerji Bakanlığı’yla birlikte yeni bir jeotermal kanunu oluşturduk” dedi. JES denetimlerinin düzenli olarak yapıldığını söyleyen Şentürk her türlü sivil toplum örgütünün denetimine de açık olduklarını dile getirdi.
Türkiye’nin enerji alanında dışa bağımlı olduğunu vurgulayan Şentürk, jeotermal suyun bulunduğu yerde değerlendirilmesi gerektiğini söyleyerek “ Jeotermal suyu taşıyamıyoruz. O yüzden bu santraller maalesef yerinde değerlendirilmek zorunda” ifadesini kullandı.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.