Sedat Türlü
Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz, hastalara uygulanan tedavilerdeki yetersizlik, hastanelerde randevu bulamama gibi sorunlar hastaların “alternatif tıp” peşine düşmesine yol açıyor. Sağlık Bakanlığı’nın 2022 Sağlık İstatistikleri Yıllığı’na göre, ülkede 2022 yılında hekime toplam müracaat sayısı 854 milyon 328 bin 324 olarak gerçekleşti. Rapora göre, bir kişinin hekime başvuru sayısı 10 olunca da hastaneler ve tıp kuruluşlarında verilen hizmetler yetersiz gelmeye başladı. Uzmanlara göre, bu yetersizliğe ekonomik kriz ve kötü beslenme de eklenince, hastalıklar arttı, hastalar da çareyi “hastane dışında” aramaya başladı. Birçok yerleşim yerinde hastalar çare için doğadaki otlarla şifacı olmayı öğrenmiş “şifacılara” yöneldi. Çoğunluğu yaşlı olan şifacılar, köylerde sağlık kuruluşlarının bulunmaması nedeniyle, yüzyıllardan beri kitaplardan, doğadan ya da babadan-anneden öğrenerek, “şifacılık” geleneğini sürdürüyorlar.
Bayram Güvener
Van’da yaşayan ve kendisini “şifacı” olarak tanımlayan Bayram Güvener 9. Köy’e yaptığı açıklamada, kendisinin “babadan oğula geçen bir geleneğin” temsilcisi olduğunu söyledi. Babasından 8 yaşında mesleği görmeye başladığını belirten Güvener, ilaç yapımı için doğadaki otları kullandığını vurguladı: “Babamın zamanında teknoloji yoktu, her tarafa hastane veya sağlık ocağı getirilmiyordu. O dönemler Van merkezde de hastane yetersizdi. 27 yataklı bir hastane vardı sadece. İnsanlar hastalarını at veya katırlarla bizim köyümüze getiriyordu. Babam zamanında Farslardan kitap alıp öyle başlamıştı mesleğe. Şu an 80 kitaptan hastalıklara dair inceleme yapıyorum. Babamdan öğrendiğim mesleği 42 senedir yürütüyorum. Benim oğlum da mesleği benden gördü ancak ekonomik koşulları karşılayabilecek bir meslek olmadığı için yapamaz.“
“Hastalıklara kesin tedavi sözü”
Doktor raporunu görmeden hastanın şikayetleriyle ilgilenmediğini söyleyen Güvener, hangi hastalıklarla ilgilendiğini ise şöyle anlattı:
“Guatr, hepatit B-C, migren, sedef, basur, bel ve boyun fıtığı, kireçlenme gibi tedavilere garanti veriyorum. Riskli hastalık ve yaş gruplarına dokunmuyorum. Kalp hastalarına, ameliyatlı hastalara bakmıyorum. Yaşlı ve yetimler başta olmak üzere yoksullardan para almıyorum. Bu mesleği para için yapmıyorum, benim maddi durumum çok şükür iyidir. Yardım isteyenlere şifa olamadığım durumlarda hastanelere veya bildiğim iyi doktorlara yönlendiriyorum. Bugüne dek kimseye zararım olmadı. kimse benden şikayetçi olmadı. Doktorlar bizim gibi hekimleri sevmez ama bizim doktorlara karşı olduğumuz bir durum yok.“
“Her çiçeği bir dağdan getiriyoruz”
Mesleğinin inceliklerinden bahseden Güvener, her bitkinin ayrı toplama süresi olduğunu da belirerek, “Benim verdiğim ilaçlar doğal, doğadan gelen ilaçlar. Biz Lokman Hekim’i takip ediyoruz. Her bir çiçeğin rengi, kokusu ayrıdır. Hepsini dağlardan getiriyoruz. Arı gibi 45 gün dağlarda çiçek arıyorum. Her bir çiçeği ayrı bir dağdan getiriyoruz” diye konuştu.
Op.Dr. Ahmet Koç
“Kontrolsüz tedaviler hasar bırakıyor”
Van-Hakkari Tabip Odası Başkanı Op. Dr. Ahmet Koç ise “alternatif tıp” adı altındaki tedavilerin sonucunda kalıcı hasar vakalarına rastladıklarını söyleyerek, hastaları şifacılar yerine doktora gitmeleri konusunda uyardı. Doktor kontrolü altında olmayan tedavilere başvurulmaması çağrısı yapan Koç, “Doktorların verdiği birçok ilaç bitkisel özler barındırıyor. Ancak ülkenin birçok yerinde gelenek haline gelen bitkisel ilaç veren şifacılar var. Bilinçsizce kullanılan ilaçların karaciğerde kalıcı hasar bıraktığını biliyoruz. Hacamat ve sülük tedavisini yapanların birçoğunda koltuk altlarında boyunlarında lenf bezlerinde şişlik olduğunu gözlemliyoruz. Enfeksiyon kaptıklarını görüyoruz” dedi.
“Bilimsel tedaviye inanın”
Doktor kontrolü dışında bu tür ilaçların kullanımının uygun olmadığını söyleyen Koç, şu uyarıları yaptı: “Bitki çayları gibi bakanlıklarca onaylanmış ilaçlarda sorun yok. Diğer ilaçların kullanımı uygun değildir. Aşırı dozdan mide, karaciğerde iflasa kadar götüren rahatsızlıklar meydana geliyor. Bu tür geleneksel doğal ilaçların doktor kontrolü altında yapıldığı yerler var ancak hepsinin öyle olması lazım. Birçok hasta artık çaresiz kaldığı zaman bu tür şifacılara başvurabiliyor. Ancak biz bugüne dek bu şifacıların bir soruna derman olduklarını görmedik. Hastaların doktor kontrolünde, bilimsel yöntemlerle tedavi olmasında fayda var. Tüm dünyada etkisi kanıtlanmış bilimsel tedavi biçimlerine başvurulması doğru olur.“