Başar Tokmak / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos
Dünyanın kuzey yarımküresi geçen hafta geceler boyunca “kuzey ışıklarını” gözlemledi. Güneş patlamaları nedeniyle ortaya çıkan manyetik alanın dünyadaki elektronik haberleşmeden, evlerdeki elektronik cihazlara kadar pek çok alanı etkileyebileceğine ilişkin endişeler, uzmanlara göre yersiz.
Manyetik alana sahip Güneş lekelerinde meydana gelen patlamalar, Güneş parlamaları veya taç küre kütle atımı olayına neden olmakta. Taç küre kütle atımı sonucunda uzaya savrulan büyük kütleli plazmalar ise Dünya’nın manyetik alanıyla etkileşime girerek Güneş fırtınalarına sebep oluyor. Bu olay “kuzey ışıkları” olarak bilinen olayı meydana getirdiği gibi GPS, uydu sistemleri ve radyo dalgalarını etkileyerek iletişimde kesintilere neden olabiliyor. Son 20 yılın en aktif döneminde olduğu belirtilen Güneş’teki leke sayısı uzmanların önceki tahminlerini geçmiş durumda.
Evdeki cihazları prizden çıkarmamız gerekmiyor
Ancak sosyal medyada paylaşılan, “Güneş’te meydana gelen patlamalar sonrasında evdeki elektronik cihazların etkilenebileceği ve bu cihazların prizden çekilmezse zarar görebileceği” iddiaları gerçeği yansıtmıyor.
Jeomanyetik fırtınaların etkilerinin ölçülmesi için G0’dan G5’e kadar yapılan tanımlamalar kullanılıyor. G0 neredeyse hiçbir jeomanyetik fırtına gözlenmeyeceğine işaret ederken, G5 en şiddetli fırtınanın göstergesi olarak görülüyor. Güneş patlamalarının elektronik cihazlara olası etkilerine ilişkin 9. Köy’ün sorularını yanıtlayan Astronom ve Bilim İletişimi Uzmanı H. Aziz Kayıhan şöyle konuştu:
“Bu tarz jeomanyetik fırtınalarda, seviye G5 bile olsa bizim beklediğimiz etkilenme günlük hayatta kullandığımız cihazlar bazında değil. Çok yüksek enerjili nakil hatları ve trafolarda problemler ortaya çıkabiliyor. Ancak bu sistemlerde de bir arıza olmaması için enerji kurumları genellikle uyarılıyorlar. G4 veya G5 seviyesinde bir fırtına gerçekleşeceğinde trafoların geçici olarak kapatılması, enerji nakil hatlarındaki voltajların düşürülmesi veya uyduların uykuya alınması gibi önlemler alınıyor. Böylece olası sorunların önüne geçilmiş olunuyor. G5 seviyesinde bir jeomanyetik fırtına gerçekleşse bile telefonunuzu veya buzdolabınızı prizden çıkarmanızı gerektirecek bir etkilenme beklemiyoruz.“
G5 seviyeli fırtınaların da kendi içerisinde ölçeklendiğini ve geçmişte G5 seviyesinin çok üstünde bir fırtına kaydedilmediğine vurgu yapan Kayıhan, 1859 yaşanan Carrington Olayı’na dikkat çekerek, şöyle konuştu:
“Bugün yaşadığımız G5 seviyesi fırtınalardan daha şiddetli nitelendirilebilecek Carrington Olayı yaşandığında bizim sahip olduğumuz en yüksek teknoloji telgraftı. Güneş’ten gelen yüklü parçacıklar telgraf hatlarında fazla akıma neden olduğu için bazı telgraf hatlarında yangınlardan, telgraf operatörlerine ve elektrik çarpmasına kadar farklı senaryolar yaşandı. Ancak biz bugün o şiddette bir jeomanyetik fırtına yaşanması durumuna karşın hazırlıklıyız. Bugünkü sistemlerimiz herhangi bir elektromanyetik dalgaya karşı koruyabilmek için birçok teknolojiye sahip. Bu tarz bir jeomanyetik fırtınalarda neler yapılacağını çok iyi biliyoruz.”
Kayıhan ayrıca Güneş’in tahminlerin ötesinde maksimum bir aktivite dönemine girdiğini de belirterek, “Uzay havası tahmini olarak adlandırılan tahminler yapılırken kullanılan modellerin ötesinde olayların yaşanma ihtimali var. Şu anki süreç Güneş’teki lekenin büyüklüğü nedeniyle muhtemelen bu hafta sonu boyunca devam edecek. Güneş lekesi hemen kaybolmuyor ancak Güneş’in kendi eksenindeki dönüşü nedeniyle taçküre kütle atımlarının istikameti Dünya’ya yönelik olmayacağından bu haftadan itibaren çok büyük olasılıkla jeomanyetik fırtına üretmeyecekler.“